%29
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789750800160
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
136
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
1. Hamur
Dili
Türkçe

Görülen Kentler

7,41TL
5,19TL
%29
Satışta değil
9789750800160
367278
Görülen Kentler
Görülen Kentler
5.19
1943 Sinop/Gerze doğumlu Güven Turan'ın dokuzuncu şiir kitabı bu. Turan, Görülen Kentler'i 90'ların başında yazmaya başlamış. Bir-ikisi hariç dergilerde de pek yayınlamamış bu şiirlerini. İlk yazılarını ve şiirlerini 60'lı yıllarda yazmaya başlayan Güven Turan'ın bugüne dek roman, öykü, şiir ve çeviri şiir kitapları olmak üzere 20'nin üstünde kitabı yayımlandı. Roman ve öykü kitaplarıyla çeşitli ödüller de alan Güven Turan bu alanlardan kopmamasına rağmen en fazla şiire yakın duruyor. Ona öncelikle şair demek daha doğru. Görülen Kentler ile ilgili olarak "Doğrudan kentleri yazmak için çıkmadım yola. Duygu durumlarını, yaşam durumlarını, daha genellersem, insan durumlarını yazarken, bunlar kentlerle örtüştü ve sürdürdüm ben de bu kesişmeyi. Ayrıca oldum olası coğrafya ve insan kesişmesi benim şiirimin temel izleğidir. Genelde bu 'fiziki coğrafya'dır, bu kez 'beşeri coğrafya' oldu diyebilirim. Ya da bu kez kentlerin adı kondu sadece," diyor. Şairin, doğum yeri Gerze'yle açılan Görülen Kentler doğudan batıya, dünya yuvarlağının 44 kentinde konaklıyor. Kentlerin de duruşları vardır, sabah başka öğlen başka akşam başka. Onların da tarihleri, halleri vardır. İnsan halleri gibi, bakanın gözünde durmadan değişen. Görülen Kentler şiir okuyucularını keyifli bir yolculuğa davet ediyor.

Tadımlık


GERZE

Doğdun burada
burada bulutların
geçişini gözledin
burada
atmacan oldu
kedin
pavurya avladın
yosunlarda kaydın
ıslandın
yunus olduğunu öğrendin
tifrin balığının
sokak savaşlarına katıldın
mahallende
erik çaldın kendi
bahçenden


Her şey oturuyor yerli yerine
zambak kokusu
hamsi sisi
Nergizli Yazı
Acısu
hepsi

Sadece o kız
beyzi yüzlü ak tenli
perçemi gözüne giren
gül yaprağı dudaklı
o kız
hâlâ âşıksın
Hamidiye Yokuşunun
başında
kör çeşmenin taşına
oturmuş
bekliyorsun.




SİNOP

Kentin uzağında
bahçeler arasında
karanlıkta yedin
akşam yemeğini
iki saat önce tanıdığın
o kişiyle

Yüzünü görmedin
size yiyecekler
taşıyan karısının

Kent daha sessizdi
bahçeden

Meydandaki o otelin
odasına erken döndün
öyle apar topar gelmiştin ki
buraya
ne kitap vardı
yanında ne
defterin

Uyudun

İlk kez uyuyordun
adını
nüfus kâğıdında taşıdığın
bu kentte

Sabah
pat patlarla
uyandın

Pencerenin dışında
yeni ışıyordu
gün
motorlar çıkıyordu
balığa
kalenin gölgesinden

Yanılmamıştın

Bu
sürgünlükler kentini
hep böyle düşlemiştin.


ANKARA

İlk gidişin
üniversite sınavı için
arkadaşlarınla birlikteydin
haziran sonu
kaldığın otelin adını anımsamıyorsun
saçını tararken
ağzında sigara, kolunu
yakmıştın, izi uzun sürmüştü
1963
sınav sonrası
Rüzgârlı Sokaka
gittin
Ove Han Da.4

1964
yerleşmiştin
Kedi Seven Sokağı
üç adım ötendeydi
öğle yemekleri yiyordun bu sokakta
bir esnaf lokantasında
bir tüccar otelinde kalıyordun
çatı katında


İlk evin
Esat Caddesindeydi
1969du
TRTde yazdığın programları
saymazsan
ilk işindi
yedek subaydın

Sonra başka sokaklar
başka evler
sevgililerle gezilen sokaklar
sevişilen parklar kar serpelerken
usul usul

Akay Caddesinde
bir bavul alıp
çıkıp gittiğin ev
976 haziranında
kitapların kalmıştı


Hâlâ gidip geliyorsun
bir evin de var bu kentte
artık Ankara kentin değil
kupkuru bir kış
bir otel penceresinden
Atatürk Bulvarına baktığın
gece yarısından beri

Hani şu çok yakında
bir güzel kızla
dolaştın ya
eski semtlerini
adlarını unutmadığın
sokaklarını
yeniden döndüğün söylenebilir
rivayet bu ya.



KAHİRE

Aralık sisle
başlatmış sabahı
Nil akıyor

Durmuş bakıyorsun
geç uyanan kenti
Gesireh Adasına bağlayan
köprü üstünde

Yaklaşıyor bir filiko
kurşunilikte: Gök,
kayık, su

Kayıkçı
ayakta, kayığın kıçında
tek kürek

Sadece başına doladığı
o örtü masmavi

Beşbin yılı indiriyor
Deltaya.
  • Açıklama
    • 1943 Sinop/Gerze doğumlu Güven Turan'ın dokuzuncu şiir kitabı bu. Turan, Görülen Kentler'i 90'ların başında yazmaya başlamış. Bir-ikisi hariç dergilerde de pek yayınlamamış bu şiirlerini. İlk yazılarını ve şiirlerini 60'lı yıllarda yazmaya başlayan Güven Turan'ın bugüne dek roman, öykü, şiir ve çeviri şiir kitapları olmak üzere 20'nin üstünde kitabı yayımlandı. Roman ve öykü kitaplarıyla çeşitli ödüller de alan Güven Turan bu alanlardan kopmamasına rağmen en fazla şiire yakın duruyor. Ona öncelikle şair demek daha doğru. Görülen Kentler ile ilgili olarak "Doğrudan kentleri yazmak için çıkmadım yola. Duygu durumlarını, yaşam durumlarını, daha genellersem, insan durumlarını yazarken, bunlar kentlerle örtüştü ve sürdürdüm ben de bu kesişmeyi. Ayrıca oldum olası coğrafya ve insan kesişmesi benim şiirimin temel izleğidir. Genelde bu 'fiziki coğrafya'dır, bu kez 'beşeri coğrafya' oldu diyebilirim. Ya da bu kez kentlerin adı kondu sadece," diyor. Şairin, doğum yeri Gerze'yle açılan Görülen Kentler doğudan batıya, dünya yuvarlağının 44 kentinde konaklıyor. Kentlerin de duruşları vardır, sabah başka öğlen başka akşam başka. Onların da tarihleri, halleri vardır. İnsan halleri gibi, bakanın gözünde durmadan değişen. Görülen Kentler şiir okuyucularını keyifli bir yolculuğa davet ediyor.

      Tadımlık


      GERZE

      Doğdun burada
      burada bulutların
      geçişini gözledin
      burada
      atmacan oldu
      kedin
      pavurya avladın
      yosunlarda kaydın
      ıslandın
      yunus olduğunu öğrendin
      tifrin balığının
      sokak savaşlarına katıldın
      mahallende
      erik çaldın kendi
      bahçenden


      Her şey oturuyor yerli yerine
      zambak kokusu
      hamsi sisi
      Nergizli Yazı
      Acısu
      hepsi

      Sadece o kız
      beyzi yüzlü ak tenli
      perçemi gözüne giren
      gül yaprağı dudaklı
      o kız
      hâlâ âşıksın
      Hamidiye Yokuşunun
      başında
      kör çeşmenin taşına
      oturmuş
      bekliyorsun.




      SİNOP

      Kentin uzağında
      bahçeler arasında
      karanlıkta yedin
      akşam yemeğini
      iki saat önce tanıdığın
      o kişiyle

      Yüzünü görmedin
      size yiyecekler
      taşıyan karısının

      Kent daha sessizdi
      bahçeden

      Meydandaki o otelin
      odasına erken döndün
      öyle apar topar gelmiştin ki
      buraya
      ne kitap vardı
      yanında ne
      defterin

      Uyudun

      İlk kez uyuyordun
      adını
      nüfus kâğıdında taşıdığın
      bu kentte

      Sabah
      pat patlarla
      uyandın

      Pencerenin dışında
      yeni ışıyordu
      gün
      motorlar çıkıyordu
      balığa
      kalenin gölgesinden

      Yanılmamıştın

      Bu
      sürgünlükler kentini
      hep böyle düşlemiştin.


      ANKARA

      İlk gidişin
      üniversite sınavı için
      arkadaşlarınla birlikteydin
      haziran sonu
      kaldığın otelin adını anımsamıyorsun
      saçını tararken
      ağzında sigara, kolunu
      yakmıştın, izi uzun sürmüştü
      1963
      sınav sonrası
      Rüzgârlı Sokaka
      gittin
      Ove Han Da.4

      1964
      yerleşmiştin
      Kedi Seven Sokağı
      üç adım ötendeydi
      öğle yemekleri yiyordun bu sokakta
      bir esnaf lokantasında
      bir tüccar otelinde kalıyordun
      çatı katında


      İlk evin
      Esat Caddesindeydi
      1969du
      TRTde yazdığın programları
      saymazsan
      ilk işindi
      yedek subaydın

      Sonra başka sokaklar
      başka evler
      sevgililerle gezilen sokaklar
      sevişilen parklar kar serpelerken
      usul usul

      Akay Caddesinde
      bir bavul alıp
      çıkıp gittiğin ev
      976 haziranında
      kitapların kalmıştı


      Hâlâ gidip geliyorsun
      bir evin de var bu kentte
      artık Ankara kentin değil
      kupkuru bir kış
      bir otel penceresinden
      Atatürk Bulvarına baktığın
      gece yarısından beri

      Hani şu çok yakında
      bir güzel kızla
      dolaştın ya
      eski semtlerini
      adlarını unutmadığın
      sokaklarını
      yeniden döndüğün söylenebilir
      rivayet bu ya.



      KAHİRE

      Aralık sisle
      başlatmış sabahı
      Nil akıyor

      Durmuş bakıyorsun
      geç uyanan kenti
      Gesireh Adasına bağlayan
      köprü üstünde

      Yaklaşıyor bir filiko
      kurşunilikte: Gök,
      kayık, su

      Kayıkçı
      ayakta, kayığın kıçında
      tek kürek

      Sadece başına doladığı
      o örtü masmavi

      Beşbin yılı indiriyor
      Deltaya.
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat