%30
KOZA Zafer Cebeci
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054910823
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
424
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2017-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

KozaBir Yaşam Sorgusu

Yazar: Zafer Cebeci
Yayınevi : Ceres Yayınları
32,00TL
22,40TL
%30
Satışta değil
9786054910823
656989
Koza
Koza Bir Yaşam Sorgusu
22.40

Zafer Cebeci, yaşama ve aşka yeni bir gözle bakabileceğiniz duygu ve akıl yüklü bir tanıklık ile yeni bir nefes sunuyor satırlarında...

...Buldu sonunda işlemesi kağıttan daha zor çelik yüzeyi. Kirli, paslı tenin içinde parıldayan demir yüreğin serinliğinde içi cız etti! Parmaklarıyla bir dokundu, temiz elleriyle bir sıvazladı, dile geldi gemi. Ondan koca arşınlar olmasını istedi. Geceleri yıldızlara yükselmesini! Suyun üzerinde gezinirken incitmemesini. Dokun kıyısında onu beklemesini. Dorulu atlar gibi bindiğinde sırtına, şaha kalkmasını diledi. İçerde dev bir yürek, yüreğin üzerinde zırhlı elbiseleri! Giydirdiler baştan sona bayramlıkları. Kol kola girdiler, oturdukları sahilin düzlüğünden diğer gemileri seyrettiler. Anlı şanlı tekneleri!

...“Sus!” derler. Yüzyıllardır susarız zaten. Babam bile konuşmazdı doğru dürüst. Dedem hiç. On beş yıl askerlik yapmış savaş yıllarında. Daha ne konuşabilir ki adam? Ne konuşsun istenir? Sevmesini bile bilememiş. Ben sevdim. Bizler sevdik Akil. Ancak yine, “Sus!” derler. Neden susacağım, ne susacağım? Niçin? Utanacak olan kim? Bu insanlar sevmeli. Sevdiğini dile getirebilmeli...

... Suç kimin, bilmiyorduk. Ama gemi yapmamız isteniyordu. Ve biz o gemilerin yapımına yalın ayak, başıkabak başlamış olduk. Hayret ediyorum şimdi. Üstelik yaptık da. En inanılmaz olanı bu.
...İnsanların güldüğünü görmek güzel bir şey! Onların mutlu olduğunu duyumsamak hoş! Biz niçin cennette yaşamayalım? Cennet kimin? Yoksa onun da mı tapusunu dağıttılar bizler görmeden? O denli uyuduk mu?

  • Açıklama
    • Zafer Cebeci, yaşama ve aşka yeni bir gözle bakabileceğiniz duygu ve akıl yüklü bir tanıklık ile yeni bir nefes sunuyor satırlarında...

      ...Buldu sonunda işlemesi kağıttan daha zor çelik yüzeyi. Kirli, paslı tenin içinde parıldayan demir yüreğin serinliğinde içi cız etti! Parmaklarıyla bir dokundu, temiz elleriyle bir sıvazladı, dile geldi gemi. Ondan koca arşınlar olmasını istedi. Geceleri yıldızlara yükselmesini! Suyun üzerinde gezinirken incitmemesini. Dokun kıyısında onu beklemesini. Dorulu atlar gibi bindiğinde sırtına, şaha kalkmasını diledi. İçerde dev bir yürek, yüreğin üzerinde zırhlı elbiseleri! Giydirdiler baştan sona bayramlıkları. Kol kola girdiler, oturdukları sahilin düzlüğünden diğer gemileri seyrettiler. Anlı şanlı tekneleri!

      ...“Sus!” derler. Yüzyıllardır susarız zaten. Babam bile konuşmazdı doğru dürüst. Dedem hiç. On beş yıl askerlik yapmış savaş yıllarında. Daha ne konuşabilir ki adam? Ne konuşsun istenir? Sevmesini bile bilememiş. Ben sevdim. Bizler sevdik Akil. Ancak yine, “Sus!” derler. Neden susacağım, ne susacağım? Niçin? Utanacak olan kim? Bu insanlar sevmeli. Sevdiğini dile getirebilmeli...

      ... Suç kimin, bilmiyorduk. Ama gemi yapmamız isteniyordu. Ve biz o gemilerin yapımına yalın ayak, başıkabak başlamış olduk. Hayret ediyorum şimdi. Üstelik yaptık da. En inanılmaz olanı bu.
      ...İnsanların güldüğünü görmek güzel bir şey! Onların mutlu olduğunu duyumsamak hoş! Biz niçin cennette yaşamayalım? Cennet kimin? Yoksa onun da mı tapusunu dağıttılar bizler görmeden? O denli uyuduk mu?

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat