Türk Ceza Kanunu'nda Etkin Pişmanlık,Gönüllü Vazgeçme ve Şahsi Sebeple
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786052332221
Boyut
16.00x23.50
Sayfa Sayısı
688
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2018-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
1. Hamur
Dili
Türkçe

Türk Ceza Kanunu'nda Etkin Pişmanlık, Gönüllü Vazgeçme ve Şahsi SebepleriEtkin Pişmanlık, Gönüllü Vazgeçme, İstinaf ve Yargıtay Kararları, Şahsi Cezasızlık veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Nedenler

106,25TL
Satışta değil
9786052332221
738932
Türk Ceza Kanunu'nda Etkin Pişmanlık, Gönüllü Vazgeçme ve Şahsi Sebepleri
Türk Ceza Kanunu'nda Etkin Pişmanlık, Gönüllü Vazgeçme ve Şahsi Sebepleri Etkin Pişmanlık, Gönüllü Vazgeçme, İstinaf ve Yargıtay Kararları, Şahsi Cezasızlık veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Nedenler
106.25

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun benimsediği suç teorisi sistemine göre etkin pişmanlık suçun bütün unsurlarıyla tamamlanmasından sonra sadece bazı suç tipleriyle ilgili olarak söz konusu olabilmektedir. Etkin pişmanlık gösterilmesi halinde, işlenmiş veya tamamlanmış olan suç işlenmemiş hale döndürülememekte ise de, fail etkin pişmanlık göstererek bazı suç tiplerinde gerçekleştirdiği haksızlığın neticelerini mümkün olduğunca ortandan kaldırabilmektedir.

Bu düşüncelerle etkin pişmanlık TCK'nın 93, 110, 168, 184, 192, 201, 221, 248, 254, 269, 274, 275, 281/4, 282, 289, 293, 294/3, 314/3, 316/2. maddelerinde cezanın kaldırılmasını ya da azaltılmasını gerektiren şahsi bir sebep olarak kabul edilmiştir. TCK'nın ortaya koyduğu sistematik yapıya göre gerek icra hareketleri aşamasında gerekse icra hareketlerinin bitmesinden sonra yeni suçun icrasındaki bütün aşamalarda, failin suçu tamamlamaktan gönüllü vazgeçme mümkün hale getirilmiş ve TCK'nın 36. Maddesinde gönüllü vazgeçme düzenlenmiştir. Buna göre gönüllü vazgeçme halinde kişiye icrasına başladığı suçtan dolayı ceza verilmeyecektir. Ancak, gönüllü vazgeçme anına kadar gerçekleştirdiği hareketler başka bir suç oluşturuyorsa, kişi sadece o suçtan sorumlu tutulacaktır.

5237 sayılı TCK'da belirli suçların icrası sırasında mevcut bulunan belirli şahsi özellikler, durumlar veya ilişkilerin varlığı dolayısıyla haksızlık ve suç teşkil eden fiilden dolayı failin cezalandırılması sonucunu doğuran şahsi cezasızlık halleri veya benzer nedenlerle cezanın azaltılmasını gerektiren nedenler (TCK 22/6, 167, 245/4, 273, 281/1, 283/3, 284/4. maddelerde olduğu gibi) düzenlenmiştir.

Şahsi cezasızlık sebebinin varlığı ceza hukuku bakımından eylemi suç olmaktan çıkarmaz; sadece failin cezalandırılmasını engeller. CMK'nın 223/4. maddesine göre, işlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen; etkin pişmanlık veya şahsi cezasızlık sebebinin varlığı dolayısıyla faile ceza verilmemesi hallerinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. Keza CMK'nın 171. maddesi uyarınca, cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsi cezasızlık sebebinin varlığı halinde Cumhuriyet savcısı kamu davasını açmayabilir. Böylece yasa koyucu, şahsi cezasızlık veya cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren şahsi sebep olarak etkin pişmanlık sebebinin varlığı halinde, suçun işlendiğine dair yeterli delil bulunmasına rağmen, Cumhuriyet savcısına davayı açıp açmamak konusunda takdir yetkisi vermektedir. CMK‘nın 173/5. maddesine göre, Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hallerde bu karara itiraz edilemeyeceği öngörülmüştür.

  • Açıklama
    • 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun benimsediği suç teorisi sistemine göre etkin pişmanlık suçun bütün unsurlarıyla tamamlanmasından sonra sadece bazı suç tipleriyle ilgili olarak söz konusu olabilmektedir. Etkin pişmanlık gösterilmesi halinde, işlenmiş veya tamamlanmış olan suç işlenmemiş hale döndürülememekte ise de, fail etkin pişmanlık göstererek bazı suç tiplerinde gerçekleştirdiği haksızlığın neticelerini mümkün olduğunca ortandan kaldırabilmektedir.

      Bu düşüncelerle etkin pişmanlık TCK'nın 93, 110, 168, 184, 192, 201, 221, 248, 254, 269, 274, 275, 281/4, 282, 289, 293, 294/3, 314/3, 316/2. maddelerinde cezanın kaldırılmasını ya da azaltılmasını gerektiren şahsi bir sebep olarak kabul edilmiştir. TCK'nın ortaya koyduğu sistematik yapıya göre gerek icra hareketleri aşamasında gerekse icra hareketlerinin bitmesinden sonra yeni suçun icrasındaki bütün aşamalarda, failin suçu tamamlamaktan gönüllü vazgeçme mümkün hale getirilmiş ve TCK'nın 36. Maddesinde gönüllü vazgeçme düzenlenmiştir. Buna göre gönüllü vazgeçme halinde kişiye icrasına başladığı suçtan dolayı ceza verilmeyecektir. Ancak, gönüllü vazgeçme anına kadar gerçekleştirdiği hareketler başka bir suç oluşturuyorsa, kişi sadece o suçtan sorumlu tutulacaktır.

      5237 sayılı TCK'da belirli suçların icrası sırasında mevcut bulunan belirli şahsi özellikler, durumlar veya ilişkilerin varlığı dolayısıyla haksızlık ve suç teşkil eden fiilden dolayı failin cezalandırılması sonucunu doğuran şahsi cezasızlık halleri veya benzer nedenlerle cezanın azaltılmasını gerektiren nedenler (TCK 22/6, 167, 245/4, 273, 281/1, 283/3, 284/4. maddelerde olduğu gibi) düzenlenmiştir.

      Şahsi cezasızlık sebebinin varlığı ceza hukuku bakımından eylemi suç olmaktan çıkarmaz; sadece failin cezalandırılmasını engeller. CMK'nın 223/4. maddesine göre, işlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen; etkin pişmanlık veya şahsi cezasızlık sebebinin varlığı dolayısıyla faile ceza verilmemesi hallerinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. Keza CMK'nın 171. maddesi uyarınca, cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsi cezasızlık sebebinin varlığı halinde Cumhuriyet savcısı kamu davasını açmayabilir. Böylece yasa koyucu, şahsi cezasızlık veya cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren şahsi sebep olarak etkin pişmanlık sebebinin varlığı halinde, suçun işlendiğine dair yeterli delil bulunmasına rağmen, Cumhuriyet savcısına davayı açıp açmamak konusunda takdir yetkisi vermektedir. CMK‘nın 173/5. maddesine göre, Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hallerde bu karara itiraz edilemeyeceği öngörülmüştür.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat