Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786055295097
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
224
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2012-03
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
9786055295097
474300
Soğuktu Gece
Soğuktu Gece
17.00

Soğuktu Gece, 1970'lerden, Deniz'lerden, Mahir'lerden, Kaypakkaya'lardan devraldığı siyasal mirası 12 Eylül 1980'e ve sonrasına taşıyan kuşağın romanı, ama aynı zamanda bir dönemin nasıl "doğru" veya "yanlış" yaşanabileceğinin de gözler önüne serildiği bir "döküman"…

"O büyük güne" ulaşmanın önünde iki yıl kalmıştı, o iki yıl atlatılabilseydi her şey bir anda çözülecekti! Devrim bizi kucaklayacaktı. Sosyalizmin önündeki tüm engeller bir bir ortadan kalkacaktı…

Doğrusu, bu konuda çorabın ipi nereye kadar kaçabilirdi, onu kestirebilmek güçtü işte! Örneğin kırk parçaya bölünmüş bir "devrimci dalga"nın birbirini yutmayacağı, boğazlamayacağı garantisi hiç mi hiç yoktu. Feodal kafalara sosyalist dünya görüşü giydirilince, doğrusu ortaya çok trajikomik bir manzara çıkıyordu.

Kadın karakterlerin merkeze yerleş(tiril)tiği Soğuktu Gece'de yukarıda yazılanların canlı örneklerini görmek olası. İki uç erkek örnek, Işık ile Arif… Işık, özellikle içeri düştükten sonra, siyasal sürecin yanlış okunduğunu düşünerek "radikal çizgi"den uzaklaşma eğilimi gösterir. Bu nedenle arkadaşlarıyla yolları ayrılır, hatta bir güzel de dayağını yer! Arif ise yoldaşının içeri düşmesini fırsat bilip onun eşiyle, Seher de yoldaşıdır oysa, tecavüze varan zorlamayla birlikte olur. Sonuç, Seher'in içine düştüğü buhran ile saçma sapan bir intihar eylemine (canlı bomba) kalkışmasıyla iyice trajikleşir.

Aslında Soğuktu Gece'nin kurgusu çok ilginç. Kadın karakterlerden birinin yurtdışına çıkması, orada yeni bir hayat kurması dünyadaki "devrimci dalga"nın da aslında ne kadar "yanlış yolda" seyir halinde olduğunu aktarmasına olanak tanır. Elbette bunu doğrudan kafamıza vura vura yapmaz! İranlı devrimcilerle karşılaşması, Tudeh'in yenilgisi, 12 Eylül darbesi, Türkiye devrimci hareketinin yenilgisi… İnsanlığın yenilgisi… Kısacası, "yenilgiler ansiklopedisi"nin yazıldığı yıllar…

Peki de tüm bu yenilgilerin üzerine hâlâ "başka bir dünya mümkün" denebilir mi? Dünün "devrimci özne"leri "bildiklerini okumaya devam" ederlerse, elbette hayır! Ama Fahime Özdemir'ler çıkıp dönemi tüm ayrıntılarıyla, sıcaklığıyla, "kol kırılır yen içinde kalır"a sığınmadan yazabildikleri, çizebildikleri, tiyatroya, sinemaya aktarabildikleri sürece, elbette evet!...

"Bu ev çok soğuk, kendinize başka bir ev bulun."
Notu okur okumaz düştüm yollara.
Yoluma ateş çıktı…
alevler…
sesler…

  • Açıklama
    • Soğuktu Gece, 1970'lerden, Deniz'lerden, Mahir'lerden, Kaypakkaya'lardan devraldığı siyasal mirası 12 Eylül 1980'e ve sonrasına taşıyan kuşağın romanı, ama aynı zamanda bir dönemin nasıl "doğru" veya "yanlış" yaşanabileceğinin de gözler önüne serildiği bir "döküman"…

      "O büyük güne" ulaşmanın önünde iki yıl kalmıştı, o iki yıl atlatılabilseydi her şey bir anda çözülecekti! Devrim bizi kucaklayacaktı. Sosyalizmin önündeki tüm engeller bir bir ortadan kalkacaktı…

      Doğrusu, bu konuda çorabın ipi nereye kadar kaçabilirdi, onu kestirebilmek güçtü işte! Örneğin kırk parçaya bölünmüş bir "devrimci dalga"nın birbirini yutmayacağı, boğazlamayacağı garantisi hiç mi hiç yoktu. Feodal kafalara sosyalist dünya görüşü giydirilince, doğrusu ortaya çok trajikomik bir manzara çıkıyordu.

      Kadın karakterlerin merkeze yerleş(tiril)tiği Soğuktu Gece'de yukarıda yazılanların canlı örneklerini görmek olası. İki uç erkek örnek, Işık ile Arif… Işık, özellikle içeri düştükten sonra, siyasal sürecin yanlış okunduğunu düşünerek "radikal çizgi"den uzaklaşma eğilimi gösterir. Bu nedenle arkadaşlarıyla yolları ayrılır, hatta bir güzel de dayağını yer! Arif ise yoldaşının içeri düşmesini fırsat bilip onun eşiyle, Seher de yoldaşıdır oysa, tecavüze varan zorlamayla birlikte olur. Sonuç, Seher'in içine düştüğü buhran ile saçma sapan bir intihar eylemine (canlı bomba) kalkışmasıyla iyice trajikleşir.

      Aslında Soğuktu Gece'nin kurgusu çok ilginç. Kadın karakterlerden birinin yurtdışına çıkması, orada yeni bir hayat kurması dünyadaki "devrimci dalga"nın da aslında ne kadar "yanlış yolda" seyir halinde olduğunu aktarmasına olanak tanır. Elbette bunu doğrudan kafamıza vura vura yapmaz! İranlı devrimcilerle karşılaşması, Tudeh'in yenilgisi, 12 Eylül darbesi, Türkiye devrimci hareketinin yenilgisi… İnsanlığın yenilgisi… Kısacası, "yenilgiler ansiklopedisi"nin yazıldığı yıllar…

      Peki de tüm bu yenilgilerin üzerine hâlâ "başka bir dünya mümkün" denebilir mi? Dünün "devrimci özne"leri "bildiklerini okumaya devam" ederlerse, elbette hayır! Ama Fahime Özdemir'ler çıkıp dönemi tüm ayrıntılarıyla, sıcaklığıyla, "kol kırılır yen içinde kalır"a sığınmadan yazabildikleri, çizebildikleri, tiyatroya, sinemaya aktarabildikleri sürece, elbette evet!...

      "Bu ev çok soğuk, kendinize başka bir ev bulun."
      Notu okur okumaz düştüm yollara.
      Yoluma ateş çıktı…
      alevler…
      sesler…

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat