%40
Sanki İki Meyhane Bitirmiştiler Faruk Haksal
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786257699013
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
131
Baskı
1
Basım Tarihi
2020-12
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Sanki İki Meyhane Bitirmiştiler

Yazar: Faruk Haksal
Yayınevi : Perseus
26,00TL
15,60TL
%40
Satışta değil
9786257699013
860209
Sanki İki Meyhane Bitirmiştiler
Sanki İki Meyhane Bitirmiştiler
15.60

– “Gayri” Müslim, anlı şanlı bir gitarist ile başlıyoruz. 6-7 Eylül felaketini daha henüz sekiz yaşındayken komşu evindeki bir gardırobun içine saklanarak yaşayan Efrahim'in, bir türlü o karanlık dolaptan çıkarılamayan eğri büğrü yaşamı ile…

– İkinci öyküde eski, yıllanmış bir meyhaneden içeriye eski Maarif Nazırı Hasan Ali Yücel ile Nazım Hikmet kol kola giriyorlar. Masalar hınca-hınç dolu. İçeride kimler yok ki… Süleyman'dan Yusuf Atılgan'a kadar, hepsi bir arada… Kısacası, tuhaf bir öykü; düşüncenin ve gülücüklü duyarlılığın dibi tutmak üzere…

– Hemen arka sayfada genç bir felsefe öğrencisi, yedek subay öğretmen olarak büyük kenti ardında bırakıyor, köy yollarına düşüyor ve orada, gözleri görmeyen Marks'ı Almancasından Sartre'ı Fransızcasından “tefekkür eyleyen” katkısız/katışıksız bir halk filozofu ile karşılaşıyor. Öğretmenimiz şaşkın ama inatçı mı, inatçı.

– Son öyküde de akşamın bir vakti işinden yorgun argın çıktıktan sonra bir koltuk meyhanesine sığınan kahramanımızın, rakı kadehleri arasında yaşayan insanlardan aldığı dersin anatomisi… Meraklı mı? Pek belli değil. Acı mı? Hayır, acımtırak…

– Merak, sorgulama, sağlama, doğrulama… Sonra yeniden merak, sorgulama, falan… Bu bir kısır döngü müdür? Hayır, aydınlanmaya uzanan o dar ve meşakkatli yolun ta kendisi… En kısa adresi.

  • Açıklama
    • – “Gayri” Müslim, anlı şanlı bir gitarist ile başlıyoruz. 6-7 Eylül felaketini daha henüz sekiz yaşındayken komşu evindeki bir gardırobun içine saklanarak yaşayan Efrahim'in, bir türlü o karanlık dolaptan çıkarılamayan eğri büğrü yaşamı ile…

      – İkinci öyküde eski, yıllanmış bir meyhaneden içeriye eski Maarif Nazırı Hasan Ali Yücel ile Nazım Hikmet kol kola giriyorlar. Masalar hınca-hınç dolu. İçeride kimler yok ki… Süleyman'dan Yusuf Atılgan'a kadar, hepsi bir arada… Kısacası, tuhaf bir öykü; düşüncenin ve gülücüklü duyarlılığın dibi tutmak üzere…

      – Hemen arka sayfada genç bir felsefe öğrencisi, yedek subay öğretmen olarak büyük kenti ardında bırakıyor, köy yollarına düşüyor ve orada, gözleri görmeyen Marks'ı Almancasından Sartre'ı Fransızcasından “tefekkür eyleyen” katkısız/katışıksız bir halk filozofu ile karşılaşıyor. Öğretmenimiz şaşkın ama inatçı mı, inatçı.

      – Son öyküde de akşamın bir vakti işinden yorgun argın çıktıktan sonra bir koltuk meyhanesine sığınan kahramanımızın, rakı kadehleri arasında yaşayan insanlardan aldığı dersin anatomisi… Meraklı mı? Pek belli değil. Acı mı? Hayır, acımtırak…

      – Merak, sorgulama, sağlama, doğrulama… Sonra yeniden merak, sorgulama, falan… Bu bir kısır döngü müdür? Hayır, aydınlanmaya uzanan o dar ve meşakkatli yolun ta kendisi… En kısa adresi.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat