%35
Zamanın Tozu Uğur Erkman
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786052962268
Boyut
13.00x19.50
Sayfa Sayısı
174
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2017-08
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Zamanın Tozu

Yazar: Uğur Erkman
Yayınevi : Cinius Yayınları
52,00TL
33,80TL
%35
Satışta değil
9786052962268
725029
Zamanın Tozu
Zamanın Tozu
33.80

“…yürüdüğün yol çatallaşınca, ki en kötüsü budur, istemesen de ihanet etmiş olabilirsin..”

Sakin bir kış günüydü, ama Ada'nın batısındaki, koyu, yağmur yüklü bulutların arasından görünüp kaybolan sessiz şimşek parıltıları bu sükûnetin uzun sürmeyeceğinin habercisiydi. Tekne iskeleye yanaşınca kalktım, “Birkaç saate döneriz,” dedim kaptana. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Ağır adımlarla yokuşu tırmandım. Yıllar önce bize kapıyı açan görevli yoktu. Menteşeleri gıcırdayan ağır kapıyı itip açtım. Yolun iki yanındaki ağaçlarda portakallar sarı sarı bakıyordu, bazıları kopmuş, yere düşmüştü. O göz alıcı bahçenin bakımsız, terk edilmiş hâli alçalmış bulutların karanlığında daha da kasvetli görünüyordu. Süpürülmemiş yapraklara basarak verandanın merdivenlerinden çıktım. Camlardan, içeride yanan şöminenin alevleri gözüküyordu. Kapıyı açıp içeri girdim. Oradaydı. Tekerlekli sandalyesinde oturuyordu. Başı öne düşmüştü. Ayak seslerime bir hastabakıcı geldi. “Uyuyakalmış!” dedi, karşısına bir iskemle çekip oturdum. Hissetti, gözlerini açtı, çok kısa bir süre baktı, ilk tanıştığımızda olduğu gibi “Teşekkür ederim,” diye elini uzattı, “Geleceğinizi biliyordum.”

İşgal altındaki İstanbul'un karanlık kışı, Anadolu'ya silah kaçıran mavnacılar, onları ihbar eden bir muhbir ve yıllar sonra çıkıp gelen bir intikamcı. İstanbul'da başlayıp Lozan'a, Midilli'ye ve küçük bir Ege kasabasına kadar geniş bir coğrafyaya, yüzyılın başından günümüze kadar geniş bir zamana yayılan, mekanlar ve zamanlar arasında gidip gelen, iyi kurgulanmış, iyi anlatılmış, sürükleyici bir roman. Zamanın ince tozuyla örtülmüş sırların, vicdan azaplarının, unutulmayan bir ihanetin ve gecikmiş bir intikamın hikâyesi...

  • Açıklama
    • “…yürüdüğün yol çatallaşınca, ki en kötüsü budur, istemesen de ihanet etmiş olabilirsin..”

      Sakin bir kış günüydü, ama Ada'nın batısındaki, koyu, yağmur yüklü bulutların arasından görünüp kaybolan sessiz şimşek parıltıları bu sükûnetin uzun sürmeyeceğinin habercisiydi. Tekne iskeleye yanaşınca kalktım, “Birkaç saate döneriz,” dedim kaptana. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Ağır adımlarla yokuşu tırmandım. Yıllar önce bize kapıyı açan görevli yoktu. Menteşeleri gıcırdayan ağır kapıyı itip açtım. Yolun iki yanındaki ağaçlarda portakallar sarı sarı bakıyordu, bazıları kopmuş, yere düşmüştü. O göz alıcı bahçenin bakımsız, terk edilmiş hâli alçalmış bulutların karanlığında daha da kasvetli görünüyordu. Süpürülmemiş yapraklara basarak verandanın merdivenlerinden çıktım. Camlardan, içeride yanan şöminenin alevleri gözüküyordu. Kapıyı açıp içeri girdim. Oradaydı. Tekerlekli sandalyesinde oturuyordu. Başı öne düşmüştü. Ayak seslerime bir hastabakıcı geldi. “Uyuyakalmış!” dedi, karşısına bir iskemle çekip oturdum. Hissetti, gözlerini açtı, çok kısa bir süre baktı, ilk tanıştığımızda olduğu gibi “Teşekkür ederim,” diye elini uzattı, “Geleceğinizi biliyordum.”

      İşgal altındaki İstanbul'un karanlık kışı, Anadolu'ya silah kaçıran mavnacılar, onları ihbar eden bir muhbir ve yıllar sonra çıkıp gelen bir intikamcı. İstanbul'da başlayıp Lozan'a, Midilli'ye ve küçük bir Ege kasabasına kadar geniş bir coğrafyaya, yüzyılın başından günümüze kadar geniş bir zamana yayılan, mekanlar ve zamanlar arasında gidip gelen, iyi kurgulanmış, iyi anlatılmış, sürükleyici bir roman. Zamanın ince tozuyla örtülmüş sırların, vicdan azaplarının, unutulmayan bir ihanetin ve gecikmiş bir intikamın hikâyesi...

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat