%35
Bin Tanrılı Topraklar Şenay Lüle
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786057823861
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
268
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2019-08
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Bin Tanrılı TopraklarHindistan Nepal Gezi Anıları

Yazar: Şenay Lüle
Yayınevi : Cinius Yayınları
44,00TL
28,60TL
%35
Satışta değil
9786057823861
800627
Bin Tanrılı Topraklar
Bin Tanrılı Topraklar Hindistan Nepal Gezi Anıları
28.60

Cennette uyumak ve uyanmanın ne demek olduğunu bu küçük kasabada, Allapuzha'da öğrendim. Sabahın çok erken saatlerinde otelin bahçesine sınır teşkil eden Vembanad gölüne kadar yürümüştüm. Henüz gün doğmamış, Kerala'yı ışığa boyamamıştı. Sessiz ve kıpırtısız gölün üzerini kaplayan belli belirsiz nem, sürreal bir görüntü oluşturmuş, uzaktaki hindistancevizi ağaçlarının konturları silinmiş sanki gökyüzüne asılı kalmışlardı.

Kıyı boyunca sıralanan nilüferler ise suyun yüzeyini kaplamıştı. En ufak bir hareketle nilüfer yapraklarını yuvası belleyen birkaç yeşil kurbağa yavrusu suya sıçradı. Onların sesinden ürken bir ishak kuşu havalandı. Şimdiye kadar görmediğim ilginç bir tekne kıyıya demirlemiş terkedilmiş izlenimi uyandırıyordu. İçinde hayat belirtisi yoktu.
Her şey o kadar yavaş ve sessizdi ki…

Sessizliği bozan tek şey benim şıpıdık terliklerimdi. Bu şıpıdık şeylerin ayağımda ne işi vardı? Zaten Hindistan'a geldiğimden beri yalın ayak yürümeye alışmamış mıydım? Çıkartıp attım ayaklarımdan. Toprağın bütün enerjisini bedenimde hissettim. Toprak ana… Çok verimliydi burada. Şükrettim her şey için. Florası ve founası ile bambaşka bir dünyada bulunduğumdan dolayı şükrettim. Dilimin ucundan Hintli Şair Rabinthranat Tagore'un bir özdeyişi döküldü: “Küçük çiçek tomurcuklanıp bağırdı: Sevgili Dünya. Solma n'olursun!”

  • Açıklama
    • Cennette uyumak ve uyanmanın ne demek olduğunu bu küçük kasabada, Allapuzha'da öğrendim. Sabahın çok erken saatlerinde otelin bahçesine sınır teşkil eden Vembanad gölüne kadar yürümüştüm. Henüz gün doğmamış, Kerala'yı ışığa boyamamıştı. Sessiz ve kıpırtısız gölün üzerini kaplayan belli belirsiz nem, sürreal bir görüntü oluşturmuş, uzaktaki hindistancevizi ağaçlarının konturları silinmiş sanki gökyüzüne asılı kalmışlardı.

      Kıyı boyunca sıralanan nilüferler ise suyun yüzeyini kaplamıştı. En ufak bir hareketle nilüfer yapraklarını yuvası belleyen birkaç yeşil kurbağa yavrusu suya sıçradı. Onların sesinden ürken bir ishak kuşu havalandı. Şimdiye kadar görmediğim ilginç bir tekne kıyıya demirlemiş terkedilmiş izlenimi uyandırıyordu. İçinde hayat belirtisi yoktu.
      Her şey o kadar yavaş ve sessizdi ki…

      Sessizliği bozan tek şey benim şıpıdık terliklerimdi. Bu şıpıdık şeylerin ayağımda ne işi vardı? Zaten Hindistan'a geldiğimden beri yalın ayak yürümeye alışmamış mıydım? Çıkartıp attım ayaklarımdan. Toprağın bütün enerjisini bedenimde hissettim. Toprak ana… Çok verimliydi burada. Şükrettim her şey için. Florası ve founası ile bambaşka bir dünyada bulunduğumdan dolayı şükrettim. Dilimin ucundan Hintli Şair Rabinthranat Tagore'un bir özdeyişi döküldü: “Küçük çiçek tomurcuklanıp bağırdı: Sevgili Dünya. Solma n'olursun!”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat