%28
Yokluğumdan Aklımda Kalanlar Rebecca Solnit
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786057106117
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
264
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-10
Çeviren
Seda Çıngay Mellor
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Orijinal Adı
Recollections of My Nonexistence: A Memoir

Yokluğumdan Aklımda Kalanlar

Yayınevi : Minotor Kitap
45,00TL
32,40TL
%28
Satışta değil
9786057106117
893538
Yokluğumdan Aklımda Kalanlar
Yokluğumdan Aklımda Kalanlar
32.40

Kadınların sessiz kalmasını tercih eden bir toplumda kadın bir yazarın kendi sesini bulma öyküsü, sanatçının genç bir kadın olarak portresi…

Yokluğumdan Aklımda Kalanlar'da Rebecca Solnit 1980'lerin San Francisco'sunda, kadına yönelik şiddetin hem sokakta hem de toplumun tüm tabakalarında yaygın olduğu, kadınların kültürel arenadan kolayca dışlandığı bir ortamda yazar olarak ortaya çıkışını anlatıyor. En büyük öğretmenim dediği kentteki savruluşlarını, fakirliği ve ümidi; on dokuz yaşındayken kişisel dönüşümüne ev sahipliği yapmaya başlayan küçük apartman dairesini; punk rock'ın hem öfkesine hem de içindeki patlayıcı enerjiye nasıl biçim ve ses kazandırdığını tarif ediyor. Kadınları küçümseyen, onların sözüne inanmayan otorite figürlerinden bahseden Solnit, geriye dönüp baktığında tüm bunları hem geçmişte hem de bugün hâlâ kadınların olağan durumu olan sessizleştirilmişliğin sonuçları olarak görüyor ve bizlere de yazarlığa, kadın hakları savunucusu olmaya giden yolda bununla nasıl mücadele ettiğinin öyküsünü anlatıyor.

Kendisini hem insan hem de yazar olarak özgürleştiren güçleri; yani kitapları, cinsiyet, aile ve sevincin ne gibi farklı görünümlere bürünebileceği konusunda kendisine başka başka bakış açıları kazandıran etrafındaki gey erkekleri ve sonunda Amerikan Batısı'nın o uçsuz bucaksız topraklarına varışını, o toprakların öteden beri göz ardı edilen çatışmalarına dahil oluşunu irdelerken bir yandan da bütün bu etkilerin kendisine özgün bir yazar olmayı nasıl öğrettiğine ve pek çok başka insana hitap eden, onlara güç kazandıran bir sese nasıl kavuşturduğuna değiniyor.

Kadınların sessiz kalmasını tercih eden bir toplumda kadın bir yazarın kendi sesini bulma öyküsü, sanatçının genç bir kadın olarak portresi…

Yokluğumdan Aklımda Kalanlar'da Rebecca Solnit 1980'lerin San Francisco'sunda, kadına yönelik şiddetin hem sokakta hem de toplumun tüm tabakalarında yaygın olduğu, kadınların kültürel arenadan kolayca dışlandığı bir ortamda yazar olarak ortaya çıkışını anlatıyor. En büyük öğretmenim dediği kentteki savruluşlarını, fakirliği ve ümidi; on dokuz yaşındayken kişisel dönüşümüne ev sahipliği yapmaya başlayan küçük apartman dairesini; punk rock'ın hem öfkesine hem de içindeki patlayıcı enerjiye nasıl biçim ve ses kazandırdığını tarif ediyor. Kadınları küçümseyen, onların sözüne inanmayan otorite figürlerinden bahseden Solnit, geriye dönüp baktığında tüm bunları hem geçmişte hem de bugün hâlâ kadınların olağan durumu olan sessizleştirilmişliğin sonuçları olarak görüyor ve bizlere de yazarlığa, kadın hakları savunucusu olmaya giden yolda bununla nasıl mücadele ettiğinin öyküsünü anlatıyor.

Kendisini hem insan hem de yazar olarak özgürleştiren güçleri; yani kitapları, cinsiyet, aile ve sevincin ne gibi farklı görünümlere bürünebileceği konusunda kendisine başka başka bakış açıları kazandıran etrafındaki gey erkekleri ve sonunda Amerikan Batısı'nın o uçsuz bucaksız topraklarına varışını, o toprakların öteden beri göz ardı edilen çatışmalarına dahil oluşunu irdelerken bir yandan da bütün bu etkilerin kendisine özgün bir yazar olmayı nasıl öğrettiğine ve pek çok başka insana hitap eden, onlara güç kazandıran bir sese nasıl kavuşturduğuna değiniyor.

  • Açıklama
    • Kadınların sessiz kalmasını tercih eden bir toplumda kadın bir yazarın kendi sesini bulma öyküsü, sanatçının genç bir kadın olarak portresi…

      Yokluğumdan Aklımda Kalanlar'da Rebecca Solnit 1980'lerin San Francisco'sunda, kadına yönelik şiddetin hem sokakta hem de toplumun tüm tabakalarında yaygın olduğu, kadınların kültürel arenadan kolayca dışlandığı bir ortamda yazar olarak ortaya çıkışını anlatıyor. En büyük öğretmenim dediği kentteki savruluşlarını, fakirliği ve ümidi; on dokuz yaşındayken kişisel dönüşümüne ev sahipliği yapmaya başlayan küçük apartman dairesini; punk rock'ın hem öfkesine hem de içindeki patlayıcı enerjiye nasıl biçim ve ses kazandırdığını tarif ediyor. Kadınları küçümseyen, onların sözüne inanmayan otorite figürlerinden bahseden Solnit, geriye dönüp baktığında tüm bunları hem geçmişte hem de bugün hâlâ kadınların olağan durumu olan sessizleştirilmişliğin sonuçları olarak görüyor ve bizlere de yazarlığa, kadın hakları savunucusu olmaya giden yolda bununla nasıl mücadele ettiğinin öyküsünü anlatıyor.

      Kendisini hem insan hem de yazar olarak özgürleştiren güçleri; yani kitapları, cinsiyet, aile ve sevincin ne gibi farklı görünümlere bürünebileceği konusunda kendisine başka başka bakış açıları kazandıran etrafındaki gey erkekleri ve sonunda Amerikan Batısı'nın o uçsuz bucaksız topraklarına varışını, o toprakların öteden beri göz ardı edilen çatışmalarına dahil oluşunu irdelerken bir yandan da bütün bu etkilerin kendisine özgün bir yazar olmayı nasıl öğrettiğine ve pek çok başka insana hitap eden, onlara güç kazandıran bir sese nasıl kavuşturduğuna değiniyor.

      Kadınların sessiz kalmasını tercih eden bir toplumda kadın bir yazarın kendi sesini bulma öyküsü, sanatçının genç bir kadın olarak portresi…

      Yokluğumdan Aklımda Kalanlar'da Rebecca Solnit 1980'lerin San Francisco'sunda, kadına yönelik şiddetin hem sokakta hem de toplumun tüm tabakalarında yaygın olduğu, kadınların kültürel arenadan kolayca dışlandığı bir ortamda yazar olarak ortaya çıkışını anlatıyor. En büyük öğretmenim dediği kentteki savruluşlarını, fakirliği ve ümidi; on dokuz yaşındayken kişisel dönüşümüne ev sahipliği yapmaya başlayan küçük apartman dairesini; punk rock'ın hem öfkesine hem de içindeki patlayıcı enerjiye nasıl biçim ve ses kazandırdığını tarif ediyor. Kadınları küçümseyen, onların sözüne inanmayan otorite figürlerinden bahseden Solnit, geriye dönüp baktığında tüm bunları hem geçmişte hem de bugün hâlâ kadınların olağan durumu olan sessizleştirilmişliğin sonuçları olarak görüyor ve bizlere de yazarlığa, kadın hakları savunucusu olmaya giden yolda bununla nasıl mücadele ettiğinin öyküsünü anlatıyor.

      Kendisini hem insan hem de yazar olarak özgürleştiren güçleri; yani kitapları, cinsiyet, aile ve sevincin ne gibi farklı görünümlere bürünebileceği konusunda kendisine başka başka bakış açıları kazandıran etrafındaki gey erkekleri ve sonunda Amerikan Batısı'nın o uçsuz bucaksız topraklarına varışını, o toprakların öteden beri göz ardı edilen çatışmalarına dahil oluşunu irdelerken bir yandan da bütün bu etkilerin kendisine özgün bir yazar olmayı nasıl öğrettiğine ve pek çok başka insana hitap eden, onlara güç kazandıran bir sese nasıl kavuşturduğuna değiniyor.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat