%28
Soba Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz Yılmaz Güney
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786053759614
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
288
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
4
Basım Tarihi
2022-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz

Yayınevi : İthaki Yayınları
62,00TL
44,64TL
%28
Satışta değil
9786053759614
793763
Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz
Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz
44.64

Gerçeğin rengini görmeyi, tadına bakmayı, sesini duymayı vadediyor Yılmaz Güney, Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz romanında. Her fırsatta “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye soranlara; suçu, suçluyu ve suç psikolojisini anlatıyor. Yoksul mahallelerin, çaresiz insanların, tacizi ve uyuşturucuyu daha el kadarken öğrenen çocukların romanı bu. Her satırında dil işçiliğinin lezzetini alacağınız roman dünün dünde kalmadığını, bakmasını bilenler için gerçeğin hep orada olduğunu fısıldıyor bize.

“Evet, zengin evlerini soyacaktı bir gün. Yoksul evlerinde çalınacak ne vardı ki? Hep onları soyacaktı. O zaman yakaları kürklü kalın kaputlardan giyecekti. Kalın yün kazaklar giyecekti. Altı kauçuk, ayağı ısıtacak ayakkabılar giyecekti. Boynunu sıcak tutacak uzun yün atkılara sarınacaktı. Babasına, annesine ne isterlerse alacaktı. Babasına göz alacaktı, takma bir göz. O zaman kimse anlamayacaktı babasının tek gözlü olduğunu. Bacısına da alfabedeki kız çocuklarının giyindiği renkli, güzel giysilerden alacaktı. Annesini zengin evlerine temizliğe göndermeyecek, mezarlık bakımını da bıraktıracaktı.”

  • Açıklama
    • Gerçeğin rengini görmeyi, tadına bakmayı, sesini duymayı vadediyor Yılmaz Güney, Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz romanında. Her fırsatta “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye soranlara; suçu, suçluyu ve suç psikolojisini anlatıyor. Yoksul mahallelerin, çaresiz insanların, tacizi ve uyuşturucuyu daha el kadarken öğrenen çocukların romanı bu. Her satırında dil işçiliğinin lezzetini alacağınız roman dünün dünde kalmadığını, bakmasını bilenler için gerçeğin hep orada olduğunu fısıldıyor bize.

      “Evet, zengin evlerini soyacaktı bir gün. Yoksul evlerinde çalınacak ne vardı ki? Hep onları soyacaktı. O zaman yakaları kürklü kalın kaputlardan giyecekti. Kalın yün kazaklar giyecekti. Altı kauçuk, ayağı ısıtacak ayakkabılar giyecekti. Boynunu sıcak tutacak uzun yün atkılara sarınacaktı. Babasına, annesine ne isterlerse alacaktı. Babasına göz alacaktı, takma bir göz. O zaman kimse anlamayacaktı babasının tek gözlü olduğunu. Bacısına da alfabedeki kız çocuklarının giyindiği renkli, güzel giysilerden alacaktı. Annesini zengin evlerine temizliğe göndermeyecek, mezarlık bakımını da bıraktıracaktı.”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat