%35
Eğreti Gölgeler %15 indirimli Hakan Karadağ
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786053234593
Boyut
13.00x20.50
Sayfa Sayısı
318
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2016-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Eğreti Gölgeler

Yayınevi : Cinius Yayınları
95,00TL
61,75TL
%35
Satışta değil
9786053234593
627416
Eğreti Gölgeler
Eğreti Gölgeler
61.75

12 Eylül döneminin en karanlık günleri yaşanıyordu. Herkes kendi gölgesinden korkar, arkadaşlıklar bile şüphelerin esareti altında kurulur olmuştu. Askerler yolda kimlik sorar, şüpheli gördüklerini alır götürürlerdi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, karı delip geçen kardelen çiçekleri gibi, güzel günlere dair umutlar da yeşeriyordu. İdamlar, haksız tutuklamalar ve aramalar en azından bu umutları tutsak edemiyordu. Ne sevmekten, ne de devrimden vazgeçmeyecekti.

Etrafında olan bitenle ilgilenmiyor, gelen geçen insanların çarpmalarını hissetmiyordu. İnsanların şaşkın bakışlarına da yanıt vermiyor, elinde sigara öylece duruyor, uçsuz bucaksız bir hiçlik denizinde yüzdüğünü sanıyordu. Yaşamla olan ilişkisi kesilmiş, ruhu bedenden ayrılmış ama bedeni bu dünyada kalmıştı. Ne ölü ne de sağdı, Araf'ta geziniyordu.

Aşk, hiçliklerle dolu yaşamımızda, kendi kimyamızı ve duygularımızı keşfettiğimiz bir süreçtir. Ne yazık ki bu keşfe çıktığımızda, kaybetme korkumuz, sahiplenme duygusunu ölçüsüzce damarlarımıza zerk eder. Bu duyguyu dizginleyemeyenler, sevdiklerini bezdirirler. Sonuçta ya mutsuz ve yalnız kalırız ya da şanslıysak, sevdiğimiz bu gönüllü esareti kabul eder. Ama o zaman da aşkın elde etme cazibesi kalmaz, aşkımızı soldurur, yitiririz. Bunu ilk başlarda, o balayı devresinde fark etmemiz zordur. Çünkü kendi içimize yaptığımız keşif gezisi henüz başlamamıştır.

  • Açıklama
    • 12 Eylül döneminin en karanlık günleri yaşanıyordu. Herkes kendi gölgesinden korkar, arkadaşlıklar bile şüphelerin esareti altında kurulur olmuştu. Askerler yolda kimlik sorar, şüpheli gördüklerini alır götürürlerdi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, karı delip geçen kardelen çiçekleri gibi, güzel günlere dair umutlar da yeşeriyordu. İdamlar, haksız tutuklamalar ve aramalar en azından bu umutları tutsak edemiyordu. Ne sevmekten, ne de devrimden vazgeçmeyecekti.

      Etrafında olan bitenle ilgilenmiyor, gelen geçen insanların çarpmalarını hissetmiyordu. İnsanların şaşkın bakışlarına da yanıt vermiyor, elinde sigara öylece duruyor, uçsuz bucaksız bir hiçlik denizinde yüzdüğünü sanıyordu. Yaşamla olan ilişkisi kesilmiş, ruhu bedenden ayrılmış ama bedeni bu dünyada kalmıştı. Ne ölü ne de sağdı, Araf'ta geziniyordu.

      Aşk, hiçliklerle dolu yaşamımızda, kendi kimyamızı ve duygularımızı keşfettiğimiz bir süreçtir. Ne yazık ki bu keşfe çıktığımızda, kaybetme korkumuz, sahiplenme duygusunu ölçüsüzce damarlarımıza zerk eder. Bu duyguyu dizginleyemeyenler, sevdiklerini bezdirirler. Sonuçta ya mutsuz ve yalnız kalırız ya da şanslıysak, sevdiğimiz bu gönüllü esareti kabul eder. Ama o zaman da aşkın elde etme cazibesi kalmaz, aşkımızı soldurur, yitiririz. Bunu ilk başlarda, o balayı devresinde fark etmemiz zordur. Çünkü kendi içimize yaptığımız keşif gezisi henüz başlamamıştır.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat