%30
Yokuş Yukarı İstanbul Sibel Öz
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786059020886
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
112
Basım Yeri
Ankara
Baskı
2
Basım Tarihi
2019-06
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Yokuş Yukarı İstanbul

Yazar: Sibel Öz
Yayınevi : Nota Bene Yayınları
37,00TL
25,90TL
%30
Satışta değil
9786059020886
621699
Yokuş Yukarı İstanbul
Yokuş Yukarı İstanbul
25.90

“Gözüm ısırıyor bir yerlerden ikisini de, ama hafıza, mahalledeki Hafız amca gibi çatık kaşlı mendebur bir ihtiyar şimdi. Ser verip sır vermiyor. Alt dudağı sarkmış, masaya değiyor Hafız amcanın. Bir avuç erik için sopayı sırtımda kırıyor. Eriğin balı sızarak, ağzımın kenarından akan kana karışıyor. Hafız amcanın sakalından tutuyorum, ellerimdeki kan bulaşıyor ak sakalına. Kurtarıyor sonra sakalını avucumdan, soruyor, orak çekici nereden tanıyorum? Ters assak, hatırlar mısın? Ters dönüyor dünya. Göz hizamda ayakkabılar, kirden kararmış yer döşemesi, orak çekiç kemerle bağlanmış ayaklarımla göz göze. Ayaklarım da konuşmayacak, isteseler de konuşamazlar. Onlar görmedi poşeti kimlerin verdiğini, bense hatırlamıyorum. Tek suçum erik çalmak.”

Evlerine arka sokaklardan gidenlerin öykülerini yazıyor Sibel Öz.

Beykoz'un kapısına kilit vurulmuş fabrikaları, Tarlabaşı'nın yokuşlu yolları, Taksim'in özgürleştiği on dört gün, Kandilli'deki fısıltılar, Boğaz'a bakan fesleğen kokulu teraslar dile geliyor, ete kemiğe bürünüyor yorgun İstanbul... Ve hatırlıyor hatırlamak istemediklerini de... Gayrettepe'deki işkenceleri, kentsel dönüşüm kıskacında çetelere boğdurulan mahalleleri ve mahalleli yiğit gençlerin katledilişini.

Bazı öykülerde susuyor İstanbul, katliamdan geçiyor sözcükler de, Suruç oluyor, Ankara oluyor...

  • Açıklama
    • “Gözüm ısırıyor bir yerlerden ikisini de, ama hafıza, mahalledeki Hafız amca gibi çatık kaşlı mendebur bir ihtiyar şimdi. Ser verip sır vermiyor. Alt dudağı sarkmış, masaya değiyor Hafız amcanın. Bir avuç erik için sopayı sırtımda kırıyor. Eriğin balı sızarak, ağzımın kenarından akan kana karışıyor. Hafız amcanın sakalından tutuyorum, ellerimdeki kan bulaşıyor ak sakalına. Kurtarıyor sonra sakalını avucumdan, soruyor, orak çekici nereden tanıyorum? Ters assak, hatırlar mısın? Ters dönüyor dünya. Göz hizamda ayakkabılar, kirden kararmış yer döşemesi, orak çekiç kemerle bağlanmış ayaklarımla göz göze. Ayaklarım da konuşmayacak, isteseler de konuşamazlar. Onlar görmedi poşeti kimlerin verdiğini, bense hatırlamıyorum. Tek suçum erik çalmak.”

      Evlerine arka sokaklardan gidenlerin öykülerini yazıyor Sibel Öz.

      Beykoz'un kapısına kilit vurulmuş fabrikaları, Tarlabaşı'nın yokuşlu yolları, Taksim'in özgürleştiği on dört gün, Kandilli'deki fısıltılar, Boğaz'a bakan fesleğen kokulu teraslar dile geliyor, ete kemiğe bürünüyor yorgun İstanbul... Ve hatırlıyor hatırlamak istemediklerini de... Gayrettepe'deki işkenceleri, kentsel dönüşüm kıskacında çetelere boğdurulan mahalleleri ve mahalleli yiğit gençlerin katledilişini.

      Bazı öykülerde susuyor İstanbul, katliamdan geçiyor sözcükler de, Suruç oluyor, Ankara oluyor...

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat