%25
Gölge Işıksız Ülkede Yaşamaz Mustafa Can
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786057697530
Boyut
14.00x21.00
Sayfa Sayısı
120
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2020-05
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
1. Hamur
Dili
Türkçe

Gölge Işıksız Ülkede Yaşamaz

Yazar: Mustafa Can
Yayınevi : Kurgan Edebiyat
25,00TL
18,75TL
%25
Satışta değil
9786057697530
831726
Gölge Işıksız Ülkede Yaşamaz
Gölge Işıksız Ülkede Yaşamaz
18.75

Şair bu şiirleriyle sürgün etmediği ama içinin ta derinliklerinde yığdığı güzellikleri dışa vuruyor. Vurdukça da bunların azalmadığını görüyor. Güzelliğin işlevi sahibine kattığı haz yanında insani ve evrensel bir onarımın da ihyasıdır gerçekte. Sarf edildikçe tükenmeyen şeydir güzelliğin, sanatın paylaşımı. İçeride kalan duyguların zamanla katılaşıp fosilleşmesine karşılık onun insanlık kanalına sürülmesi varlığın işletilmesi ve güzelleştirilmesidir.

İşte çağımız insanının kendisini çağdaş kaderin önüne atması ve bilinç akışına teslim etmesi hiç akla gelmeyecek olan bu ilişkileri kurdurabiliyor. Mısralar arası insicama gerek yoktur bu anlayışta. Şair hayatına sığdırdığı ve depoladığı iç yükünde âdeta bir duyuşlar ve duygular sörfü yapıyor.

Diğer yandan şiirleri şehrin ya da medeni dünyanın edip eylediklerinden kendisini kurtaracak bir “iman nüvesi”ni içinde taşıyor. Şair duvar dibinde sıkışıp kalmıyor çünkü kendi maverasından vazgeçmiyor. Pergelin sabit ucu onu “bunalım coğrafyasının albastıları”ndan koruyor. İmanı, çekim ve toparlama gücü oluyor.

Dönüyor, çarpıyor, korku sınırlarında uçuyor ama sabiti, savrulmasını engelliyor. Onun şehri sırtlaması asrısaadet nostaljisi ile kanarak şehir aleyhtarlığı yapan “pasivistler”e karşı da bir “ inanç aktivistliği”ni simgeliyor.

Şairin içinden ne geliyorsa onu titiz prizmalardan fazla değiştirmeden olduğu gibi geçiriyor. Dolayısıyla onun şiirlerindeki musiki ormandan duyulan çok farklı seslerin kulağa gelmesi gibidir. Çünkü şairin bu seslere akort verme zamanı yoktur.

Bir insanın yazdığı şiirine dönüp bakma zamanını bulamaması yitirilen zamanların öcüdür. Öyle hissediyorum ki şair de bu öcün kıskacındadır.

Maratonu yüz metreci gibi koşmaya başlaması da bundandır. Böyle bir şiirde durup da tezyin çalışması elbette beklenemez. Hız derin, ayrıntılı ve farklı nitelikleri yok eder, çıplak varlığı ve hareketi önceler. Bunun için şairin şiirlerinde sıfat az, hareket çoktur. Aşağı yukarı bütün şiirlerinde görülür bu üslup.

  • Açıklama
    • Şair bu şiirleriyle sürgün etmediği ama içinin ta derinliklerinde yığdığı güzellikleri dışa vuruyor. Vurdukça da bunların azalmadığını görüyor. Güzelliğin işlevi sahibine kattığı haz yanında insani ve evrensel bir onarımın da ihyasıdır gerçekte. Sarf edildikçe tükenmeyen şeydir güzelliğin, sanatın paylaşımı. İçeride kalan duyguların zamanla katılaşıp fosilleşmesine karşılık onun insanlık kanalına sürülmesi varlığın işletilmesi ve güzelleştirilmesidir.

      İşte çağımız insanının kendisini çağdaş kaderin önüne atması ve bilinç akışına teslim etmesi hiç akla gelmeyecek olan bu ilişkileri kurdurabiliyor. Mısralar arası insicama gerek yoktur bu anlayışta. Şair hayatına sığdırdığı ve depoladığı iç yükünde âdeta bir duyuşlar ve duygular sörfü yapıyor.

      Diğer yandan şiirleri şehrin ya da medeni dünyanın edip eylediklerinden kendisini kurtaracak bir “iman nüvesi”ni içinde taşıyor. Şair duvar dibinde sıkışıp kalmıyor çünkü kendi maverasından vazgeçmiyor. Pergelin sabit ucu onu “bunalım coğrafyasının albastıları”ndan koruyor. İmanı, çekim ve toparlama gücü oluyor.

      Dönüyor, çarpıyor, korku sınırlarında uçuyor ama sabiti, savrulmasını engelliyor. Onun şehri sırtlaması asrısaadet nostaljisi ile kanarak şehir aleyhtarlığı yapan “pasivistler”e karşı da bir “ inanç aktivistliği”ni simgeliyor.

      Şairin içinden ne geliyorsa onu titiz prizmalardan fazla değiştirmeden olduğu gibi geçiriyor. Dolayısıyla onun şiirlerindeki musiki ormandan duyulan çok farklı seslerin kulağa gelmesi gibidir. Çünkü şairin bu seslere akort verme zamanı yoktur.

      Bir insanın yazdığı şiirine dönüp bakma zamanını bulamaması yitirilen zamanların öcüdür. Öyle hissediyorum ki şair de bu öcün kıskacındadır.

      Maratonu yüz metreci gibi koşmaya başlaması da bundandır. Böyle bir şiirde durup da tezyin çalışması elbette beklenemez. Hız derin, ayrıntılı ve farklı nitelikleri yok eder, çıplak varlığı ve hareketi önceler. Bunun için şairin şiirlerinde sıfat az, hareket çoktur. Aşağı yukarı bütün şiirlerinde görülür bu üslup.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat