%25
Neredesin Şelale Naşide Gökbudak
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786056652110
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
311
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Neredesin Şelale

35,00TL
26,25TL
%25
Satışta değil
9786056652110
871527
Neredesin Şelale
Neredesin Şelale
26.25

Faruk; bütün başarısına, yakışıklılığına ve gözde bir bekâr olmasına rağmen çocukluk aşkı, güzeller güzeli Şelale'den başkasına ne ilgi duymuş ne de bir aşk yaşamıştı. Yurduna döndükten sonra Şelale'nin içler yakan hikâyesini dinlemiş ve ümitsizlik içinde bütün güçlüklere rağmen Şelale'yi bulmaya ant içmişti. Ne yazık ki bütün çabaları sonuçsuz kalıyordu.

Şelale; nerede, niçin olduğunu bilmeden ve iki yavrusunu bile hatırlamadan kucağından hiç bırakmadığı bir kısmı yanmış bez bebeği ile beraber kaçıyor, saklanmaya çalışıyordu. Neden, niçin kaçtığını da bilmiyordu. Kader onu, Tunca Nehri kıyısındaki ayçiçeği tarlalarına kadar sürüklemişti.

Hava çok sıcaktı. Fadik, “Şelale, nehirde yüzünü yıka; ferahlarsın,” dedi. Şelale hiç cevap vermeden nehre doğru ilerledi. Aradan on dakika geçmemişti ki Şelale'nin çığlıkları duyulmaya başladı. Fadik, elinde ayçiçeklerini kestiği bıçakla Tunca Nehri'ne koştu. Gözleri yuvalarından fırlamıştı. Şelale yerde baygın yatıyor, Rıza şuursuzca elbisesini yırtmaya çalışıyordu. Fadik, bu azgın ve vicdansız adamın sırtına bütün gücü ile birkaç defa bıçağı sapladı.

Faruk'un gazeteye verdiği ilandan hiçbir ses çıkmamıştı. Kâhya hızla yanına geldi ve “Küçük Bey, şu numaradan bir hanım Şelale'yi gördüğünü söyledi. Orada bekliyormuş,” dedi.

Faruk, Kâhya'nın son sözlerini duymamıştı. Eve doğru hızla koşmaya başladı.

  • Açıklama
    • Faruk; bütün başarısına, yakışıklılığına ve gözde bir bekâr olmasına rağmen çocukluk aşkı, güzeller güzeli Şelale'den başkasına ne ilgi duymuş ne de bir aşk yaşamıştı. Yurduna döndükten sonra Şelale'nin içler yakan hikâyesini dinlemiş ve ümitsizlik içinde bütün güçlüklere rağmen Şelale'yi bulmaya ant içmişti. Ne yazık ki bütün çabaları sonuçsuz kalıyordu.

      Şelale; nerede, niçin olduğunu bilmeden ve iki yavrusunu bile hatırlamadan kucağından hiç bırakmadığı bir kısmı yanmış bez bebeği ile beraber kaçıyor, saklanmaya çalışıyordu. Neden, niçin kaçtığını da bilmiyordu. Kader onu, Tunca Nehri kıyısındaki ayçiçeği tarlalarına kadar sürüklemişti.

      Hava çok sıcaktı. Fadik, “Şelale, nehirde yüzünü yıka; ferahlarsın,” dedi. Şelale hiç cevap vermeden nehre doğru ilerledi. Aradan on dakika geçmemişti ki Şelale'nin çığlıkları duyulmaya başladı. Fadik, elinde ayçiçeklerini kestiği bıçakla Tunca Nehri'ne koştu. Gözleri yuvalarından fırlamıştı. Şelale yerde baygın yatıyor, Rıza şuursuzca elbisesini yırtmaya çalışıyordu. Fadik, bu azgın ve vicdansız adamın sırtına bütün gücü ile birkaç defa bıçağı sapladı.

      Faruk'un gazeteye verdiği ilandan hiçbir ses çıkmamıştı. Kâhya hızla yanına geldi ve “Küçük Bey, şu numaradan bir hanım Şelale'yi gördüğünü söyledi. Orada bekliyormuş,” dedi.

      Faruk, Kâhya'nın son sözlerini duymamıştı. Eve doğru hızla koşmaya başladı.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat