%40
Yüreğimdeki Kış Canan Ayaz
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786254437564
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
151
Basım Yeri
Ankara
Baskı
1
Basım Tarihi
2020-11
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Yüreğimdeki Kış

Yazar: Canan Ayaz
Yayınevi : Elpis Yayınları
29,00TL
17,40TL
%40
Satışta değil
9786254437564
853386
Yüreğimdeki Kış
Yüreğimdeki Kış
17.40

Gece karanlığı içinden yürüyoruz. Başka zamanlarda aynı ayazın içinden titreyerek geçiyoruz. Birimizin adımları yavaş ve ürkek, diğerimiz hızla yol alıyor evine. Şehri bir is kaplamış, bacalardan kara kömür dumanları grileşerek ilerliyor gökyüzüne doğru. İki katlı bir evin sokağa açılan kapısında küçücük bir patika var. Aynı kardan geçiyoruz eve. Ama bir farklı üşüyoruz şehre. Aynı sokağından geçerken bu şehrin ben duyamıyorum acı dolu haykırışlarını. Gözyaşların bir meleğin yüzünden düşmüş de yanaklarımdan çeneme sıyrılan bir kar olmuş. Muş laleleri henüz kapanmış toprağa doğru. Onlar annelerinin koynunda uyurlar. Yazık ki sen hiç hatırlamazsın annenin koynunu Melike. Zeytin gözlerin geliyor aklıma evlerin kapalı pencerelerini gördükçe. Top oynarken attığın kahkahaları duyuyorum boş parkların önünden geçerken şimdi. Senin ne güzel saçların var. Kuzgunî bir renk dans eder durur buklelerinde. Şakayıklar kanar mı bir öğle üzeri? İki çocuğun ağlaması arasında pişen yemeklerin kokusu geliyor burnumun ucuna. Annen nerede Melike?

Üzerimde incecik bir elbise var. Dışarıdayım, evleri sırayla atlar gibi yürüyorum. Üşümem ben kış ayazlarında. Bütün kış ayazları yüreğimde durur. Bir annenin çocuğunu sardığı, sahiplendiği gibi uyuturum onu göğsümde. Yalnız sizin gözleriniz bana bir umut verir. Bir de kirpikleri kaşlarına kadar uzamış o adamın gözleri. Mutluluk, zaman gibi kovalanan bir şey mi? Biz aktıkça bilinmezlik üzerine kaçıyor mu bizden? Belki de her şey akıp gitmek üzerine kurulmuştur. Sonbahardan çıkıp sisli gecelere varıyorum. Dört yataklı bir odada fotoğraflar asıyorum ranzanın bir kenar ucuna. Telefonun ahizesi bana hiç ses getirmez. İki çay bardağının sıcaklığı masada öylece bekler konuşurken. Nihayet hayatın dizlerine kapanır da kendimi dilenirim. Benim yalvarmalarım ve ağlayışlarım kar getiriyor bu şehre. Bütün bunlar için üzgünüm Suzan Hoca.

Bu kitapta kış soğuğundan öte yüreklerde üşüyeceksiniz. Melike henüz on yedi yaşında. Dar sokaklardan yetiştirme yurduna vardığında bütün hayatı alt üst olacak. En güzel arkadaşlıklar, ilk aşk, ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi… Melike'yle beraber hayatın gerçekleri içine çekilmeye hazır mısınız?

  • Açıklama
    • Gece karanlığı içinden yürüyoruz. Başka zamanlarda aynı ayazın içinden titreyerek geçiyoruz. Birimizin adımları yavaş ve ürkek, diğerimiz hızla yol alıyor evine. Şehri bir is kaplamış, bacalardan kara kömür dumanları grileşerek ilerliyor gökyüzüne doğru. İki katlı bir evin sokağa açılan kapısında küçücük bir patika var. Aynı kardan geçiyoruz eve. Ama bir farklı üşüyoruz şehre. Aynı sokağından geçerken bu şehrin ben duyamıyorum acı dolu haykırışlarını. Gözyaşların bir meleğin yüzünden düşmüş de yanaklarımdan çeneme sıyrılan bir kar olmuş. Muş laleleri henüz kapanmış toprağa doğru. Onlar annelerinin koynunda uyurlar. Yazık ki sen hiç hatırlamazsın annenin koynunu Melike. Zeytin gözlerin geliyor aklıma evlerin kapalı pencerelerini gördükçe. Top oynarken attığın kahkahaları duyuyorum boş parkların önünden geçerken şimdi. Senin ne güzel saçların var. Kuzgunî bir renk dans eder durur buklelerinde. Şakayıklar kanar mı bir öğle üzeri? İki çocuğun ağlaması arasında pişen yemeklerin kokusu geliyor burnumun ucuna. Annen nerede Melike?

      Üzerimde incecik bir elbise var. Dışarıdayım, evleri sırayla atlar gibi yürüyorum. Üşümem ben kış ayazlarında. Bütün kış ayazları yüreğimde durur. Bir annenin çocuğunu sardığı, sahiplendiği gibi uyuturum onu göğsümde. Yalnız sizin gözleriniz bana bir umut verir. Bir de kirpikleri kaşlarına kadar uzamış o adamın gözleri. Mutluluk, zaman gibi kovalanan bir şey mi? Biz aktıkça bilinmezlik üzerine kaçıyor mu bizden? Belki de her şey akıp gitmek üzerine kurulmuştur. Sonbahardan çıkıp sisli gecelere varıyorum. Dört yataklı bir odada fotoğraflar asıyorum ranzanın bir kenar ucuna. Telefonun ahizesi bana hiç ses getirmez. İki çay bardağının sıcaklığı masada öylece bekler konuşurken. Nihayet hayatın dizlerine kapanır da kendimi dilenirim. Benim yalvarmalarım ve ağlayışlarım kar getiriyor bu şehre. Bütün bunlar için üzgünüm Suzan Hoca.

      Bu kitapta kış soğuğundan öte yüreklerde üşüyeceksiniz. Melike henüz on yedi yaşında. Dar sokaklardan yetiştirme yurduna vardığında bütün hayatı alt üst olacak. En güzel arkadaşlıklar, ilk aşk, ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi… Melike'yle beraber hayatın gerçekleri içine çekilmeye hazır mısınız?

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat