Türkiye Ekonomisinin Tarihi (1900-1960) %15 indirimli Tevfik Çavdar
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789755333854
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
436
Basım Yeri
Ankara
Baskı
1
Basım Tarihi
2003-09
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Türkiye Ekonomisinin Tarihi 1900-1960

36,55TL
Satışta değil
9789755333854
381149
Türkiye Ekonomisinin Tarihi 1900-1960
Türkiye Ekonomisinin Tarihi 1900-1960
36.55

Batılılaşma diye nitelediğimiz yüzeysel değişim çabaları, sadece belli bir azınlığın yaşam tarzını değiştirmesine karşın ülkede gözle görülebilir bir ekonomik ve toplumsal ilerleme sağlamamıştır. Dış borçların ülkeyi ipotek altına alması, kapitülasyonlar, yabancı finans kapitalin bir ahtapot gibi ülkenin tüm kaynaklarını kolları arasına alması, Osmanlı İmparatorluğu'nu, adı açıkça söylenmese de bir yarı sömürge haline getirmişti. Yabancı sermayenin bu acımasız egemenliği ülke aydınları arasında tepki çekse de, kapitalist politikaların dışında bir yolun aranmasını gündeme getirmedi. Çözüm yolu olarak yerli sermaye sahiplerinin yaratılması düşüncesi öne çıktı. Yerli sermayenin yaratılması ve himaye edilmesi devletin adeta öncelikli görevi haline getirildi; devletin sermaye birikimi yaratmadaki önceliği daima savunuldu. Yüzyılın sonuna kadar devletin bu karakteri hiçbir zaman değişmedi.

Kamunun iktisadi kuruluşları bu ilkeyi yaşama geçirmede etkin bir araç oldu. Türkiye'de devletçiliğin en güçlü olduğu 30'lu yıllarda bile bu ilkeden vazgeçilmedi. İşin özü, Türkiye Cumhuriyeti yaşamı süresince kapitalist bir ülke olma özlemini daima önde tuttu. Kamunun gücünü ve olanaklarını bu doğrultuda seferber etti.

  • Açıklama
    • Batılılaşma diye nitelediğimiz yüzeysel değişim çabaları, sadece belli bir azınlığın yaşam tarzını değiştirmesine karşın ülkede gözle görülebilir bir ekonomik ve toplumsal ilerleme sağlamamıştır. Dış borçların ülkeyi ipotek altına alması, kapitülasyonlar, yabancı finans kapitalin bir ahtapot gibi ülkenin tüm kaynaklarını kolları arasına alması, Osmanlı İmparatorluğu'nu, adı açıkça söylenmese de bir yarı sömürge haline getirmişti. Yabancı sermayenin bu acımasız egemenliği ülke aydınları arasında tepki çekse de, kapitalist politikaların dışında bir yolun aranmasını gündeme getirmedi. Çözüm yolu olarak yerli sermaye sahiplerinin yaratılması düşüncesi öne çıktı. Yerli sermayenin yaratılması ve himaye edilmesi devletin adeta öncelikli görevi haline getirildi; devletin sermaye birikimi yaratmadaki önceliği daima savunuldu. Yüzyılın sonuna kadar devletin bu karakteri hiçbir zaman değişmedi.

      Kamunun iktisadi kuruluşları bu ilkeyi yaşama geçirmede etkin bir araç oldu. Türkiye'de devletçiliğin en güçlü olduğu 30'lu yıllarda bile bu ilkeden vazgeçilmedi. İşin özü, Türkiye Cumhuriyeti yaşamı süresince kapitalist bir ülke olma özlemini daima önde tuttu. Kamunun gücünü ve olanaklarını bu doğrultuda seferber etti.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat