%40
Melankoli %15 indirimli Ferhat Korkmaz
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786059867993
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
496
Basım Yeri
Ankara
Baskı
1
Basım Tarihi
2015-04
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Başlangıcından Cumhuriyet'e Yeni Türk Şiirinde MelankoliBaşlangıcından Cumhuriyet'e Yeni Türk Şiirinde

Yayınevi : Gece Kitaplığı
53,09TL
31,85TL
%40
Satışta değil
9786059867993
611488
Başlangıcından Cumhuriyet'e Yeni Türk Şiirinde Melankoli
Başlangıcından Cumhuriyet'e Yeni Türk Şiirinde Melankoli Başlangıcından Cumhuriyet'e Yeni Türk Şiirinde
31.85

Melankoli, filozof, sanatçı ve araştırmacılarca daima tartışma konusu edilmiştir. Görüş olarak Aristo'ya bağlanan sanatçılar melankolinin dehaya götüren yanını temel alırken Aydınlanmacı ve Akılcı sanatçılar ise Orta Çağ'ın 'acedia' günahından esin olarak hastalık yaklaşımını sergilemişlerdir. Walter Benjamin, melankoliye saygınlığını iade eder. Melankolinin yaratıya götüren bir sanatçı ve düşünür duygu durumu olduğunu açıkça söyler:

"Tarihi ve yaşadığı dünyayı gözlerinden çok ruhunun penceresinden seyreden, tarihsel ve toplumsal yapıyı çözülme süreci içinde bir tür enkaz yığını olarak gören şeylerle anlamın birbiriyle ilişkilerinin koptuğunu düşünebilen insanın yaşadığı özel bir ruhsal duruma gönderme yapar."

Rönesansla başlayan akılcı ve aydınlanmacı tutum 20. yüzyılın ise sis tabakası ardında bir enkaza dönüşmüş insanın öznel yaşamı olabildiğince öne çıkmıştır. Aklın yeniden çıkmaza girdiği bi çağdayız. Hegel'in Alman idealizmini sistemleştirip tek aklı bütün akıllara üstün ve rehber kılma girişiminin ortaya çıkardığı yıkım ve devam eden yıkım tehdidi ve tehlikeleri, akla olan inancı yeniden sorgulamamıza imkan tanımakta, ruhun ve kalbin dirilişinin tohumları serpilmeye devam etmektedir.

Tanzimat'tan beri aklı ve kalbi arasında sıkışan aydının bocalayışı da şüphesiz ki derinden hissettiği melankoli krizleri eşliğinde gerçekleşmektedir. Hippocrates ve Aristo'yu İbn Sina'ları, yeniden hatırlayarak ve onların kuramlarına bağlanarak diyebiliriz ki dehanın sanatsal yaratımında hep o melankolik hüzün ve yalnızlık vardır. Melankoli, sanatsal üretimde özellikle de edebiyatta itici bir güçtür.

  • Açıklama
    • Melankoli, filozof, sanatçı ve araştırmacılarca daima tartışma konusu edilmiştir. Görüş olarak Aristo'ya bağlanan sanatçılar melankolinin dehaya götüren yanını temel alırken Aydınlanmacı ve Akılcı sanatçılar ise Orta Çağ'ın 'acedia' günahından esin olarak hastalık yaklaşımını sergilemişlerdir. Walter Benjamin, melankoliye saygınlığını iade eder. Melankolinin yaratıya götüren bir sanatçı ve düşünür duygu durumu olduğunu açıkça söyler:

      "Tarihi ve yaşadığı dünyayı gözlerinden çok ruhunun penceresinden seyreden, tarihsel ve toplumsal yapıyı çözülme süreci içinde bir tür enkaz yığını olarak gören şeylerle anlamın birbiriyle ilişkilerinin koptuğunu düşünebilen insanın yaşadığı özel bir ruhsal duruma gönderme yapar."

      Rönesansla başlayan akılcı ve aydınlanmacı tutum 20. yüzyılın ise sis tabakası ardında bir enkaza dönüşmüş insanın öznel yaşamı olabildiğince öne çıkmıştır. Aklın yeniden çıkmaza girdiği bi çağdayız. Hegel'in Alman idealizmini sistemleştirip tek aklı bütün akıllara üstün ve rehber kılma girişiminin ortaya çıkardığı yıkım ve devam eden yıkım tehdidi ve tehlikeleri, akla olan inancı yeniden sorgulamamıza imkan tanımakta, ruhun ve kalbin dirilişinin tohumları serpilmeye devam etmektedir.

      Tanzimat'tan beri aklı ve kalbi arasında sıkışan aydının bocalayışı da şüphesiz ki derinden hissettiği melankoli krizleri eşliğinde gerçekleşmektedir. Hippocrates ve Aristo'yu İbn Sina'ları, yeniden hatırlayarak ve onların kuramlarına bağlanarak diyebiliriz ki dehanın sanatsal yaratımında hep o melankolik hüzün ve yalnızlık vardır. Melankoli, sanatsal üretimde özellikle de edebiyatta itici bir güçtür.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat