%20
Demokratik Özgürlükçü İslam %15 indirimli Recep İhsan Eliaçık
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789944610834
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
312
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
5
Basım Tarihi
2019-11
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Demokratik Özgürlükçü İslamMedine Sözleşmesi, Devlet, Demokrasi, İktidar, Hegemonya, Saltanat, Diktatörlük, Şiddet, Savaş, Barış, Çoğulculuk, Kadın Hakları

45,00TL
36,00TL
%20
Satışta değil
9789944610834
560426
Demokratik Özgürlükçü İslam
Demokratik Özgürlükçü İslam Medine Sözleşmesi, Devlet, Demokrasi, İktidar, Hegemonya, Saltanat, Diktatörlük, Şiddet, Savaş, Barış, Çoğulculuk, Kadın Hakları
36.00

Kur'an evrensel olana çağırıyor…

Sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz, saldırısız ve savaşsız bir dünyaya (cennete) çağırıyor…
Akla, vicdana, adalete, doğruluğa, dürüstlüğe, öldürmemeye, çalmamaya, halkına yalan söylememeye, haram yememeye, yetim hakkına el uzatmamaya, yolsuzluk yapmamaya, rüşvet yememeye çağırıyor…

Demokratik İslam, Kur'an'ın tüm dilleri ve renkleri ayet görüp, halkları, kabileleri, ulusları, kimlikleri tanıyıp, hepsinin adil, özgür ve eşit birlikteliğini savunmaktır. Demokratik İslam, son hak dinin iktidarı ve devleti değil; toplumu önceleyen sivil ve çoğulcu boyutunu öne çıkarmaktan ibarettir.

Ortadoğu'da her yer kan gölü, insan hakları, demokrasi, hak-hukuk, adalet yerlerde sürünüyor. Özellikle Suriye'de ortaya çıkan İslami hareketler, birtakım cihatçı gruplar Alevilerin, Kürtlerin kanı, malı, ırzı, namusu helaldir diye fetvalar veriyor…

Kur'an'da namaz kılmamanın, oruç tutmamanın, başını örtmemenin herhangi bir cezası yok, ama dört şeyin; öldürmenin, çalmanın, iftiranın ve zinanın cezası var.

Bölge halkları olan biz Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler, Şiiler, Süryaniler, Êzidîler, Ermeniler, Rumlar, Araplar, Farslar birbirimize egemenlik taslamadan nasıl ortaklıklar kurabiliriz?

Etrafı kan gölüne dönmüş, sultanlık, diktatörlük, ağalık, beylik, hanedanlık, tefrika, cehalet ve yoksullukla boğuşan coğrafyamızın kahır, hüzün ve kederden başka bir şey görünmeyen ufuklarında Medine Sözleşmesi'nin adalete, eşitliğe dayalı sivil ve çoğulcu ruhuyla Demokratik İslam anlayışının güneşi doğabilir.

Ezilenlerin Rabbi olan Allah, İkbal'in dediği gibi mazlum milletlerle birlikte tarihin meydanında yürür ve tarihi onlarla birlikte yeniden yapar. Böylesi yüce bir davaya memur olmakla biz davaya şeref katmaz, tam tersi şeref kazanırız.

  • Açıklama
    • Kur'an evrensel olana çağırıyor…

      Sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz, saldırısız ve savaşsız bir dünyaya (cennete) çağırıyor…
      Akla, vicdana, adalete, doğruluğa, dürüstlüğe, öldürmemeye, çalmamaya, halkına yalan söylememeye, haram yememeye, yetim hakkına el uzatmamaya, yolsuzluk yapmamaya, rüşvet yememeye çağırıyor…

      Demokratik İslam, Kur'an'ın tüm dilleri ve renkleri ayet görüp, halkları, kabileleri, ulusları, kimlikleri tanıyıp, hepsinin adil, özgür ve eşit birlikteliğini savunmaktır. Demokratik İslam, son hak dinin iktidarı ve devleti değil; toplumu önceleyen sivil ve çoğulcu boyutunu öne çıkarmaktan ibarettir.

      Ortadoğu'da her yer kan gölü, insan hakları, demokrasi, hak-hukuk, adalet yerlerde sürünüyor. Özellikle Suriye'de ortaya çıkan İslami hareketler, birtakım cihatçı gruplar Alevilerin, Kürtlerin kanı, malı, ırzı, namusu helaldir diye fetvalar veriyor…

      Kur'an'da namaz kılmamanın, oruç tutmamanın, başını örtmemenin herhangi bir cezası yok, ama dört şeyin; öldürmenin, çalmanın, iftiranın ve zinanın cezası var.

      Bölge halkları olan biz Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler, Şiiler, Süryaniler, Êzidîler, Ermeniler, Rumlar, Araplar, Farslar birbirimize egemenlik taslamadan nasıl ortaklıklar kurabiliriz?

      Etrafı kan gölüne dönmüş, sultanlık, diktatörlük, ağalık, beylik, hanedanlık, tefrika, cehalet ve yoksullukla boğuşan coğrafyamızın kahır, hüzün ve kederden başka bir şey görünmeyen ufuklarında Medine Sözleşmesi'nin adalete, eşitliğe dayalı sivil ve çoğulcu ruhuyla Demokratik İslam anlayışının güneşi doğabilir.

      Ezilenlerin Rabbi olan Allah, İkbal'in dediği gibi mazlum milletlerle birlikte tarihin meydanında yürür ve tarihi onlarla birlikte yeniden yapar. Böylesi yüce bir davaya memur olmakla biz davaya şeref katmaz, tam tersi şeref kazanırız.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat