%35
Göç 1912 - Ahıskadan Çanakkaleye İsmail Aydın
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786058066632
Boyut
13.50x19.00
Sayfa Sayısı
215
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2019-06
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Göç 1912 - Ahıskadan Çanakkaleye

25,00TL
16,25TL
%35
Satışta değil
9786058066632
794180
Göç 1912 - Ahıskadan Çanakkaleye
Göç 1912 - Ahıskadan Çanakkaleye
16.25

Kimisi bacası tüten evine son kez bakıyor, kimisi göçe katılmayan akrabaları ile son kez kucaklaşıyor, gözlerden sicim gibi yaşlar boşalıyordu. Göçmenlerin karşılaştıkları zorlukların başında, belki de göç etmenin vermiş olduğu moralsizlik ve eziklik yer almaktaydı. Kadın, erkek, çoluk, çocuk yollara dökülmüşlerdi. Zavallılar, tam tepeyi dönecekleri sırada, yurtlarına son bir kez daha uzun uzun baktılar. Bu kara bahtlı, kadersiz insanlar şimdi için için ağlıyordu. Ama onlarla beraber sanki köyleri de ağlıyordu. Bu sabah buğulu gözlerine nazire yapar gibi çöken yoğun bir sis, artık yavaş yavaş açılıyordu. Şimdi ağlayarak ayrıldıkları sevgili köylerinden kıvrılarak akan büyük derenin kenarında, her sabah olduğu gibi kadınlar ve kızlar çamaşır yıkamıyordu. Anneleri çamaşır yıkayan çocukların sesleri ise artık etrafta çınlamıyordu. Gittikçe incelen sisi yararak göğe yükselen beyaz minarelerden artık Ezan sesi işitilmeyecekti. Artık bacalarında duman tütmeyen, evleri uzaklaştıkça gözlerine taş ve çamur yığınından oluşan kara tepecikler gibi görünüyordu...

  • Açıklama
    • Kimisi bacası tüten evine son kez bakıyor, kimisi göçe katılmayan akrabaları ile son kez kucaklaşıyor, gözlerden sicim gibi yaşlar boşalıyordu. Göçmenlerin karşılaştıkları zorlukların başında, belki de göç etmenin vermiş olduğu moralsizlik ve eziklik yer almaktaydı. Kadın, erkek, çoluk, çocuk yollara dökülmüşlerdi. Zavallılar, tam tepeyi dönecekleri sırada, yurtlarına son bir kez daha uzun uzun baktılar. Bu kara bahtlı, kadersiz insanlar şimdi için için ağlıyordu. Ama onlarla beraber sanki köyleri de ağlıyordu. Bu sabah buğulu gözlerine nazire yapar gibi çöken yoğun bir sis, artık yavaş yavaş açılıyordu. Şimdi ağlayarak ayrıldıkları sevgili köylerinden kıvrılarak akan büyük derenin kenarında, her sabah olduğu gibi kadınlar ve kızlar çamaşır yıkamıyordu. Anneleri çamaşır yıkayan çocukların sesleri ise artık etrafta çınlamıyordu. Gittikçe incelen sisi yararak göğe yükselen beyaz minarelerden artık Ezan sesi işitilmeyecekti. Artık bacalarında duman tütmeyen, evleri uzaklaştıkça gözlerine taş ve çamur yığınından oluşan kara tepecikler gibi görünüyordu...

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat