%29
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789750801891
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
89
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
1999-12
Kapak Türü
Ciltli
Kağıt Türü
Kuşe
Dili
Türkçe

Şiirler (Ciltli)

7,41TL
5,19TL
%29
Satışta değil
9789750801891
369537
Şiirler (Ciltli)
Şiirler (Ciltli)
5.19
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ilk kez 1961 yılında kendi sağlığında yayımladığı şiir kitabı Şiirler, neredeyse kırk yıl sonra, bu kez şairin daktilolu, tashihli nüshaları ile birlikte... Tanpınar'in 1961 yılında ilk kez Yeditepe yayınlarından yayımladığı kitabı Şiirler'de toplam otuz yedi şiir yer alıyordu. Bu şiirlerin bir anlamı ve önemi var; şu: Şairin sağlığında kendisinin seçtiği ve kitaplaştırmayı istediği siirlerdi bunlar. Simdi bu şiirlerin tekrar baskısını yaparken, Yeditepe'nin arşivinde 39 yıldır uyumuş olan daktilolu manüskri de kitaba eklendi. Ustanın şiirini ve üzerinde, yayım aşamasında dahi ne tür değişikliklere yer verdiğini görmek isteyenler için çok özel bir baskı sayılır bu kitap. Kısaca söylersek, şiirini yapıtının tamamına yaymış, ama sayıca "az" şiir yazmış olarak görülebilecek bir ustanın, (ki, bir mutlak avcısından daha çok sayıda şiir beklemek aslında haksiz bir beklentidir) Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Şiirler'i; ânın uçuculuğuna, aninin kalıcılığına çakılmış otuz yedi "mavi" şiir.

Tadımlık



NE İÇİNDEYİM ZAMANIN

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.

Bir garip rüyâ rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.

Başım sükûtu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş;

Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.





SABAH

Serin rüzgârlara pencereni aç!
Karşında fecirle değişen ağaç,
Bak, seyret ağaran rengini ufkun
Mahmur gözlerinde süzülsün uykun.
Bırak saçlarınla oynasın rüzgâr,
Gümüş çıplaklığı bir başka bahar
Olan vücudunu ondan gizleme.
Ne varsa hepsini boyun, saç, meme,
Esîrden dudaklar okşasın sevsin
Mademki geceden daha güzelsin!





YAVAŞ YAVAŞ AYDINLANAN

Yavaş yavaş aydınlanan
Bir denizaltı âlemi,
Yosunlu bir boşluktan
Çekiyor kendine beni.

Bir yıldız uzaklığında
Uyanıyor birer birer
Ürkek bulanıklığında
Zamanı bölen şekiller.

Ey sükûtun bir nefeste
Yaktığı billûr âvize!
Bu esrarlı müselleste
Gökler yakınlaştı bize...

Aydınlığın hendesesi
Sonsuzluk bahçendir senin;
Dinleyin geliyor sesi
Arılarla böceklerin!



Bilirim kimse içemez
Üstüste aynı pınardan,
Bir veda gibi her nefes
Alışılmış kıyılardan.

Hangi güvercin kanadı
Köpükten çırpınışında,
Bu sarayı tamamladı
Her tesadüfün dışında;

Ve hangi el boş geceden
Uzattı bu altın tası,
Sızdıkça bir düşünceden
Günlerin kızıl meyvası?

Ey eşiğinde bir ânın
Durmadan değişen şeyler!
Başucunda her rüyânın
Bu aydınlık oyun bekler...





BENDEDİR KORKUSU

Bendedir korkusu biten şeylerin
Çelik gagasında fecri taşıyan
Mavi Kartal benim...
Pençelerimde
Asılmış bir zümrüt gibidir hayat
Sonsuzluk ısırır güzel kavsimde
Susamış bir ceylân gibi zamanı!





ŞİİR

Sarışın buğdayı rüyâlarımızın,
Seni bağrımızda eker, biçeriz,
Acılar kardeşin, teselli kızın,
Zengin parıltınla dolar gecemiz.

Sükûtun bahçesi tılsım ve pınar
Yıldızdan cümlesi karanlıkların;
İklimler dışında ezelî bahar,
Mevsimler içinde tükenmez yarın.

İçimizde sonsuz çalkanan deniz,
Gülümseyen yüzü kaderin bize,
Yıldızların altın bahçesindeyiz,
Ebediyetinle geldik dizdize.



UYANMA

Bu akşam, bu tenha saati ömrün,
Uzak servilerin arkasında gün.

Bu güneş döşenmiş bahar bahçesi,
Suyun uzaklaşan, yaklaşan sesi.

Ve yanık türküsü dalda bülbülün
Ateşten çemberi üstünde gülün.





DENİZ UFKUNDA

Deniz ufkunda batan güneş
Ve keskin çığlığı kuşların;
Rabbim bu uğultu, bu ateş
Ve bu ümitsiz uçuşların
Doldurduğu akşam havası,
Akşamın mercan dallar gibi
Suda olgunlaşan rüyası...





SABAHA KARŞI

Bir kadın başı duvarda
Uzanmış süzüyor beni,
Ve gülünç kuşlar dallarda
Kırpıyor kirpiklerini.

Eriyen parmaklarımda
Mumyalanıyor aydınlık
Sesler çınlıyor alnımda
Hâfıza gibi dağınık.

Yüzler asılı dallarda
Küçük, sıska, kandil yüzler,
Onlar ağlıyor kemanda
Ve üzüntü dolu gözler.

Bir kadın başı duvardan
Uzanmış gülüyor bana,
Gülüyor ta uzaklardan
Sabahın boş aynasına.
  • Açıklama
    • Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ilk kez 1961 yılında kendi sağlığında yayımladığı şiir kitabı Şiirler, neredeyse kırk yıl sonra, bu kez şairin daktilolu, tashihli nüshaları ile birlikte... Tanpınar'in 1961 yılında ilk kez Yeditepe yayınlarından yayımladığı kitabı Şiirler'de toplam otuz yedi şiir yer alıyordu. Bu şiirlerin bir anlamı ve önemi var; şu: Şairin sağlığında kendisinin seçtiği ve kitaplaştırmayı istediği siirlerdi bunlar. Simdi bu şiirlerin tekrar baskısını yaparken, Yeditepe'nin arşivinde 39 yıldır uyumuş olan daktilolu manüskri de kitaba eklendi. Ustanın şiirini ve üzerinde, yayım aşamasında dahi ne tür değişikliklere yer verdiğini görmek isteyenler için çok özel bir baskı sayılır bu kitap. Kısaca söylersek, şiirini yapıtının tamamına yaymış, ama sayıca "az" şiir yazmış olarak görülebilecek bir ustanın, (ki, bir mutlak avcısından daha çok sayıda şiir beklemek aslında haksiz bir beklentidir) Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Şiirler'i; ânın uçuculuğuna, aninin kalıcılığına çakılmış otuz yedi "mavi" şiir.

      Tadımlık



      NE İÇİNDEYİM ZAMANIN

      Ne içindeyim zamanın,
      Ne de büsbütün dışında;
      Yekpâre, geniş bir ânın
      Parçalanmaz akışında.

      Bir garip rüyâ rengiyle
      Uyuşmuş gibi her şekil,
      Rüzgârda uçan tüy bile
      Benim kadar hafif değil.

      Başım sükûtu öğüten
      Uçsuz, bucaksız değirmen;
      İçim muradına ermiş
      Abasız, postsuz bir derviş;

      Kökü bende bir sarmaşık
      Olmuş dünya sezmekteyim,
      Mavi, masmavi bir ışık
      Ortasında yüzmekteyim.





      SABAH

      Serin rüzgârlara pencereni aç!
      Karşında fecirle değişen ağaç,
      Bak, seyret ağaran rengini ufkun
      Mahmur gözlerinde süzülsün uykun.
      Bırak saçlarınla oynasın rüzgâr,
      Gümüş çıplaklığı bir başka bahar
      Olan vücudunu ondan gizleme.
      Ne varsa hepsini boyun, saç, meme,
      Esîrden dudaklar okşasın sevsin
      Mademki geceden daha güzelsin!





      YAVAŞ YAVAŞ AYDINLANAN

      Yavaş yavaş aydınlanan
      Bir denizaltı âlemi,
      Yosunlu bir boşluktan
      Çekiyor kendine beni.

      Bir yıldız uzaklığında
      Uyanıyor birer birer
      Ürkek bulanıklığında
      Zamanı bölen şekiller.

      Ey sükûtun bir nefeste
      Yaktığı billûr âvize!
      Bu esrarlı müselleste
      Gökler yakınlaştı bize...

      Aydınlığın hendesesi
      Sonsuzluk bahçendir senin;
      Dinleyin geliyor sesi
      Arılarla böceklerin!



      Bilirim kimse içemez
      Üstüste aynı pınardan,
      Bir veda gibi her nefes
      Alışılmış kıyılardan.

      Hangi güvercin kanadı
      Köpükten çırpınışında,
      Bu sarayı tamamladı
      Her tesadüfün dışında;

      Ve hangi el boş geceden
      Uzattı bu altın tası,
      Sızdıkça bir düşünceden
      Günlerin kızıl meyvası?

      Ey eşiğinde bir ânın
      Durmadan değişen şeyler!
      Başucunda her rüyânın
      Bu aydınlık oyun bekler...





      BENDEDİR KORKUSU

      Bendedir korkusu biten şeylerin
      Çelik gagasında fecri taşıyan
      Mavi Kartal benim...
      Pençelerimde
      Asılmış bir zümrüt gibidir hayat
      Sonsuzluk ısırır güzel kavsimde
      Susamış bir ceylân gibi zamanı!





      ŞİİR

      Sarışın buğdayı rüyâlarımızın,
      Seni bağrımızda eker, biçeriz,
      Acılar kardeşin, teselli kızın,
      Zengin parıltınla dolar gecemiz.

      Sükûtun bahçesi tılsım ve pınar
      Yıldızdan cümlesi karanlıkların;
      İklimler dışında ezelî bahar,
      Mevsimler içinde tükenmez yarın.

      İçimizde sonsuz çalkanan deniz,
      Gülümseyen yüzü kaderin bize,
      Yıldızların altın bahçesindeyiz,
      Ebediyetinle geldik dizdize.



      UYANMA

      Bu akşam, bu tenha saati ömrün,
      Uzak servilerin arkasında gün.

      Bu güneş döşenmiş bahar bahçesi,
      Suyun uzaklaşan, yaklaşan sesi.

      Ve yanık türküsü dalda bülbülün
      Ateşten çemberi üstünde gülün.





      DENİZ UFKUNDA

      Deniz ufkunda batan güneş
      Ve keskin çığlığı kuşların;
      Rabbim bu uğultu, bu ateş
      Ve bu ümitsiz uçuşların
      Doldurduğu akşam havası,
      Akşamın mercan dallar gibi
      Suda olgunlaşan rüyası...





      SABAHA KARŞI

      Bir kadın başı duvarda
      Uzanmış süzüyor beni,
      Ve gülünç kuşlar dallarda
      Kırpıyor kirpiklerini.

      Eriyen parmaklarımda
      Mumyalanıyor aydınlık
      Sesler çınlıyor alnımda
      Hâfıza gibi dağınık.

      Yüzler asılı dallarda
      Küçük, sıska, kandil yüzler,
      Onlar ağlıyor kemanda
      Ve üzüntü dolu gözler.

      Bir kadın başı duvardan
      Uzanmış gülüyor bana,
      Gülüyor ta uzaklardan
      Sabahın boş aynasına.
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat