%30
Yakup'un Kanatları Misli Baydoğan
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786051556192
Boyut
12.00x19.50
Sayfa Sayısı
168
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
2
Basım Tarihi
2018-03
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Yakup'un Kanatları

Yayınevi : Ötüken Neşriyat
36,00TL
25,20TL
%30
Satışta değil
9786051556192
731194
Yakup'un Kanatları
Yakup'un Kanatları
25.20

Hü Diyen Karga - Selçuklu Hikayeleri adlı kitabıyla, Türkistan'dan Anadolu'ya uzanan Selçuklu neslinin o müthiş serüvenini bizlere bir karganın ağzından anlatan Misli Baydoğan, şimdi de Yakup'un Kanatları adlı kitabı ile okuyucuyu türlü türlü kapıların önüne çekiyor. Her bir öyküde başka mekanlarla, başka hayatlarla ve başka ruhlarla tanıştırıyor.Ve o, bunu yaparken kelimeleri yine ustaca kullanıyor.

Sonra birden, sizi alıp ruh dünyanızın derinliklerine götürüyor. Belki de yorgunluklarınızı, mücadelelerinizi, derinlerinizdeki siyah ile beyazı hatırlatıyor. “İçimden, ucu ufuk çizgisine uzayıp giden kervanlar geçiyor. Üzerinde durduğum kızılımsı çorak toprağa, topuklarımdan kök salmışçasına, giderek daha da yayıla dolana sabitleniyorum. Bir kader uzanıyor ayaklarımın önünden ötelere doğru.

Gün batımında üzerine düşen gölgemi tam ortadan bölüyor çizgisi. Her zerrem tanıyor bu ikiye bölünmüşlüğü. İkiye bölünmüşlüğüm neslimin, rahmime hiç düşmeyen, doğuramadığım, kucağıma alıp emziremediğim habis devamı. İkiye bölünmüşlüğüm, yüreğimin üzerinde taşıdığım pıhtıdan bir kese.Aynalarda görünmeyen tarafım. Retinaya düşmeyen yansımam. Alsınlar bu zerrelerime sinmiş tuz ağırlığını üzerimden. Kupkuruyum. Yüz yıllardır bu kubbede çınlayıp duran sahipsiz çığlıklarla çarpışmaktan yorgunum.”

  • Açıklama
    • Hü Diyen Karga - Selçuklu Hikayeleri adlı kitabıyla, Türkistan'dan Anadolu'ya uzanan Selçuklu neslinin o müthiş serüvenini bizlere bir karganın ağzından anlatan Misli Baydoğan, şimdi de Yakup'un Kanatları adlı kitabı ile okuyucuyu türlü türlü kapıların önüne çekiyor. Her bir öyküde başka mekanlarla, başka hayatlarla ve başka ruhlarla tanıştırıyor.Ve o, bunu yaparken kelimeleri yine ustaca kullanıyor.

      Sonra birden, sizi alıp ruh dünyanızın derinliklerine götürüyor. Belki de yorgunluklarınızı, mücadelelerinizi, derinlerinizdeki siyah ile beyazı hatırlatıyor. “İçimden, ucu ufuk çizgisine uzayıp giden kervanlar geçiyor. Üzerinde durduğum kızılımsı çorak toprağa, topuklarımdan kök salmışçasına, giderek daha da yayıla dolana sabitleniyorum. Bir kader uzanıyor ayaklarımın önünden ötelere doğru.

      Gün batımında üzerine düşen gölgemi tam ortadan bölüyor çizgisi. Her zerrem tanıyor bu ikiye bölünmüşlüğü. İkiye bölünmüşlüğüm neslimin, rahmime hiç düşmeyen, doğuramadığım, kucağıma alıp emziremediğim habis devamı. İkiye bölünmüşlüğüm, yüreğimin üzerinde taşıdığım pıhtıdan bir kese.Aynalarda görünmeyen tarafım. Retinaya düşmeyen yansımam. Alsınlar bu zerrelerime sinmiş tuz ağırlığını üzerimden. Kupkuruyum. Yüz yıllardır bu kubbede çınlayıp duran sahipsiz çığlıklarla çarpışmaktan yorgunum.”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat