Ben Bu Adamı Sevdim %50 indirimli İsa Yılmaz
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786055304232
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
287
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2012-12
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
1. Hamur
Dili
Türkçe

Ben Bu Adamı Sevdim

Yazar: İsa Yılmaz
Yayınevi : Paradoks Yayınları
12,50TL
Satışta değil
9786055304232
508412
Ben Bu Adamı Sevdim
Ben Bu Adamı Sevdim
12.50

"Ben Bu Adamı Sevdim", Türk siyasi tarihinin en önemli olaylarından birinin, Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamı çevresinde kurgulanmış bir roman. Siyasi çatışmaların, iktidar hesaplaşmalarının, politik açmazların karanlık Türkiye'sinde, sarhoş cellâtların ellerine teslim edilen aydınların ibret verici ve sarsıcı hikâyesi... Yazar İsa Yılmaz, bu romanında, Türk okurunu toplumsal belleği ve kendi vicdanıyla hesaplaşmaya çağırıyor. Ve idam!.. "Gecenin bir yarısı İmralı'da saatler 02:30'a geliyor... Gökyüzü karanlık bulutlarla kapalı ve bir rüzgar soğuk, soğuk esiyor. Bir matem, bir ölüm, bir yalnızlık çukuru gibi deniz ortasındaki ada. Ve karanlık hücreler önünde gezinen, alıp da ölüme götüren ayaklar... Geldiler, geldiler, geldiler. Gözlerini kırpmadan bekleyen mahkûmlar sordular: "İlk benim kapım mı açılır?" Sordular, sordular, sordular. Sorular, yarı karanlık hücrenin var olan havasını da tükettiler, tükettiler, tükettiler. Ve ayaklar, bir hücrenin önünde durdular. Ve o sorular, gitmeden öylece kaldılar. Bu ilk, daha dokuz kişi var. Dokuz kez, dokuz ömür beklediler...

  • Açıklama
    • "Ben Bu Adamı Sevdim", Türk siyasi tarihinin en önemli olaylarından birinin, Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamı çevresinde kurgulanmış bir roman. Siyasi çatışmaların, iktidar hesaplaşmalarının, politik açmazların karanlık Türkiye'sinde, sarhoş cellâtların ellerine teslim edilen aydınların ibret verici ve sarsıcı hikâyesi... Yazar İsa Yılmaz, bu romanında, Türk okurunu toplumsal belleği ve kendi vicdanıyla hesaplaşmaya çağırıyor. Ve idam!.. "Gecenin bir yarısı İmralı'da saatler 02:30'a geliyor... Gökyüzü karanlık bulutlarla kapalı ve bir rüzgar soğuk, soğuk esiyor. Bir matem, bir ölüm, bir yalnızlık çukuru gibi deniz ortasındaki ada. Ve karanlık hücreler önünde gezinen, alıp da ölüme götüren ayaklar... Geldiler, geldiler, geldiler. Gözlerini kırpmadan bekleyen mahkûmlar sordular: "İlk benim kapım mı açılır?" Sordular, sordular, sordular. Sorular, yarı karanlık hücrenin var olan havasını da tükettiler, tükettiler, tükettiler. Ve ayaklar, bir hücrenin önünde durdular. Ve o sorular, gitmeden öylece kaldılar. Bu ilk, daha dokuz kişi var. Dokuz kez, dokuz ömür beklediler...

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat