%30
Mardin Aşiret - Cemaat - Devlet Kolektif
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789757306673
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
566
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Mardin Aşiret - Cemaat - Devlet

55,56TL
38,89TL
%30
Satışta değil
9789757306673
685036
Mardin Aşiret - Cemaat - Devlet
Mardin Aşiret - Cemaat - Devlet
38.89

Kent tarihi yazmak, aslında bir "mekan tarihi" yazmanın ötesinde, bu mekanla bağlar kuran insanın kültürel, toplumsal, ekonomik çeşitliliğini ve örgütlenişini; o mekanın oluşumunda temel belirleyici olan bu değişkenlerin başka kentlerle benzerlik ve farklılıklarını, ele alınan mekanın diğer mekanlarla birlikte daha üst boyutlardaki örgütlenişini, kademelenişini yazmaktır.

Tarih, sürekliliklerin ve kopuşların ya da tedrici değişmelerin sahnesidir. Mardin kenti çok uzun bir zamandır tarihin bu aksiyomuna direnerek, mekanın dönüşümü bakımından "pek değişmeden" yakın zamanlara kadar gelebilmiştir. Bugünkü Mardin, yani "eski" Mardin kent yapısı, mahalleler, mimari doku açısından neredeyse sekiz yüz yıl önce, Artuklular zamanında kazandığı nihai yapısını esas olarak korumuş, aradan geçen uzun yüzyılların getirdiği katkılar bu yapıda, onu fazla dönüştürmeden eklemlemenin dışında, çok köklü bir değişikliğe yol açmamıştır. Mardin örneğinde, akan zamanın adeta dışında, kendi iç ahengi ve dinamiğiyle bugüne uzanan tarihsel süreklilik, yalnızca kentin fiziki yapısında kendini göstermemektedir; benzer olguyu kültürel boyutta da takip etmek mümkündür. Tarihsel olarak Hıristiyan, Arap, Kürt ve Türk unsurların birlikte oluşturduğu ve yine kendi doğal akışında yaşattığı bir çeşit kozmopolit kültürel yapı, her ne kadar bu unsurların bir kısmı artık "yok" ise de, günümüze ulaşabilmiştir. Mardin kentinde, bugün hemen herkes üç dil konuşabilmekte, yüzyıllardır gündelik yaşamın ortak dili olan Arapça, son on yıldan bu yana yerini Kürtçe'ye bırakmaktadır. Mardin halkı patlıcana "Abdülhamid meyvesi", paraya "Abbasi", Türk'e "Rumi", eski Bağdat'ı kuşatmaya giden Osmanlı ordusunun geçtiği yola "tarik-i mehter", şehri kuşatan Timur ordusunun karargahının yerleştiği ve Kasımiye medresesine bakan tepeye "Timur Tepesi", yaylak-kışlak yollarında Türkmen aşiretlerinin geçtiği yola "Türkmen Deresi", çarşılara "suk" demeye devam etmektedir. Bütün bunlar, tarihsel sürekliliğin ve ketin iç dinamiklerinin gücünü gösteren küçük örnekler olarak görülebilir.
(Önsöz'den)

  • Açıklama
    • Kent tarihi yazmak, aslında bir "mekan tarihi" yazmanın ötesinde, bu mekanla bağlar kuran insanın kültürel, toplumsal, ekonomik çeşitliliğini ve örgütlenişini; o mekanın oluşumunda temel belirleyici olan bu değişkenlerin başka kentlerle benzerlik ve farklılıklarını, ele alınan mekanın diğer mekanlarla birlikte daha üst boyutlardaki örgütlenişini, kademelenişini yazmaktır.

      Tarih, sürekliliklerin ve kopuşların ya da tedrici değişmelerin sahnesidir. Mardin kenti çok uzun bir zamandır tarihin bu aksiyomuna direnerek, mekanın dönüşümü bakımından "pek değişmeden" yakın zamanlara kadar gelebilmiştir. Bugünkü Mardin, yani "eski" Mardin kent yapısı, mahalleler, mimari doku açısından neredeyse sekiz yüz yıl önce, Artuklular zamanında kazandığı nihai yapısını esas olarak korumuş, aradan geçen uzun yüzyılların getirdiği katkılar bu yapıda, onu fazla dönüştürmeden eklemlemenin dışında, çok köklü bir değişikliğe yol açmamıştır. Mardin örneğinde, akan zamanın adeta dışında, kendi iç ahengi ve dinamiğiyle bugüne uzanan tarihsel süreklilik, yalnızca kentin fiziki yapısında kendini göstermemektedir; benzer olguyu kültürel boyutta da takip etmek mümkündür. Tarihsel olarak Hıristiyan, Arap, Kürt ve Türk unsurların birlikte oluşturduğu ve yine kendi doğal akışında yaşattığı bir çeşit kozmopolit kültürel yapı, her ne kadar bu unsurların bir kısmı artık "yok" ise de, günümüze ulaşabilmiştir. Mardin kentinde, bugün hemen herkes üç dil konuşabilmekte, yüzyıllardır gündelik yaşamın ortak dili olan Arapça, son on yıldan bu yana yerini Kürtçe'ye bırakmaktadır. Mardin halkı patlıcana "Abdülhamid meyvesi", paraya "Abbasi", Türk'e "Rumi", eski Bağdat'ı kuşatmaya giden Osmanlı ordusunun geçtiği yola "tarik-i mehter", şehri kuşatan Timur ordusunun karargahının yerleştiği ve Kasımiye medresesine bakan tepeye "Timur Tepesi", yaylak-kışlak yollarında Türkmen aşiretlerinin geçtiği yola "Türkmen Deresi", çarşılara "suk" demeye devam etmektedir. Bütün bunlar, tarihsel sürekliliğin ve ketin iç dinamiklerinin gücünü gösteren küçük örnekler olarak görülebilir.
      (Önsöz'den)

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat