%30
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789752641327
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
1
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
256
Basım Tarihi
2009-05
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Su DağlarıSu Dağları Çeçenya Ah Çeçenya

Yazar: Cahit Okçu
Yayınevi : Birey Yayıncılık
32,00TL
22,40TL
%30
Satışta değil
9789752641327
438818
Su Dağları Çeçenya Ah Çeçenya
Su Dağları Çeçenya Ah Çeçenya Su Dağları
22.40
Bu roman; Ellerden işaret parmaklarına, çatık kaşlardan tebes
süme yol bulmuşların romanıdır...
Zarı ince olan yüreklerin kanadığı yıllara ait. Dünyadaki birkaç ülkeden biri. Burası Çeçenya...
Evet!.. Bu ülke öyle bir denizdi ki, balıktan çok olta atılmıştı içine. Emperyalistler, şaraplı dudaklarını onların haritalarıyla siliyordu. Azizler üzüm topluyor, şeytanlar şarap yapıyordu. Ama herkesin bir hesabı vardı şüphesiz. Sisin arkasında yaşanan bir soykırım. Böyle bir dünyada umut ne yapsın, kim ad versin bu yazıklara?..
İşte böyle bir dünya!..
"... Bir daha!.. Ne soğuk gecelerde üşüdüler,
ne yazdan kalma kuru çalıların dikeni battı parmaklarına... Ne çaydanlıklara çamur sıvadı namlu tutan eller... Ne camların gerisinde beklediler, nede aç günler geçireceklerdi artık...Kenger kurusundan un yapmakta yoktu, hani!.. Taşlara yaslanmakta!..
Neydi o yetim başlı tasalar, al işte!..
Bardağın taşa çalınışı gibi gönlüde çoktan yüreğe çarpmışlardı..."
  • Açıklama
    • Bu roman; Ellerden işaret parmaklarına, çatık kaşlardan tebes
      süme yol bulmuşların romanıdır...
      Zarı ince olan yüreklerin kanadığı yıllara ait. Dünyadaki birkaç ülkeden biri. Burası Çeçenya...
      Evet!.. Bu ülke öyle bir denizdi ki, balıktan çok olta atılmıştı içine. Emperyalistler, şaraplı dudaklarını onların haritalarıyla siliyordu. Azizler üzüm topluyor, şeytanlar şarap yapıyordu. Ama herkesin bir hesabı vardı şüphesiz. Sisin arkasında yaşanan bir soykırım. Böyle bir dünyada umut ne yapsın, kim ad versin bu yazıklara?..
      İşte böyle bir dünya!..
      "... Bir daha!.. Ne soğuk gecelerde üşüdüler,
      ne yazdan kalma kuru çalıların dikeni battı parmaklarına... Ne çaydanlıklara çamur sıvadı namlu tutan eller... Ne camların gerisinde beklediler, nede aç günler geçireceklerdi artık...Kenger kurusundan un yapmakta yoktu, hani!.. Taşlara yaslanmakta!..
      Neydi o yetim başlı tasalar, al işte!..
      Bardağın taşa çalınışı gibi gönlüde çoktan yüreğe çarpmışlardı..."
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat