%35
Kırmızı Traktör Gülseren Naldöken
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786057518699
Boyut
14.00x20.00
Sayfa Sayısı
92
Basım Yeri
Adana
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Kırmızı TraktörDünden...Bugünden...Bizden

30,00TL
19,50TL
%35
Satışta değil
9786057518699
863617
Kırmızı Traktör
Kırmızı Traktör Dünden...Bugünden...Bizden
19.50

Hatta bir gün o kadar soğuktu ki hava, ben de çok üşümüş olmalıyım, sobaya da epey yaklaşmışım; yeni eteğim sararmış, yanmıştı yani. “Hay Allah! Yanan sobaya bu kadar yaklaşılır mı?” Çok üzülmüştüm tabi. Soğuk muydu suçlu olan yoksa soba mı...ya da yanan giysim mi... Bilemedim. Kızacak ne kimse ne de bir nesne bulabildim.

Bir daha harıl harıl yanan sobaya o kadar yaklaşamamıştım. İlla öğrencilerime Türkçe dil kurallarını ben öğretecek değilim ya, bu sefer de yanan soba, bana öğretmenlik yapmıştı: “Bana çok yaklaşma”, diye.

Sobam hemen yandı. Odunlar, çatır, çutur... “Ne güzel bir ses...” Bir nebze olsun bu sesle evimin sessizliği de gidivermişti. Radyomu da açtım. Güzel bir şarkı, “Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu; hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu”, çalıyordu. “Radyo bile insanın halinden anlar mı anlar?” dedim bir yandan şarkıyı mırıldanırken.

Her daim sobamın üzerinde olan çaydanlığım fokur fokur kaynamaya başlayınca çayımı demledim. Evim yüksekçe bir yerde olduğu için pencereden hava kararana kadar bütün köyü görebiliyorum. Ve şimdi seyir köşemdeyim:

“Karşı dağların arkasındaki bulutlar bana çok uzak. Ama onlar da yarı karanlık yarı aydınlık bir vaziyette..

Çayır evlerinden ikisi ışıklarını yaktı yine.
Karanlık da çayıra oturmuş durumda.
Bir de beyazlık...”

  • Açıklama
    • Hatta bir gün o kadar soğuktu ki hava, ben de çok üşümüş olmalıyım, sobaya da epey yaklaşmışım; yeni eteğim sararmış, yanmıştı yani. “Hay Allah! Yanan sobaya bu kadar yaklaşılır mı?” Çok üzülmüştüm tabi. Soğuk muydu suçlu olan yoksa soba mı...ya da yanan giysim mi... Bilemedim. Kızacak ne kimse ne de bir nesne bulabildim.

      Bir daha harıl harıl yanan sobaya o kadar yaklaşamamıştım. İlla öğrencilerime Türkçe dil kurallarını ben öğretecek değilim ya, bu sefer de yanan soba, bana öğretmenlik yapmıştı: “Bana çok yaklaşma”, diye.

      Sobam hemen yandı. Odunlar, çatır, çutur... “Ne güzel bir ses...” Bir nebze olsun bu sesle evimin sessizliği de gidivermişti. Radyomu da açtım. Güzel bir şarkı, “Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu; hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu”, çalıyordu. “Radyo bile insanın halinden anlar mı anlar?” dedim bir yandan şarkıyı mırıldanırken.

      Her daim sobamın üzerinde olan çaydanlığım fokur fokur kaynamaya başlayınca çayımı demledim. Evim yüksekçe bir yerde olduğu için pencereden hava kararana kadar bütün köyü görebiliyorum. Ve şimdi seyir köşemdeyim:

      “Karşı dağların arkasındaki bulutlar bana çok uzak. Ama onlar da yarı karanlık yarı aydınlık bir vaziyette..

      Çayır evlerinden ikisi ışıklarını yaktı yine.
      Karanlık da çayıra oturmuş durumda.
      Bir de beyazlık...”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat