%25
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9799752610605
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
103
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
4
Basım Tarihi
2010-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Vesvese Şeytanın Bir Oyunu

Yayınevi : Zafer Yayınları
22,00TL
16,50TL
%25
Satışta değil
9799752610605
405297
Vesvese Şeytanın Bir Oyunu
Vesvese Şeytanın Bir Oyunu
16.50

"Biliyor musun vesvesen neye benzer? Musibete benzer; ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür; küçük görsen, küçülür." - Bediüzzaman "Ben namaza başladığımdan beri, ruhumda büyük bir huzur hissetmekle birlikte, aklımda hiç de hoş olmayan bir hayli düşünce kaynaşmaya başladı. Birisini uzaklaştırayım derken bir başkası hücum ediyor ve onun yerini fazlasıyla dolduruyor. Bundan çok rahatsızım." Hayati Bey, tahmininde yanılmamıştı. Bu genç öğretmen de namaza başlar başlamaz şeytanın hücumuna maruz kalmıştı. Âdemoğlunun o amansız düşmanı, vesvese denilen oklarını bu gencin de aklına ve kalbine aralıksız atmaktaydı. Ona cevap vermekte acele etmedi. İçini iyice bir boşaltmasını bekleyecekti. Nasıl olsa biraz sonra onunla baş başa kalır ve her şeyi rahatça konuşabilirlerdi. Erol anlatmaya devam etti: "Namaza durduğumda mukaddes mânâlara taban tabana zıt pis hayaller aklıma hücum ediyorlar. Onları uzaklaştırmak için aklımı farklı sahalara kaydırmaya çalışıyorum. Dolayısıyla ne okuduğumu, namazın neresinde olduğumu adeta unutuyorum. Kötü düşünceler, birbiri ardınca ruhumu kanatıyor ve ben onları kaçırmaya yarayacakmış gibi farkında olmadan kafamı sağa sola çeviriyorum. Siz de buna şahit oldunuz ve beni rahatsızlanmış sandınız. Rahatsız olduğum doğru ama, bu bedenimden gelen bir acı sebebiyle değil. İçim kan ağlıyor, aklım paramparça oluyor, kalbimin bozulduğu zannına kapılıyorum..."

  • Açıklama
    • "Biliyor musun vesvesen neye benzer? Musibete benzer; ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür; küçük görsen, küçülür." - Bediüzzaman "Ben namaza başladığımdan beri, ruhumda büyük bir huzur hissetmekle birlikte, aklımda hiç de hoş olmayan bir hayli düşünce kaynaşmaya başladı. Birisini uzaklaştırayım derken bir başkası hücum ediyor ve onun yerini fazlasıyla dolduruyor. Bundan çok rahatsızım." Hayati Bey, tahmininde yanılmamıştı. Bu genç öğretmen de namaza başlar başlamaz şeytanın hücumuna maruz kalmıştı. Âdemoğlunun o amansız düşmanı, vesvese denilen oklarını bu gencin de aklına ve kalbine aralıksız atmaktaydı. Ona cevap vermekte acele etmedi. İçini iyice bir boşaltmasını bekleyecekti. Nasıl olsa biraz sonra onunla baş başa kalır ve her şeyi rahatça konuşabilirlerdi. Erol anlatmaya devam etti: "Namaza durduğumda mukaddes mânâlara taban tabana zıt pis hayaller aklıma hücum ediyorlar. Onları uzaklaştırmak için aklımı farklı sahalara kaydırmaya çalışıyorum. Dolayısıyla ne okuduğumu, namazın neresinde olduğumu adeta unutuyorum. Kötü düşünceler, birbiri ardınca ruhumu kanatıyor ve ben onları kaçırmaya yarayacakmış gibi farkında olmadan kafamı sağa sola çeviriyorum. Siz de buna şahit oldunuz ve beni rahatsızlanmış sandınız. Rahatsız olduğum doğru ama, bu bedenimden gelen bir acı sebebiyle değil. İçim kan ağlıyor, aklım paramparça oluyor, kalbimin bozulduğu zannına kapılıyorum..."

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat