%22
Şia-İmamiyye'nin Bid‘at Anlayışı Nezir Maviş
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786257624480
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
176
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-06
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Şia-İmamiyye'nin Bid‘at AnlayışıSünni Bid‘at Anlayışı ile Teolojik Mukayese

Yazar: Nezir Maviş
Yayınevi : Astana Yayınları
44,00TL
34,32TL
%22
Satışta değil
9786257624480
880342
Şia-İmamiyye'nin Bid‘at Anlayışı
Şia-İmamiyye'nin Bid‘at Anlayışı Sünni Bid‘at Anlayışı ile Teolojik Mukayese
34.32

Bid‘at anlayışları genel hatlarıyla benzer olan İmâmiyye ve Ehl-i sünnet; ehl-i bid‘ata yöneltilen iman karşıtı nitelemeler konusunda da benzer bir anlayışa sahip olmakla birlikte, bunlardan ilki daha sert bir söylem geliştirmiştir. Kanaatimizce bunun nedeni, bid‘atı dinî alanla sınırlayan anlayışı tercih eden İmâmiyye'nin, bu alana ilişkin ihdâslarla Allah'ın kanun koyma yetkisine müdahale arasındaki bağı öne çıkarması ve tüm bid‘atları tek kısım görüp iman karşıtı olarak nitelemesidir. Her iki ekolden bazı grupların, birtakım gayr-ı sahih rivayetlerden hareketle ehl-i bid‘atın ibadet ve tevbelerinin makbul olmadığını söylemelerinin Allah'ın rahmeti, merhameti ve affediciliğiyle bağdaşmadığı, bu noktaya temas eden naslarla sabittir. Aynı şekilde her iki ekolde de ehl-i bid‘at için öngörülen şiddet içerikli çeşitli fiziksel yaptırımların bazı zamanlarda uygulandığına rastlanmaktadır. Fikrî boyutta ise bid‘at ve ehl-i bid‘at kavramlarının bir “ötekileştirme” ve “baskı aracı” şeklinde kullanılageldiği anlaşılmaktadır.

Bid‘at literatüründe yer alan önemli bir konu da İftirâk hadisi olarak da bilinen ve İslâm ümmetini 73 fırkaya bölüp bunlardan sadece birini cennete, diğerlerini ise cehenneme gönderen rivayetlerdir. Bu rivayetlerin farklı veya hasım fırkaları “ötekileştirme” ve onları bid‘atın kaynağı olarak gösterip taksim etmede bir şablon gibi kullanılması, ehl-i hadis'in bid‘atlar doktrini'nin kazanımlarından biridir. Zira onlar, ehl-i bid‘at fırkalarını sayı bakımından 72'ye tamamlamak için tevhid prensibine ters düşse de kendi anlayışlarıyla bağdaştırmadıkları farklı yorum ve anlayış tarzlarıyla birlikte “yeni” olan her şeyi bid‘at ve sapıklıkla ithâm etmişlerdir. Bu durum, fıkıh alanında büyük bir hoşgörü ve ictihat kültürü geliştiren İslâm ümmetinin, itikâdî alanda ise farklı yorum ve anlayış tarzlarına aynı müsamahayı göstermeyi başaramadığını ortaya koymaktadır.

  • Açıklama
    • Bid‘at anlayışları genel hatlarıyla benzer olan İmâmiyye ve Ehl-i sünnet; ehl-i bid‘ata yöneltilen iman karşıtı nitelemeler konusunda da benzer bir anlayışa sahip olmakla birlikte, bunlardan ilki daha sert bir söylem geliştirmiştir. Kanaatimizce bunun nedeni, bid‘atı dinî alanla sınırlayan anlayışı tercih eden İmâmiyye'nin, bu alana ilişkin ihdâslarla Allah'ın kanun koyma yetkisine müdahale arasındaki bağı öne çıkarması ve tüm bid‘atları tek kısım görüp iman karşıtı olarak nitelemesidir. Her iki ekolden bazı grupların, birtakım gayr-ı sahih rivayetlerden hareketle ehl-i bid‘atın ibadet ve tevbelerinin makbul olmadığını söylemelerinin Allah'ın rahmeti, merhameti ve affediciliğiyle bağdaşmadığı, bu noktaya temas eden naslarla sabittir. Aynı şekilde her iki ekolde de ehl-i bid‘at için öngörülen şiddet içerikli çeşitli fiziksel yaptırımların bazı zamanlarda uygulandığına rastlanmaktadır. Fikrî boyutta ise bid‘at ve ehl-i bid‘at kavramlarının bir “ötekileştirme” ve “baskı aracı” şeklinde kullanılageldiği anlaşılmaktadır.

      Bid‘at literatüründe yer alan önemli bir konu da İftirâk hadisi olarak da bilinen ve İslâm ümmetini 73 fırkaya bölüp bunlardan sadece birini cennete, diğerlerini ise cehenneme gönderen rivayetlerdir. Bu rivayetlerin farklı veya hasım fırkaları “ötekileştirme” ve onları bid‘atın kaynağı olarak gösterip taksim etmede bir şablon gibi kullanılması, ehl-i hadis'in bid‘atlar doktrini'nin kazanımlarından biridir. Zira onlar, ehl-i bid‘at fırkalarını sayı bakımından 72'ye tamamlamak için tevhid prensibine ters düşse de kendi anlayışlarıyla bağdaştırmadıkları farklı yorum ve anlayış tarzlarıyla birlikte “yeni” olan her şeyi bid‘at ve sapıklıkla ithâm etmişlerdir. Bu durum, fıkıh alanında büyük bir hoşgörü ve ictihat kültürü geliştiren İslâm ümmetinin, itikâdî alanda ise farklı yorum ve anlayış tarzlarına aynı müsamahayı göstermeyi başaramadığını ortaya koymaktadır.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat