%30
Mahzun Hududlar Çağlayan Sular Turgut Güler
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786051556116
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
280
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2017-09
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Mahzun Hududlar Çağlayan Sular

Yazar: Turgut Güler
Yayınevi : Ötüken Neşriyat
55,00TL
38,50TL
%30
Satışta değil
9786051556116
728021
Mahzun Hududlar Çağlayan Sular
Mahzun Hududlar Çağlayan Sular
38.50

Türk târîhinin fecrinde, Merkezî Asya'da, mukaddes bilinen bir orman ve onun içinde sakladığı şehir, “Ötüken” adını taşıyordu. Ötüken Türk'ün hâkimiyetinde ise, Ötüken'de Türk kaanûnu cârî ise, Ötüken'de Türk Hükümdârı oturuyorsa, her şey yolundadır, her şey kolaydır, saâdet içre saâdet vardır. “Kut” sâhibi olmak, biraz da Ötüken'in mâhiyetine bağlıdır. Ötüken'sizlik, Türk'ün ters giden tâlihine alem olmuştur. Ötüken esirse, Ötüken yâd ellerde ise, Ötüken kirli ayaklar altındaysa, hayâtın mânâsı kalmamıştır, zilletin en dipsizine yuvarlanılmıştır. Aslında, Ötüken Yış, coğrafî olmanın çok ötesinde, Türklüğün beşiği makâmına yükselmiş kutlu bir beldedir. Bu yüzden, Kavimler Göçü denen târîh selinin ardından Etzelburg (Budapeşte)'a yerleşen atalarımız, Asya'nın Ötüken Yış'ını Tuna'nın iki yakasına yerleştirip, Roma'nın şahsında Çin ve Moğol'u, yâni Tatabı'yı görmeye başlamıştır. Etzelburg (İdil Şehri)'a Ötüken muâmelesi yapan rûh, madde seviyesinden sırıkla atlayıp mânâ iklîmine geçmiştir. Hangimizin soy kütüğünde Tuna suyundan beslenen birkaç dal yoktur? Türk milleti, her bakımdan “Tunalı”dır. Gelgelelim, hangi zihniyetin tesiri iledir bilinmez, bu milletin çocuğuna, okul kademelerinde Tuna'dan söz ettirilmez. Ötüken'e, Altay Dağları'na, Kâşgar'a, Urumçi'ye, Fergana'ya, Amuderyâ'ya, Sırderyâ'ya, Nil vâdîsine, Kızıldeniz sâhillerine, daha da ötesi, Moskova varoşlarına, Hatt-ı İstivâ'nın epeyice altına hakikî medeniyet meş'alelerini götürüp yakan bir milletin, bunların adını anmaktan korkan nesilleri olabilir mi?

  • Açıklama
    • Türk târîhinin fecrinde, Merkezî Asya'da, mukaddes bilinen bir orman ve onun içinde sakladığı şehir, “Ötüken” adını taşıyordu. Ötüken Türk'ün hâkimiyetinde ise, Ötüken'de Türk kaanûnu cârî ise, Ötüken'de Türk Hükümdârı oturuyorsa, her şey yolundadır, her şey kolaydır, saâdet içre saâdet vardır. “Kut” sâhibi olmak, biraz da Ötüken'in mâhiyetine bağlıdır. Ötüken'sizlik, Türk'ün ters giden tâlihine alem olmuştur. Ötüken esirse, Ötüken yâd ellerde ise, Ötüken kirli ayaklar altındaysa, hayâtın mânâsı kalmamıştır, zilletin en dipsizine yuvarlanılmıştır. Aslında, Ötüken Yış, coğrafî olmanın çok ötesinde, Türklüğün beşiği makâmına yükselmiş kutlu bir beldedir. Bu yüzden, Kavimler Göçü denen târîh selinin ardından Etzelburg (Budapeşte)'a yerleşen atalarımız, Asya'nın Ötüken Yış'ını Tuna'nın iki yakasına yerleştirip, Roma'nın şahsında Çin ve Moğol'u, yâni Tatabı'yı görmeye başlamıştır. Etzelburg (İdil Şehri)'a Ötüken muâmelesi yapan rûh, madde seviyesinden sırıkla atlayıp mânâ iklîmine geçmiştir. Hangimizin soy kütüğünde Tuna suyundan beslenen birkaç dal yoktur? Türk milleti, her bakımdan “Tunalı”dır. Gelgelelim, hangi zihniyetin tesiri iledir bilinmez, bu milletin çocuğuna, okul kademelerinde Tuna'dan söz ettirilmez. Ötüken'e, Altay Dağları'na, Kâşgar'a, Urumçi'ye, Fergana'ya, Amuderyâ'ya, Sırderyâ'ya, Nil vâdîsine, Kızıldeniz sâhillerine, daha da ötesi, Moskova varoşlarına, Hatt-ı İstivâ'nın epeyice altına hakikî medeniyet meş'alelerini götürüp yakan bir milletin, bunların adını anmaktan korkan nesilleri olabilir mi?

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat