Onlar, çok uzaklardan gelmişlerdi. İnsan türünün en güzel örnekleri... Birbirine saygılı, içleri sevgi dolu... Onlar için tek “Hedef Dünya” idi. Tek amaçları “su rezervleri” açısından zengin olan dünya gezegeninden “su” almaktı. Gezegenlerinde kuraklık vardı, ırkdaşları onlardan “su” bekliyordu. Yaşamak için… Ama istemeden bir kaza yaşamışlar ve dünya ekolojik dengesine zarar vermişlerdi. İçinde yaşayanlar bilmese de, Dünya gezegeni üstün bir teknolojik güç tarafından korunuyordu. Bu güç içinde Türk Okan da vardı. Dünyaya zarar verildiği için çok kızgındı ama uzaklardan gelenler, yüreklerinde inanılmaz bir sevgi taşıyordu.
“Sisteminize girdiğimizde, hiçbir uyarıyla karşılaşmadık…” diyordu uzaklardan gelen Prenses… Okan ise tipik bir dünyalıydı. Kızgın ve öfkeli…
“Yine de bir hırsız gibi suyumuzu çaldınız. Size yakışmadı.”
“Okan, biz seni anlıyoruz. Yalnız, su almadan önce uzun uzun dünyanızı inceledik. Oraya indik, liderinizle konuşmak, izin almak için… Ama gezegeninizde tek bir lider yok ki, herkes lider, hepsi bencil, duygusuz… Birbirine saygıları yok. Bizimle konuşmadılar, hatta alay bile ettiler.”
Haklıydı. Okan, susmak zorunda kalmıştı. Dünya gezegeninde yaşayan insan, hâlâ birbirine saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü öğrenememişti. Yanındaki eşi, Venüslü güzel Şiba, gözleri sevgi dolu baktı kocasına.
“Hedef Dünya sevgili kocam.”
“Gezegenimiz çok güzel Şiba ama içinde yaşayanlar..”
“Birbirlerine karşı sevgi dolu ve saygılı olmayı öğrendikleri zaman Okan...”
“En büyük silahın sevgi olduğunu anladıkları zaman Şiba...”
“Sevgi… Sevgi insanın içinde yaşar, büyür, gelişir. Ismarlama sevgi olmaz dünyalı eşim…” “Yüzyıllar da geçse… Bunu öğreneceğiz Şiba...”
“Evet, umarım.”
- Açıklama
Onlar, çok uzaklardan gelmişlerdi. İnsan türünün en güzel örnekleri... Birbirine saygılı, içleri sevgi dolu... Onlar için tek “Hedef Dünya” idi. Tek amaçları “su rezervleri” açısından zengin olan dünya gezegeninden “su” almaktı. Gezegenlerinde kuraklık vardı, ırkdaşları onlardan “su” bekliyordu. Yaşamak için… Ama istemeden bir kaza yaşamışlar ve dünya ekolojik dengesine zarar vermişlerdi. İçinde yaşayanlar bilmese de, Dünya gezegeni üstün bir teknolojik güç tarafından korunuyordu. Bu güç içinde Türk Okan da vardı. Dünyaya zarar verildiği için çok kızgındı ama uzaklardan gelenler, yüreklerinde inanılmaz bir sevgi taşıyordu.
“Sisteminize girdiğimizde, hiçbir uyarıyla karşılaşmadık…” diyordu uzaklardan gelen Prenses… Okan ise tipik bir dünyalıydı. Kızgın ve öfkeli…
“Yine de bir hırsız gibi suyumuzu çaldınız. Size yakışmadı.”
“Okan, biz seni anlıyoruz. Yalnız, su almadan önce uzun uzun dünyanızı inceledik. Oraya indik, liderinizle konuşmak, izin almak için… Ama gezegeninizde tek bir lider yok ki, herkes lider, hepsi bencil, duygusuz… Birbirine saygıları yok. Bizimle konuşmadılar, hatta alay bile ettiler.”
Haklıydı. Okan, susmak zorunda kalmıştı. Dünya gezegeninde yaşayan insan, hâlâ birbirine saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü öğrenememişti. Yanındaki eşi, Venüslü güzel Şiba, gözleri sevgi dolu baktı kocasına.
“Hedef Dünya sevgili kocam.”
“Gezegenimiz çok güzel Şiba ama içinde yaşayanlar..”
“Birbirlerine karşı sevgi dolu ve saygılı olmayı öğrendikleri zaman Okan...”
“En büyük silahın sevgi olduğunu anladıkları zaman Şiba...”
“Sevgi… Sevgi insanın içinde yaşar, büyür, gelişir. Ismarlama sevgi olmaz dünyalı eşim…” “Yüzyıllar da geçse… Bunu öğreneceğiz Şiba...”
“Evet, umarım.”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.