%35
Bir Tanpınar Fetişizmi %15 indirimli Besim F. Dellaloğlu
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789759000783
Boyut
14.00x21.00
Sayfa Sayısı
228
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
5
Basım Tarihi
2020-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Bir Tanpınar FetişizmiModernleşmenin Zihniyet Dünyası

22,00TL
14,30TL
%35
Satışta değil
9789759000783
642892
Bir Tanpınar Fetişizmi
Bir Tanpınar Fetişizmi Modernleşmenin Zihniyet Dünyası
14.30

Ben, Tanpınar'da Türkiyeli bir Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın imkânlarını buluyorum. Ve bunun Türkiye modernliğinin entelektüel temellerini oluşturabileceğini iddia ediyorum. Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın birer çığır olmaktan çok birer ethos(tavır) olduğunu düşünüyorum. Kant'tan yola çıkarak. Bunlardan birer “imkân” olarak söz etmemin nedeni de budur zaten. Eğer “imkân”dan, mümkün olandan söz ediyorsak zaten “çoğul” bir zeminde olduğumuzu kabul etmemiz gerekir. Bu anlamda Tanpınar'ın Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın tek “imkân”ı olmayabileceğini peşinen kabul ediyorum. Ama benim için öyle oldu! Bunu bir “fetişizm” içerdiğini de kabul ediyorum. Tanpınar fetişizmim, benim için bu memleketi kendi çapımda anlamamı mümkün kılmıştır. Abarttığımın farkındayım. Ama hangi hakikat abartılı değildir ki?

Sonuç olarak Tanpınar ile ilgili bir kitap yazma niyetimin Türkiye ile ilgili bir kitap yazmakla sonuçlandığının farkındayım. Bir anlamda Tanpınar'a haksızlık ettiğimi de düşünmüyor değilim. Ama yine de beni en iyi Tanpınar'ın anlayacağını sanıyorum. Çünkü bu memleketin nasıl “dominant” bir memleket olduğunu en iyi Tanpınar bilir. “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkanını vermiyor”, diyen Tanpınar değil miydi? Tanpınar'ın derdi memleket değil miydi?

Dostları tarafından bile “Kırtipil Hamdi” diye anılan Tanpınar sanırım bu kitabın son cümlesini duysaydı çok sevinirdi. Tanpınar Türkiye'dir.

  • Açıklama
    • Ben, Tanpınar'da Türkiyeli bir Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın imkânlarını buluyorum. Ve bunun Türkiye modernliğinin entelektüel temellerini oluşturabileceğini iddia ediyorum. Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın birer çığır olmaktan çok birer ethos(tavır) olduğunu düşünüyorum. Kant'tan yola çıkarak. Bunlardan birer “imkân” olarak söz etmemin nedeni de budur zaten. Eğer “imkân”dan, mümkün olandan söz ediyorsak zaten “çoğul” bir zeminde olduğumuzu kabul etmemiz gerekir. Bu anlamda Tanpınar'ın Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın tek “imkân”ı olmayabileceğini peşinen kabul ediyorum. Ama benim için öyle oldu! Bunu bir “fetişizm” içerdiğini de kabul ediyorum. Tanpınar fetişizmim, benim için bu memleketi kendi çapımda anlamamı mümkün kılmıştır. Abarttığımın farkındayım. Ama hangi hakikat abartılı değildir ki?

      Sonuç olarak Tanpınar ile ilgili bir kitap yazma niyetimin Türkiye ile ilgili bir kitap yazmakla sonuçlandığının farkındayım. Bir anlamda Tanpınar'a haksızlık ettiğimi de düşünmüyor değilim. Ama yine de beni en iyi Tanpınar'ın anlayacağını sanıyorum. Çünkü bu memleketin nasıl “dominant” bir memleket olduğunu en iyi Tanpınar bilir. “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkanını vermiyor”, diyen Tanpınar değil miydi? Tanpınar'ın derdi memleket değil miydi?

      Dostları tarafından bile “Kırtipil Hamdi” diye anılan Tanpınar sanırım bu kitabın son cümlesini duysaydı çok sevinirdi. Tanpınar Türkiye'dir.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat