%25
Davulun Kıyısındaki Köy Tayfun Çelik
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786056785283
Boyut
13.00x21.00
Sayfa Sayısı
144
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2018-10
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Davulun Kıyısındaki Köy

Yazar: Tayfun Çelik
Yayınevi : Tün Kitap
16,00TL
12,00TL
%25
Satışta değil
9786056785283
764991
Davulun Kıyısındaki Köy
Davulun Kıyısındaki Köy
12.00

“İlkin, karanlık masalların karanlık köşelerinden gelir gibi davulcu çıkagelmiş. Almış eline dut ağacından oyma tokmağı, az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Sonunda varmış düzlük bir köye. Sonra başlamış meşin kayışla boynuna astığı anaç davulu dövmeye. Dövmüş ha dövmüş. Birden, her yeri davul tozu kaplamış da körpe kuzular analarını dahi seçemez olmuş. Büyücü diyen de olmuş ona, hokkabaz diyen de… Durur mu, inadına vurmuş davulcu. Vurdukça da kerpiç evlerden toprak koparan güm güm sesleriyle, köydeki her şeyi bağlamış birbirine. Önce, yol kenarında zabit gibi duran ve küflü yapraklarından çıkan hışırtıların ardına saklanan kalın kavak gövdelerine dolamış davulun tok sesini. Ardından, yeşil kubbesine semayı hapseden taş camiyi bağlamış sıkıca. Peşine, mihrapta eski bir kitap sayfası sarılığında hışırdayan imamın ağır uykusunu eklemiş. Derken, yeryüzüne gelişigüzel çaputlar gibi serilmiş damlardan ve tarlalardan aşırmış sesi. İçindeki çığlıklarla beraber boz bulanık ırmağı dolamış bir güzel… Tahta köprünün ayaklarını inletmiş gümbürtüler. Onları da bağlamış birbirine çapraz mı çapraz. Köprünün gölgesinden geçen yeşilbaşlı göğ ördekleri, ala ala kazları dolamış kuyruklarından. Avlunun küllüğünde bulduğu birkaç darı tanesine tutunan pas kanatlı tavukları bağlamış, simsiyah ağızlı köpekleri, yürüyen taşları andıran tozlu koyunları bağlamış. Kısacası davul sesinin hoş geldiği her şeyi sarmış sarmalamış bir güzel…”

  • Açıklama
    • “İlkin, karanlık masalların karanlık köşelerinden gelir gibi davulcu çıkagelmiş. Almış eline dut ağacından oyma tokmağı, az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Sonunda varmış düzlük bir köye. Sonra başlamış meşin kayışla boynuna astığı anaç davulu dövmeye. Dövmüş ha dövmüş. Birden, her yeri davul tozu kaplamış da körpe kuzular analarını dahi seçemez olmuş. Büyücü diyen de olmuş ona, hokkabaz diyen de… Durur mu, inadına vurmuş davulcu. Vurdukça da kerpiç evlerden toprak koparan güm güm sesleriyle, köydeki her şeyi bağlamış birbirine. Önce, yol kenarında zabit gibi duran ve küflü yapraklarından çıkan hışırtıların ardına saklanan kalın kavak gövdelerine dolamış davulun tok sesini. Ardından, yeşil kubbesine semayı hapseden taş camiyi bağlamış sıkıca. Peşine, mihrapta eski bir kitap sayfası sarılığında hışırdayan imamın ağır uykusunu eklemiş. Derken, yeryüzüne gelişigüzel çaputlar gibi serilmiş damlardan ve tarlalardan aşırmış sesi. İçindeki çığlıklarla beraber boz bulanık ırmağı dolamış bir güzel… Tahta köprünün ayaklarını inletmiş gümbürtüler. Onları da bağlamış birbirine çapraz mı çapraz. Köprünün gölgesinden geçen yeşilbaşlı göğ ördekleri, ala ala kazları dolamış kuyruklarından. Avlunun küllüğünde bulduğu birkaç darı tanesine tutunan pas kanatlı tavukları bağlamış, simsiyah ağızlı köpekleri, yürüyen taşları andıran tozlu koyunları bağlamış. Kısacası davul sesinin hoş geldiği her şeyi sarmış sarmalamış bir güzel…”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat