%30
İslam Düşüncesinde Varlık Tartışmaları Bilal Taşkın
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786053264637
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
152
Baskı
1
Basım Tarihi
2020-10
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

İslam Düşüncesinde Varlık TartışmalarıSadeddin Et-Teftazani Merkezli Bir İnceleme

Yayınevi : İz Yayıncılık
45,00TL
31,50TL
%30
Satışta değil
9786053264637
845534
İslam Düşüncesinde Varlık Tartışmaları
İslam Düşüncesinde Varlık Tartışmaları Sadeddin Et-Teftazani Merkezli Bir İnceleme
31.50

İnsanoğlu, etkileşime geçtiği eşyanın/nesnelerin nasıl davrandıklarını ve hangi şartlara göre tepki gösterdiklerini değil, doğrudan eşyanın kendisinin, eşyadaki oluş ve bozuluşun ve ezelden ebede doğru akışın mahiyetini anlamak için durup düşünmeye başladığı zaman, en temel hareket noktası olarak karşısında “varlığı” bulur. Bu anlama sürecinde o, önce varlığın ne olmadığını idrak eder, sonra da yok olduğunu iddia edemediği şeyleri tasnif eder. Bunlardan bazılarının zorunlu, bazılarınınsa mümkün olabileceğine kanaat getirir. Varlığı zorunlu olan, varlığı mümkün olanın kaynağı ve nedenidir; bu nedenle zorunlu olan mümkün olandan üstündür. Bütün mümkün varlıklar her an, her zerresiyle zorunlu varlığa muhtaçtır. O halde, bütünüyle mümkün varlıklar âlemi, zorunlu varlığa meyletmeli ve ona râm olmalıdır. Varlıklar arasındaki böyle bir ayrım, âbid ve mabûd (tapan ve tapınılan) ikiliğine imkan vermesinin yanı sıra dinin temellendirilmesine de sağlam bir zemin oluşturur. İşte İslâm düşünce geleneklerinde varlığın ne olduğu hususunda yapılan tasnif ve taksimler üzerinde sürgit yürütülen aklî sorgulamalar, mevcutlar arasında böyle bir ayrışmanın kaçınılmaz gerçekliğini ortaya çıkarmıştır. İslâm düşüncesinin teorik konularını inceleyen kelâm, felsefe ve tasavvuf disiplinleri arasındaki klasik tartışmaların amacı varlıklar arasındaki bu ayrışmanın en makul izahını sunabilmektir. Eser, teorik, çok katmanlı ve çok yönlü bu tartışmaların anlaşılmasına mütevazı bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.

  • Açıklama
    • İnsanoğlu, etkileşime geçtiği eşyanın/nesnelerin nasıl davrandıklarını ve hangi şartlara göre tepki gösterdiklerini değil, doğrudan eşyanın kendisinin, eşyadaki oluş ve bozuluşun ve ezelden ebede doğru akışın mahiyetini anlamak için durup düşünmeye başladığı zaman, en temel hareket noktası olarak karşısında “varlığı” bulur. Bu anlama sürecinde o, önce varlığın ne olmadığını idrak eder, sonra da yok olduğunu iddia edemediği şeyleri tasnif eder. Bunlardan bazılarının zorunlu, bazılarınınsa mümkün olabileceğine kanaat getirir. Varlığı zorunlu olan, varlığı mümkün olanın kaynağı ve nedenidir; bu nedenle zorunlu olan mümkün olandan üstündür. Bütün mümkün varlıklar her an, her zerresiyle zorunlu varlığa muhtaçtır. O halde, bütünüyle mümkün varlıklar âlemi, zorunlu varlığa meyletmeli ve ona râm olmalıdır. Varlıklar arasındaki böyle bir ayrım, âbid ve mabûd (tapan ve tapınılan) ikiliğine imkan vermesinin yanı sıra dinin temellendirilmesine de sağlam bir zemin oluşturur. İşte İslâm düşünce geleneklerinde varlığın ne olduğu hususunda yapılan tasnif ve taksimler üzerinde sürgit yürütülen aklî sorgulamalar, mevcutlar arasında böyle bir ayrışmanın kaçınılmaz gerçekliğini ortaya çıkarmıştır. İslâm düşüncesinin teorik konularını inceleyen kelâm, felsefe ve tasavvuf disiplinleri arasındaki klasik tartışmaların amacı varlıklar arasındaki bu ayrışmanın en makul izahını sunabilmektir. Eser, teorik, çok katmanlı ve çok yönlü bu tartışmaların anlaşılmasına mütevazı bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat