Tarihi-Sosyal Romanlar Seti (5 Kitap Takım) Kolektif
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
2414804830165
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
1312
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-08
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Tarihi-Sosyal Romanlar Seti (5 Kitap Takım)

Yazar: Kolektif
Yayınevi : Vaveyla Yayıncılık
125,00TL
Satışta değil
2414804830165
883792
Tarihi-Sosyal Romanlar Seti (5 Kitap Takım)
Tarihi-Sosyal Romanlar Seti (5 Kitap Takım)
125.00

Setimiz beş kitaptan oluşmaktadır. Çöldeki Hilal, Kırık Camlar Gecesi, Üç Ok; tarihi romanlar, Atapusat Ailesi, Pâye; tarihi ögeler bulunduran sosyal romanlardır.

Çöldeki Hilal;

1918-1939 yılları arasında geçmektedir. Filistin Cephesi'nde esir düşen bir askerin, Antep Savunmasına kadar süren macera dolu hayat öyküsü dile getirilirken İngilizlerin kurduğu Osmanlı esir kamplarında yaşanılmış gerçekliklere ışık tutulmaktadır. Mısır'ın İskenderiye şehrine yakın kurulmuş, çölün ortasındaki Seydibeşir Esir Kampı'nın acılarla dolu yaşamını, kurgusal bir boyutta tekrar hatırlatmak amacıyla yazılan bu roman, heyecan dolu serüveniyle sizi geçmişe götürecektir.

Paye;

Anlamak, anlamak, anlamak… Tek bir yargılamanın götürebildiği hayatın değişmez doğrusu. Üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü bir sınav değil bu. Tek bir yanlışın dahi silinmez sonuçlar ve yıkımlar yarattığı adaletsiz bir dünya yalnızca. O muhteşem aşkların, bitmez sanılan ilişkilerin yıkımı, yargılamaktan kaynaklanıyor. Yanımızda gibi görünenlerin işler ciddiye bindiğinde yok olması içimizde büyük yaralar açıyor. Emin olmaktan uzak, güvensiz bir ortamın ittiği kasvetli bir yalnızlığın kendisi yaşam. Sevmek neden yetmiyor ve her şey neden uzun açıklamalar sonucu inanılması gereken bir şey oluveriyor. Oysa uzun açıklamalar, içinde yalan barındırabilen cümlelerden oluşur. Güvenmek, yalnızca sevdiğine inanmak, bakışların kurduğu açıklamaları hissetmek neden bu kadar zor? Benim sevgimdeki suskunluk bir çaresizliğin içinde olmamdan, belki de ruhumun hapsolduğu bu çaresizlik alışkanlıktan başka bir şey değil! Bunu neden anlamıyor? İflah olmazlığım neden sorun oluyor, neden sınırları var bu insanların, klişelerden doğmuş yalanları, egoları yargılar doğururken neden yok anlamları?”

Üç Ok;

Sultan Alp Arslan'ın tahta çıkışında neler yaşandı? Tahta çıktıktan sonra ilk icraatı vezirliğe Nizamülmülk'ü getirmek olan Selçuklu Devleti'nin yeni sultanı Alp Arslan'ın veziri ve akıl hocası Nizamülmülk ile tanışması nasıl oldu? Akın akın Anadolu'ya gelen Türklerden kurtulmak isteyen Romen Diyojen, Malazgirt'te sayıca üstün olduğu Selçuklu Devleti'ne yaptığı hangi hata yüzünden yenildi ve kendisini hangi Selçuklu askeri esir aldı? Melikşah döneminde daha belirgin hale gelen Batıni faaliyetlerinin Selçuklu Devleti'ndeki etkileri nelerdi? Dönemin en önemli Batıni temsilcisi olan Hasan Sabbah'ın Selçuklu Devleti'ne ve Nizamülmülk'e olan kininin kaynağı neydi? Alp Arslan'ın ölümünden sonra Melikşah'a hem vezirlik hem de babalık yapan Nizamülmülk ile Melikşah'ın arasının açılması nasıl oldu, daha sonra hangi olaylar gelişti? Nizamülmülk'ün ölümünde Melikşah'ın etkisi var mıydı? Nizamülmülk'ün ölümündeki sır perdesi neydi? Katıldığı hiçbir savaşı kaybetmeyen Artuk Bey'in hayatı etrafında 1063-1092 yıllarında Büyük Selçuklu Devleti'nin gerçeklere dayalı kurgulanmış hikayesi Üç Ok ile okuyucularıyla buluşuyor.

Kırık Camlar Gecesi;

Yakın tarihin en acımasız ve kanlı olayları Nazi Almanya'sında gerçekleşiyordu. Milyonlarca insanın öldüğü II. Dünya Savaşı'nın müsebbibi olan Hitler ve Nazi iktidarı, sistematik bir şekilde soykırım uyguluyordu. Kurulan onlarca imha kampında insanlar, türlü işkencelere maruz kalıyor ve acımasızca katlediliyorlardı. Bu kamplarda sanılanın aksine sadece Yahudilere uygulanan bir katliam olmamıştı. Alman işgalinin gerçekleştiği topraklarda yakalanan ve savaşlarda esir düşen her milletten insan ile muhalif Alman vatandaşları da vardı. Bu insanlara uygulanan yaptırımlar tamamen insanlık dışı uygulamalardı. Çoğunun akıbeti ölümle neticelenmişti. İşte bu zulmü yaşayan insanlar arasında Türklerin de olduğunu biliyor muydunuz?

Eser, çeşitli sebeplerden dolayı Avrupa'da bulunan Türk vatandaşlarının, Nazi zulmüne maruz kalışlarını ve toplama kamplarında çektikleri çileleri hatırlatmak için kaleme alınmıştır. Olayların geçtiği Dachau Kampı'nda öldürülen 45 bin insan arasında bulunan 23 Türk vatandaşının acı hatırasını yaşatmak amacıyla yazılan bu romanı okurken kanınızın donduğunu hissedeceksiniz.

Atapusat Ailesi;

“Askeri güç, vatanın bağımsızlığını ilelebet koruyamaz! Vatanın bağımsızlığı ebediyen korumak için bağımsızlığa inanmış bir millet ve milleti ayakta tutan aile birliğine ihtiyaç vardır.” Mehmet Kemal Atapusat

“Evlad-ı Fatihan'ın ilk öncülerinden olan ailemizin soy ismini, büyük dedemiz Merbutiyet Mehmet'e, bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından verildiğini biliyorsun. Biz devletimizin koruyu ailelerinden sadece biriyiz. Biz Atapusat ailesi olarak Türklüğün varlık mücadelesi gösterdiği her yere silah gönderdik. Mîsâk-ı Millîciler yanında olduk.” Makbule Atapusat

“Mustafa Kemal Paşa kurtuluş mücadelesini on yıl önce başlatsaydı başarıya kavuşabilir miydi? Bağımsızlığa kavuşmak için yapacaklarını çok uzun yıllar önce kararlaştırmıştı ve zamanın gelmesi için beklemişti. Biz bugün iç savaşa neden olacak bir karar aldığımızda kaybederiz, milletimiz kaybeder. Zamanı geldiğinde, yani halkımız kurtuluş istediğinde, biz öncü olmaktan başımızı cellat taşına koymaktan çekinmeyiz.” Mehmet Kemal Atapusat

“Yok öyle deme! Böyle ifade olmaz deme! Atalarımız her daim yaşananları masallaştırarak anlatmıştır ki çocuklar da anlasın cahil olan da! Bu ifadeyi kim okuyacak çocuk mu cahil mi bilmediğim için önden böyle anlatmak lazım.” İsmet Seyyah

“O yenilmez gerçek bir kahramandı! Yaralanmasına, yardıma muhtaç kalmasına, hata yapmasına hatta ilaç kullanarak hile yapmasına rağmen o bir kahramandı.”

“Kimse anlamasa da o benim kahramanım.” Yağmur Atapusat

“Biz yemin etmeden kağıda imza atmayız. Yemin ettiklerimizin de arkasındayız.”

“…”

“Çok konuştum sayın savcım. Sonra arkamızdan gammazcı derler. Masum bir kadına iftira atılmasa bunları da söylemezdim. Adım Efecan Ertinay. Bizde meslek yoktur, vazife vardır; ben Efeyim. Bizim gelirimiz maddi değildir, belimdeki silahım, bindiğim atım, Han'ım olan eşimdir.” Efecan Ertinay

“Ölüm olmasa senle sonsuza kadar sırt sırta savaşırdım.” Zeyrek Ali

  • Açıklama
    • Setimiz beş kitaptan oluşmaktadır. Çöldeki Hilal, Kırık Camlar Gecesi, Üç Ok; tarihi romanlar, Atapusat Ailesi, Pâye; tarihi ögeler bulunduran sosyal romanlardır.

      Çöldeki Hilal;

      1918-1939 yılları arasında geçmektedir. Filistin Cephesi'nde esir düşen bir askerin, Antep Savunmasına kadar süren macera dolu hayat öyküsü dile getirilirken İngilizlerin kurduğu Osmanlı esir kamplarında yaşanılmış gerçekliklere ışık tutulmaktadır. Mısır'ın İskenderiye şehrine yakın kurulmuş, çölün ortasındaki Seydibeşir Esir Kampı'nın acılarla dolu yaşamını, kurgusal bir boyutta tekrar hatırlatmak amacıyla yazılan bu roman, heyecan dolu serüveniyle sizi geçmişe götürecektir.

      Paye;

      Anlamak, anlamak, anlamak… Tek bir yargılamanın götürebildiği hayatın değişmez doğrusu. Üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü bir sınav değil bu. Tek bir yanlışın dahi silinmez sonuçlar ve yıkımlar yarattığı adaletsiz bir dünya yalnızca. O muhteşem aşkların, bitmez sanılan ilişkilerin yıkımı, yargılamaktan kaynaklanıyor. Yanımızda gibi görünenlerin işler ciddiye bindiğinde yok olması içimizde büyük yaralar açıyor. Emin olmaktan uzak, güvensiz bir ortamın ittiği kasvetli bir yalnızlığın kendisi yaşam. Sevmek neden yetmiyor ve her şey neden uzun açıklamalar sonucu inanılması gereken bir şey oluveriyor. Oysa uzun açıklamalar, içinde yalan barındırabilen cümlelerden oluşur. Güvenmek, yalnızca sevdiğine inanmak, bakışların kurduğu açıklamaları hissetmek neden bu kadar zor? Benim sevgimdeki suskunluk bir çaresizliğin içinde olmamdan, belki de ruhumun hapsolduğu bu çaresizlik alışkanlıktan başka bir şey değil! Bunu neden anlamıyor? İflah olmazlığım neden sorun oluyor, neden sınırları var bu insanların, klişelerden doğmuş yalanları, egoları yargılar doğururken neden yok anlamları?”

      Üç Ok;

      Sultan Alp Arslan'ın tahta çıkışında neler yaşandı? Tahta çıktıktan sonra ilk icraatı vezirliğe Nizamülmülk'ü getirmek olan Selçuklu Devleti'nin yeni sultanı Alp Arslan'ın veziri ve akıl hocası Nizamülmülk ile tanışması nasıl oldu? Akın akın Anadolu'ya gelen Türklerden kurtulmak isteyen Romen Diyojen, Malazgirt'te sayıca üstün olduğu Selçuklu Devleti'ne yaptığı hangi hata yüzünden yenildi ve kendisini hangi Selçuklu askeri esir aldı? Melikşah döneminde daha belirgin hale gelen Batıni faaliyetlerinin Selçuklu Devleti'ndeki etkileri nelerdi? Dönemin en önemli Batıni temsilcisi olan Hasan Sabbah'ın Selçuklu Devleti'ne ve Nizamülmülk'e olan kininin kaynağı neydi? Alp Arslan'ın ölümünden sonra Melikşah'a hem vezirlik hem de babalık yapan Nizamülmülk ile Melikşah'ın arasının açılması nasıl oldu, daha sonra hangi olaylar gelişti? Nizamülmülk'ün ölümünde Melikşah'ın etkisi var mıydı? Nizamülmülk'ün ölümündeki sır perdesi neydi? Katıldığı hiçbir savaşı kaybetmeyen Artuk Bey'in hayatı etrafında 1063-1092 yıllarında Büyük Selçuklu Devleti'nin gerçeklere dayalı kurgulanmış hikayesi Üç Ok ile okuyucularıyla buluşuyor.

      Kırık Camlar Gecesi;

      Yakın tarihin en acımasız ve kanlı olayları Nazi Almanya'sında gerçekleşiyordu. Milyonlarca insanın öldüğü II. Dünya Savaşı'nın müsebbibi olan Hitler ve Nazi iktidarı, sistematik bir şekilde soykırım uyguluyordu. Kurulan onlarca imha kampında insanlar, türlü işkencelere maruz kalıyor ve acımasızca katlediliyorlardı. Bu kamplarda sanılanın aksine sadece Yahudilere uygulanan bir katliam olmamıştı. Alman işgalinin gerçekleştiği topraklarda yakalanan ve savaşlarda esir düşen her milletten insan ile muhalif Alman vatandaşları da vardı. Bu insanlara uygulanan yaptırımlar tamamen insanlık dışı uygulamalardı. Çoğunun akıbeti ölümle neticelenmişti. İşte bu zulmü yaşayan insanlar arasında Türklerin de olduğunu biliyor muydunuz?

      Eser, çeşitli sebeplerden dolayı Avrupa'da bulunan Türk vatandaşlarının, Nazi zulmüne maruz kalışlarını ve toplama kamplarında çektikleri çileleri hatırlatmak için kaleme alınmıştır. Olayların geçtiği Dachau Kampı'nda öldürülen 45 bin insan arasında bulunan 23 Türk vatandaşının acı hatırasını yaşatmak amacıyla yazılan bu romanı okurken kanınızın donduğunu hissedeceksiniz.

      Atapusat Ailesi;

      “Askeri güç, vatanın bağımsızlığını ilelebet koruyamaz! Vatanın bağımsızlığı ebediyen korumak için bağımsızlığa inanmış bir millet ve milleti ayakta tutan aile birliğine ihtiyaç vardır.” Mehmet Kemal Atapusat

      “Evlad-ı Fatihan'ın ilk öncülerinden olan ailemizin soy ismini, büyük dedemiz Merbutiyet Mehmet'e, bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından verildiğini biliyorsun. Biz devletimizin koruyu ailelerinden sadece biriyiz. Biz Atapusat ailesi olarak Türklüğün varlık mücadelesi gösterdiği her yere silah gönderdik. Mîsâk-ı Millîciler yanında olduk.” Makbule Atapusat

      “Mustafa Kemal Paşa kurtuluş mücadelesini on yıl önce başlatsaydı başarıya kavuşabilir miydi? Bağımsızlığa kavuşmak için yapacaklarını çok uzun yıllar önce kararlaştırmıştı ve zamanın gelmesi için beklemişti. Biz bugün iç savaşa neden olacak bir karar aldığımızda kaybederiz, milletimiz kaybeder. Zamanı geldiğinde, yani halkımız kurtuluş istediğinde, biz öncü olmaktan başımızı cellat taşına koymaktan çekinmeyiz.” Mehmet Kemal Atapusat

      “Yok öyle deme! Böyle ifade olmaz deme! Atalarımız her daim yaşananları masallaştırarak anlatmıştır ki çocuklar da anlasın cahil olan da! Bu ifadeyi kim okuyacak çocuk mu cahil mi bilmediğim için önden böyle anlatmak lazım.” İsmet Seyyah

      “O yenilmez gerçek bir kahramandı! Yaralanmasına, yardıma muhtaç kalmasına, hata yapmasına hatta ilaç kullanarak hile yapmasına rağmen o bir kahramandı.”

      “Kimse anlamasa da o benim kahramanım.” Yağmur Atapusat

      “Biz yemin etmeden kağıda imza atmayız. Yemin ettiklerimizin de arkasındayız.”

      “…”

      “Çok konuştum sayın savcım. Sonra arkamızdan gammazcı derler. Masum bir kadına iftira atılmasa bunları da söylemezdim. Adım Efecan Ertinay. Bizde meslek yoktur, vazife vardır; ben Efeyim. Bizim gelirimiz maddi değildir, belimdeki silahım, bindiğim atım, Han'ım olan eşimdir.” Efecan Ertinay

      “Ölüm olmasa senle sonsuza kadar sırt sırta savaşırdım.” Zeyrek Ali

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat