%35
Sebilürreşad Dergisi Sayı: 1068 Eylül 2021 Kolektif
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
3990000072168
Boyut
24.00x33.00
Sayfa Sayısı
32
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-09
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Sebilürreşad Dergisi Sayı: 1068 Eylül 2021

Yazar: Kolektif
16,00TL
10,40TL
%35
Satışta değil
3990000072168
887058
Sebilürreşad Dergisi Sayı: 1068 Eylül 2021
Sebilürreşad Dergisi Sayı: 1068 Eylül 2021
10.40

Devlet-i Cihan Penah
Cumhurbaşkanlığı forsunda bulunan 16 Türk Devleti Bayrağını temsil eden yıldızların, tarihi arka planımıza derinlik verdiği gibi, kadim bir geleneğin de izlerini taşır. Son yıllarda Külliye'de resmedilen ve giyim tarzıyla dönemin resmedildiği askeri üniformalar, elbette bir tiyatro gösterisi değil, güçlü bir hikâyeye yaslandığımızın resmidir. Devletimiz, Payitaht İstanbul'dan sonra mekân olarak seçtiği Ankara'yı sadece dönemin şartlarını gözeterek “geçici bir yerleşke yeri” değil, yeni Cumhuriyet'in başkenti ilan ederek, tarihi hikâyenin izinde yeni “karargâh merkezi” olarak siyasetin, idarenin merkezi olma halini güçlendirmiştir.
***
Sebilürreşad, Eylül sayısında çok aşina olmadığımız bir kavram ile Devletimizin üstlendiği yeni halin adını koyuyor: Cihan Penah Devleti, yahut Devlet-i Cihan Penah. “Cihan'ın Koruyucusu” misyonunu insani, vicdani alanda üstlendiği rol ile aktifleştiren milletimiz, Cihan'ın vicdanı olma mes'uliyetinin idrakinde bir vizyonla artık Cihan'a bakıyor. Bu sayının “Kamu Diplmasisi”ne yeni yaklaşımların ele alındığı özel bir sayı olma özelliği kazanması, son yıllarda etrafımızı çevreleyen ateş çemberine rağmen, yaşanan mali krizlerin insani krizlere evrildiği, sağlık koşullarının devletleri içine kapattığı, sokağın, caddenin, şehirlerin ıssızlaştığı bir iklimde gönüllerini açmasını bilenlerden olmak, sofrayı bölüşmek, imkânı pay etmek “Büyük Millet” olma vasfının tezahürüdür. Cihan Penah kavramı kriz anında milletimizin vasfı olarak doğru bir zemine oturuyor.
***
Türkiye, kadim bir geçmişin devam eden izinde ilerlemek zorundadır. Coğrafyayı, kaderi sayan bir idrak, yüzleştiğimiz hadiseleri bir mecburiyet olmaktan çıkartıp bir disiplin içinde göreve dönüştürmüştür. Devletin, bu idrak içinde bir diplomasi geliştirmesi kaçınılmazdır. Bu sayıda İsmail Mansur Özdemir, tam da bu göreve dönüşen zorunluluğun yeni çerçevesine dokunuyor yazısında. Dr. Celaleddin Duran, Enes Güneyli, Serdar Gündoğan, Afra Betül Özdemir, Selimcan Yelseli bu sayının hem sınırlarını hem de kurallarını masaya yatırıyorlar.
***
Afganistan'da yaşananları yakından takip ediyoruz. Benzer diplomatik hataların işlendiği Kabil'de yaşanan uçak manzarası, hiçbir şekilde kabul edilecek bir manzara değildir. Ancak şunu biliyoruz ki, bu manzara da şuan Afganistan'ın gerçeğidir. Türkiye, Afganistan gerçeğinden kaçarak değil, aktif rol alarak, süreci yöneterek ilerlemelidir. Bu tutum, hem Türkiye açısından tarihsel bir rol, hem de Taliban üzerinden yürütülen “İslamofobiya'ya karşı bir manevi vazifedir. Taliban üzerinden dünyaya okutulan İslam, Batı'nın resmetmek istediği “ilkel, çağdışı, vahşi” sahnelerin sahibi İslam görüntüsü asla kabul edilemez. Afganistan'da neler olduğunu anlatan; “uzak ülke yakın geçmiş” adlı yazısıyla hocamız nitelikli bir tahlil sunuyor.
***
Bu sayı, yaz ayının sona erdiği, sonbahar'ın başladığı bir iklimde masanıza konuk olacak. Akif sinema filmimiz 24 Eylül'de sinemalarda. Bu sayımıza yazı ve şiirleriyle emek veren Mehmet Akif Işık, Berat Sarıtop, Ayşe Buluç, Tarık Kılıçarslan, Mehmet Ali Abakay, Safahat şerhi dizisiyle Eyyüp Azlal, Kerkük yazısıyla Dr. Şemseddin Küzeci'ye de teşekkür ediyoruz. Eylül sayımızı takdimimizdir… Hayırlara vesile olması duamızdır.

  • Açıklama
    • Devlet-i Cihan Penah
      Cumhurbaşkanlığı forsunda bulunan 16 Türk Devleti Bayrağını temsil eden yıldızların, tarihi arka planımıza derinlik verdiği gibi, kadim bir geleneğin de izlerini taşır. Son yıllarda Külliye'de resmedilen ve giyim tarzıyla dönemin resmedildiği askeri üniformalar, elbette bir tiyatro gösterisi değil, güçlü bir hikâyeye yaslandığımızın resmidir. Devletimiz, Payitaht İstanbul'dan sonra mekân olarak seçtiği Ankara'yı sadece dönemin şartlarını gözeterek “geçici bir yerleşke yeri” değil, yeni Cumhuriyet'in başkenti ilan ederek, tarihi hikâyenin izinde yeni “karargâh merkezi” olarak siyasetin, idarenin merkezi olma halini güçlendirmiştir.
      ***
      Sebilürreşad, Eylül sayısında çok aşina olmadığımız bir kavram ile Devletimizin üstlendiği yeni halin adını koyuyor: Cihan Penah Devleti, yahut Devlet-i Cihan Penah. “Cihan'ın Koruyucusu” misyonunu insani, vicdani alanda üstlendiği rol ile aktifleştiren milletimiz, Cihan'ın vicdanı olma mes'uliyetinin idrakinde bir vizyonla artık Cihan'a bakıyor. Bu sayının “Kamu Diplmasisi”ne yeni yaklaşımların ele alındığı özel bir sayı olma özelliği kazanması, son yıllarda etrafımızı çevreleyen ateş çemberine rağmen, yaşanan mali krizlerin insani krizlere evrildiği, sağlık koşullarının devletleri içine kapattığı, sokağın, caddenin, şehirlerin ıssızlaştığı bir iklimde gönüllerini açmasını bilenlerden olmak, sofrayı bölüşmek, imkânı pay etmek “Büyük Millet” olma vasfının tezahürüdür. Cihan Penah kavramı kriz anında milletimizin vasfı olarak doğru bir zemine oturuyor.
      ***
      Türkiye, kadim bir geçmişin devam eden izinde ilerlemek zorundadır. Coğrafyayı, kaderi sayan bir idrak, yüzleştiğimiz hadiseleri bir mecburiyet olmaktan çıkartıp bir disiplin içinde göreve dönüştürmüştür. Devletin, bu idrak içinde bir diplomasi geliştirmesi kaçınılmazdır. Bu sayıda İsmail Mansur Özdemir, tam da bu göreve dönüşen zorunluluğun yeni çerçevesine dokunuyor yazısında. Dr. Celaleddin Duran, Enes Güneyli, Serdar Gündoğan, Afra Betül Özdemir, Selimcan Yelseli bu sayının hem sınırlarını hem de kurallarını masaya yatırıyorlar.
      ***
      Afganistan'da yaşananları yakından takip ediyoruz. Benzer diplomatik hataların işlendiği Kabil'de yaşanan uçak manzarası, hiçbir şekilde kabul edilecek bir manzara değildir. Ancak şunu biliyoruz ki, bu manzara da şuan Afganistan'ın gerçeğidir. Türkiye, Afganistan gerçeğinden kaçarak değil, aktif rol alarak, süreci yöneterek ilerlemelidir. Bu tutum, hem Türkiye açısından tarihsel bir rol, hem de Taliban üzerinden yürütülen “İslamofobiya'ya karşı bir manevi vazifedir. Taliban üzerinden dünyaya okutulan İslam, Batı'nın resmetmek istediği “ilkel, çağdışı, vahşi” sahnelerin sahibi İslam görüntüsü asla kabul edilemez. Afganistan'da neler olduğunu anlatan; “uzak ülke yakın geçmiş” adlı yazısıyla hocamız nitelikli bir tahlil sunuyor.
      ***
      Bu sayı, yaz ayının sona erdiği, sonbahar'ın başladığı bir iklimde masanıza konuk olacak. Akif sinema filmimiz 24 Eylül'de sinemalarda. Bu sayımıza yazı ve şiirleriyle emek veren Mehmet Akif Işık, Berat Sarıtop, Ayşe Buluç, Tarık Kılıçarslan, Mehmet Ali Abakay, Safahat şerhi dizisiyle Eyyüp Azlal, Kerkük yazısıyla Dr. Şemseddin Küzeci'ye de teşekkür ediyoruz. Eylül sayımızı takdimimizdir… Hayırlara vesile olması duamızdır.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat