%35
Kayıp Anılar Bulvarında Bir Sokak Süpürgesi Zeki Doğan
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786057823731
Boyut
14.00x21.00
Sayfa Sayısı
314
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2019-09
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Kayıp Anılar Bulvarında Bir Sokak Süpürgesi

Yazar: Zeki Doğan
Yayınevi : Cinius Yayınları
94,00TL
61,10TL
%35
Satışta değil
9786057823731
803364
Kayıp Anılar Bulvarında Bir Sokak Süpürgesi
Kayıp Anılar Bulvarında Bir Sokak Süpürgesi
61.10

Veresiye defteri gibidir "Hayat" dediğimiz!

Kimi zaman tespih taneleri gibi alt alta dizilen boyumuzu aşan bir borç, kimi zaman da ileri vadeli bir alacaktır. Ağır yüklerde dahi bana mısın demeyen yelkenli bir salapurya, ya da serdümensiz, pusulasız bir gemidir. Her şeye rağmen tüm korkuları, hüzünleri, sevinç ve coşkuları taşır durur hiç usanmadan. Yün çilesi gibi birbirine dolaşan, çözmeye yeltendikçe daha da karışan zor ve zahmetli bir telaştır. Kaç yıl yaşarsak yaşayalım yarım kalacak bir rüyadır. İlmek ilmek dokunmakta olsa da, asla tamamlanmayacak bir desendir. Bazen de ayaklarımızın altından kayıp giden nadide bir halıdır.

Çetin cevizdir. İçi boş ya da çürük olsa ne gam. Sonu kocaman bir "hiç" olsa da, tüm yılgınlıkları unutarak hep bir hevesle kırarız kabuğunu. Gözü yaşlı bir lodos, bir poyraz ya da imbattır. Bazen yakıp kavurur, bazen toz duman edip savurur. Bazen de karaya vuran tatlı bir esintidir, başımızda esen kavak yelleri misali.

Haksızlık etmeyelim,

Bazen gülüşlerimiz, mutluluklarımız da olur.

Tadı damağımızda kalan horoz şekeri, göğe kurulmuş bir salıncak, kağıttan gemi, uçurtmalar, masallar, körebe, saklambaç falan filan…

Bir anlık çocukluk mudur yoksa o hayat dediğimiz?

Ya da hayat mı çocuk kaldı o kayıp ruhlarımızda?

Tıpkı yarısı kabuğunda kalan yumurta gibi.

Kimi ne kadar doyurduysa…

  • Açıklama
    • Veresiye defteri gibidir "Hayat" dediğimiz!

      Kimi zaman tespih taneleri gibi alt alta dizilen boyumuzu aşan bir borç, kimi zaman da ileri vadeli bir alacaktır. Ağır yüklerde dahi bana mısın demeyen yelkenli bir salapurya, ya da serdümensiz, pusulasız bir gemidir. Her şeye rağmen tüm korkuları, hüzünleri, sevinç ve coşkuları taşır durur hiç usanmadan. Yün çilesi gibi birbirine dolaşan, çözmeye yeltendikçe daha da karışan zor ve zahmetli bir telaştır. Kaç yıl yaşarsak yaşayalım yarım kalacak bir rüyadır. İlmek ilmek dokunmakta olsa da, asla tamamlanmayacak bir desendir. Bazen de ayaklarımızın altından kayıp giden nadide bir halıdır.

      Çetin cevizdir. İçi boş ya da çürük olsa ne gam. Sonu kocaman bir "hiç" olsa da, tüm yılgınlıkları unutarak hep bir hevesle kırarız kabuğunu. Gözü yaşlı bir lodos, bir poyraz ya da imbattır. Bazen yakıp kavurur, bazen toz duman edip savurur. Bazen de karaya vuran tatlı bir esintidir, başımızda esen kavak yelleri misali.

      Haksızlık etmeyelim,

      Bazen gülüşlerimiz, mutluluklarımız da olur.

      Tadı damağımızda kalan horoz şekeri, göğe kurulmuş bir salıncak, kağıttan gemi, uçurtmalar, masallar, körebe, saklambaç falan filan…

      Bir anlık çocukluk mudur yoksa o hayat dediğimiz?

      Ya da hayat mı çocuk kaldı o kayıp ruhlarımızda?

      Tıpkı yarısı kabuğunda kalan yumurta gibi.

      Kimi ne kadar doyurduysa…

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat