%20
Bir Hınç Ve Şiddet Tarihi %15 indirimli Niyazi Kızılyürek
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786053994046
Boyut
19.00x24.00
Sayfa Sayısı
570
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2016-08
Kapak Türü
Ciltli
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Bir Hınç ve Şiddet Tarihi (Ciltli)Kıbrıs'ta Statü Kavgası ve Etnik Çatışma

120,00TL
96,00TL
%20
Satışta değil
9786053994046
640350
Bir Hınç ve Şiddet Tarihi (Ciltli)
Bir Hınç ve Şiddet Tarihi (Ciltli) Kıbrıs'ta Statü Kavgası ve Etnik Çatışma
96.00

Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek bu çalışmasında ilk defa yayınlanan belgeler ve bulgular ışığında Kıbrıs'ta etnik ve siyasal şiddet olgusunu incelemekte, birlikte yaşayan, birbirlerinin düğününe, cenaze törenine katılan insanların etnik şiddetin baş göstermesiyle birlikte nasıl çatışan kamplara ayrıldıklarını, “Helenizm” ve “Türklük” adına tutuştukları kavgada nasıl nefret kokan “ölümcül kimlikler” edindiklerini değişik bir yöntemle ele almaktadır. Kızılyürek, yöntem olarak “etnik nefret” ve “etnik farklılık” temelinde yapılan primordialist okumaları reddederek iki toplum arasında var olan “amaç uyuşmazlığı” ve “statü kavgasına” dikkat çekmekte ve aslında etnik şiddeti tetikleyen en temel faktörlerin bunlar olduğunu ileri sürmektedir. Yazar, bu süreç içinde tarafların; hak ettiklerini düşündükleri “statüye erişme” veya kendilerini layık görmedikleri bir “statüden kurtulma” gayreti içine girdikleri için şiddete başvurduklarını savunmaktadır. Kıbrıslı Türklerle Rumların birlikte yaşadığı Bodamya'da doğan, halen Kıbrıs Üniversitesi'nde (Güney Kıbrıs) öğretim üyesi olan Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, buradan hareketle, statü çatışmasını belirleyen öfke, kızgınlık, nefret ve hınç gibi duyguları da incelerken, bunlar arasında hınç duygusuna ayrı bir önem atfetmektedir. Kolonyal politikalar, dış müdahaleler ve anavatanların irredantist milliyetçiliklerinin teşvik ve tahrik ettiği etnik çatışma ortamında etnik farklılıkların derinleşip, etnik referansların hayatın bütün alanlarına nasıl yayıldığını gösteren yazar, “sosyal” olanın “nasyonal” olanda eridiğine işaret ederken, bu kutuplaşma ve şiddet ortamında cemaatlerin yeniden kurulduğunu, sınırları ile kimliklerinin yeniden tanımlandığına dikkat çekiyor. Bunun yanısıra Kızılyürek, “disiplin edici” bir uygulama olarak toplum-içi siyasal şiddet olgusuna, etnik şiddete paralel olarak uygulanan siyasal şiddete, “faili meçhul” cinayetlere dikkat çekerken, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarında anti-komünist örgütlerin işlediği cinayetleri de ayrıntılarına inerek irdeliyor.

  • Açıklama
    • Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek bu çalışmasında ilk defa yayınlanan belgeler ve bulgular ışığında Kıbrıs'ta etnik ve siyasal şiddet olgusunu incelemekte, birlikte yaşayan, birbirlerinin düğününe, cenaze törenine katılan insanların etnik şiddetin baş göstermesiyle birlikte nasıl çatışan kamplara ayrıldıklarını, “Helenizm” ve “Türklük” adına tutuştukları kavgada nasıl nefret kokan “ölümcül kimlikler” edindiklerini değişik bir yöntemle ele almaktadır. Kızılyürek, yöntem olarak “etnik nefret” ve “etnik farklılık” temelinde yapılan primordialist okumaları reddederek iki toplum arasında var olan “amaç uyuşmazlığı” ve “statü kavgasına” dikkat çekmekte ve aslında etnik şiddeti tetikleyen en temel faktörlerin bunlar olduğunu ileri sürmektedir. Yazar, bu süreç içinde tarafların; hak ettiklerini düşündükleri “statüye erişme” veya kendilerini layık görmedikleri bir “statüden kurtulma” gayreti içine girdikleri için şiddete başvurduklarını savunmaktadır. Kıbrıslı Türklerle Rumların birlikte yaşadığı Bodamya'da doğan, halen Kıbrıs Üniversitesi'nde (Güney Kıbrıs) öğretim üyesi olan Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, buradan hareketle, statü çatışmasını belirleyen öfke, kızgınlık, nefret ve hınç gibi duyguları da incelerken, bunlar arasında hınç duygusuna ayrı bir önem atfetmektedir. Kolonyal politikalar, dış müdahaleler ve anavatanların irredantist milliyetçiliklerinin teşvik ve tahrik ettiği etnik çatışma ortamında etnik farklılıkların derinleşip, etnik referansların hayatın bütün alanlarına nasıl yayıldığını gösteren yazar, “sosyal” olanın “nasyonal” olanda eridiğine işaret ederken, bu kutuplaşma ve şiddet ortamında cemaatlerin yeniden kurulduğunu, sınırları ile kimliklerinin yeniden tanımlandığına dikkat çekiyor. Bunun yanısıra Kızılyürek, “disiplin edici” bir uygulama olarak toplum-içi siyasal şiddet olgusuna, etnik şiddete paralel olarak uygulanan siyasal şiddete, “faili meçhul” cinayetlere dikkat çekerken, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarında anti-komünist örgütlerin işlediği cinayetleri de ayrıntılarına inerek irdeliyor.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat