%30
Öfke Osman Çutsay
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786059913584
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
448
Baskı
1
Basım Tarihi
2015-04
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

ÖfkeTürk Çürümesinde Sanatın Rolü

25,93TL
18,15TL
%30
Satışta değil
9786059913584
609102
Öfke
Öfke Türk Çürümesinde Sanatın Rolü
18.15

Türkiye'nin yıkım sürecini sanat dünyasına egemen “aydınlatıcılara”, dincileri de liberallere borçluyuz. Etnik ve dinsel delirium'un bir cehenneme çevirebileceği Anadolu'da, felaketimizin sahiplerini alışılmış sağda aramayalım. Onların etkisi dar. Asıl “müsebbip”, sola bulaşanlar arasındadır: Türkiye'yi, sanatın ve sanatçının her türlü ileri, sosyalist arayışı boğazladığı bir siyasal coğrafya haline getirenler, pek bir demokrattır. Türk gericiliğinin başarısını, Murat Belge'den Adalet Ağaoğlu'na, Nedim Gürsel'den Orhan Pamuk-Elif Şafak-Ahmet Altan üçüzlerine, onlardan da günümüz “Türk şairlerine” uzanan çok geniş bir hatta görmek zorundayız. Türkiye'ye diz çökertenler, her biri diğerinden daha demokrat bir “sanatçı ordusu”dur. Klasik sağ, bunları kullandı. Her biri sermayenin şu veya bu kolunun tetikçisiydi. Açıkçası, Büyük Nazım'a bakarak, sanat dünyamızdaki tek tük devrimci çıkışları fazla abartmayalım.

Türkiye'yi çökerten bu sermaye zihnini, bu teknokrat nefreti açıkça itiraf etmek zorundayız: “Sanat ve sanatçılarımız”, Türkiye Cumhuriyeti'nin ileriye doğru sıçramasını, eşitlikçi ve özgürlükçü bir sol cumhuriyet halinde insanlık ailesi içindeki onurlu yerini almasını hiç istemedi. “Başarılı sanatçılarımız”, böyle aşkın bir hedef güdenleri topa tutmayı hep en temel görevi saydı. Korkunç bir nefret karşısındayız.

Türkiye'yi tarihsel bir meşruiyetin ürünü olarak gören ve onu sosyalist bir aşkınlıkla ileriye taşımak isteyenleri dinci, milliyetçi veya demokrat gerekçelerle topa tutanlar, bu cumhuriyeti ve kurumlarını 1923'ten itibaren “anomali” sayan devrim düşmanları karşısında öfkesiz mi kalmalıydık? Hesap soruyoruz.

  • Açıklama
    • Türkiye'nin yıkım sürecini sanat dünyasına egemen “aydınlatıcılara”, dincileri de liberallere borçluyuz. Etnik ve dinsel delirium'un bir cehenneme çevirebileceği Anadolu'da, felaketimizin sahiplerini alışılmış sağda aramayalım. Onların etkisi dar. Asıl “müsebbip”, sola bulaşanlar arasındadır: Türkiye'yi, sanatın ve sanatçının her türlü ileri, sosyalist arayışı boğazladığı bir siyasal coğrafya haline getirenler, pek bir demokrattır. Türk gericiliğinin başarısını, Murat Belge'den Adalet Ağaoğlu'na, Nedim Gürsel'den Orhan Pamuk-Elif Şafak-Ahmet Altan üçüzlerine, onlardan da günümüz “Türk şairlerine” uzanan çok geniş bir hatta görmek zorundayız. Türkiye'ye diz çökertenler, her biri diğerinden daha demokrat bir “sanatçı ordusu”dur. Klasik sağ, bunları kullandı. Her biri sermayenin şu veya bu kolunun tetikçisiydi. Açıkçası, Büyük Nazım'a bakarak, sanat dünyamızdaki tek tük devrimci çıkışları fazla abartmayalım.

      Türkiye'yi çökerten bu sermaye zihnini, bu teknokrat nefreti açıkça itiraf etmek zorundayız: “Sanat ve sanatçılarımız”, Türkiye Cumhuriyeti'nin ileriye doğru sıçramasını, eşitlikçi ve özgürlükçü bir sol cumhuriyet halinde insanlık ailesi içindeki onurlu yerini almasını hiç istemedi. “Başarılı sanatçılarımız”, böyle aşkın bir hedef güdenleri topa tutmayı hep en temel görevi saydı. Korkunç bir nefret karşısındayız.

      Türkiye'yi tarihsel bir meşruiyetin ürünü olarak gören ve onu sosyalist bir aşkınlıkla ileriye taşımak isteyenleri dinci, milliyetçi veya demokrat gerekçelerle topa tutanlar, bu cumhuriyeti ve kurumlarını 1923'ten itibaren “anomali” sayan devrim düşmanları karşısında öfkesiz mi kalmalıydık? Hesap soruyoruz.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat