%29
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789751021984
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
208
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2004
Çeviren
Solmaz Kamuran
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Orijinal Adı
Ardour

Kızışma

Yazar: Lily Prior
Yayınevi : İnkılâp Kitabevi
2,78TL
1,95TL
%29
Satışta değil
9789751021984
550756
Kızışma
Kızışma
1.95
O, o yaz boyunca yörenin üzerinde incilenmiş yoğun bir bulut gibi asılı kaldı durdu. Güneşin ışıklarıyla yıkanan toz zerreleri altınımsı pırıltılarla sanki bize göz kırpıyordu ve bu göz kırpmalar yüreklerimizin derinliklerinde gizlenmiş köklü bir hasretin sancılarını başlatıyordu. Gül rengi bir hasret... Mis kokulu ve büyülü... Ona bir ad vermeye çalışan çiçek severler, başlarını yukarı kaldırıp derin derin havayı solurken, "Gardenya," "Frezya," "Itır," "Mimoza," diye mırıldandı. Yemek düşkünleriyse ağızları sulanarak bir bir saydı: "Taze ekmek," "Erimiş çikolata," "Çiğ krema," "Olgun kavun," "Dağçileğ." Ahlak budalalarına gelince, onlar burunlarını sıkıca tıkamış tiksintiyle "Şehvet," diyorlardı. Baş rahibin düzenlediği özel bir dua için toplanmış Aziz Antonio Abata Manastırı'nın rahibelerine göre bu, "Ulvi bir tezahür"dü. Çevre sağlık müfettişi, yüzünde kendinden emin bir ifadeyle dosyasına şöyle yazdı: "Lağım." Hava durumu uzmanı, "Kurbağalar," diye kestirip attı. Titizlikle hastaları, "Temiz hava"; kötümserler "Ölüm"; entelektüeller "Palavra"; kıyısından köşesinden bile osla tıbba bulaşmışlar "Kolera," dedi. Ama o, bunların hiçbiri değildi. O, "Kızışma"ydı ve onu içine çeken herkes, ben de dahil olmak üzere darmaduman oldu.
  • Açıklama
    • O, o yaz boyunca yörenin üzerinde incilenmiş yoğun bir bulut gibi asılı kaldı durdu. Güneşin ışıklarıyla yıkanan toz zerreleri altınımsı pırıltılarla sanki bize göz kırpıyordu ve bu göz kırpmalar yüreklerimizin derinliklerinde gizlenmiş köklü bir hasretin sancılarını başlatıyordu. Gül rengi bir hasret... Mis kokulu ve büyülü... Ona bir ad vermeye çalışan çiçek severler, başlarını yukarı kaldırıp derin derin havayı solurken, "Gardenya," "Frezya," "Itır," "Mimoza," diye mırıldandı. Yemek düşkünleriyse ağızları sulanarak bir bir saydı: "Taze ekmek," "Erimiş çikolata," "Çiğ krema," "Olgun kavun," "Dağçileğ." Ahlak budalalarına gelince, onlar burunlarını sıkıca tıkamış tiksintiyle "Şehvet," diyorlardı. Baş rahibin düzenlediği özel bir dua için toplanmış Aziz Antonio Abata Manastırı'nın rahibelerine göre bu, "Ulvi bir tezahür"dü. Çevre sağlık müfettişi, yüzünde kendinden emin bir ifadeyle dosyasına şöyle yazdı: "Lağım." Hava durumu uzmanı, "Kurbağalar," diye kestirip attı. Titizlikle hastaları, "Temiz hava"; kötümserler "Ölüm"; entelektüeller "Palavra"; kıyısından köşesinden bile osla tıbba bulaşmışlar "Kolera," dedi. Ama o, bunların hiçbiri değildi. O, "Kızışma"ydı ve onu içine çeken herkes, ben de dahil olmak üzere darmaduman oldu.
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat