Ermeni Mezalimi

Osmanlı imparatorluğunda defalarca nazırlık yapmış olan Ermeni Hallacyan'ın, "Bir Türk, evindenuzuca zaman ayrılırken -mesela hacca giderken- anahtarını komşusu Ermeni'ye bırakırdı; o da Kudüs'e giderken öyle... Dedemin, İncil'i sizin harflerinizle okuduğunu bilirim. En büyük yemini 'Kur'an çarpsın!'dı. İki taraf birbirinin cenazesine giderdi. Sultan Mahmud'un dediği gibi, hakikaten millet-i sadıka idi." şeklinde bahsettiği Osmanlı Ermenilerinin bir kesimi, Ortodoks kilisesiyle Rusya, İngiltere, Fransa ve Amerika'nın el altından kışkırtmasıyla, asırlar boyu birarada kardeşçe yaşadıkları Türk ve diğer müslüman unsulara karşı harekete geçerek, Anadolu ve Kafkasya'daki İslam köylerini kana boyamışlardı. Aynı Ermeniler, bir taraftan da, yaptıkları mezalim ve fecaatları, propagandalarla Türklerin üzerine atmaya ve günümüze kadar uzanan bir soykırımı yalanına bazı kesimleri inandırmaya muvffak olmuşlardır. İşte bu eser, -bazı eklerle birlikte- soykırımı iddialarına, Kazım Karabekir Paşa'nın kaleminden 1910'lu yılların sonlarında verilmiş bir cevap; soykırıma kimlerin teşebbüs ettiklerine ilişkin bir belge.