%30
Bitmeyen Veda Murat Kahraman
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786056913051
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
400
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
2
Basım Tarihi
2019-04
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Bitmeyen Veda

Yayınevi : Sancı Yayınları
42,00TL
29,40TL
%30
Satışta değil
9786056913051
773063
Bitmeyen Veda
Bitmeyen Veda
29.40

Kadının gözyaşları, bir bildirge manasındaydı. Dolaylı konuşmanın manası kaçmıştı. İçindeki ateşten yıllarca mayalanan bir şarap gibi fışkıran öfkesi direkt, yapmacıktan ve korkudan uzaktı. Kötülükle hesaplaşmada bir başkasını ileri sürmüyor, kendisini öne sürüyordu. Vicdan yumağıyla birlikte öfke yumağını da çözmüştü. İntikam duygusunu, “Alın ben buradayım” dercesine, iki gencin önüne atmıştı.

“Darına düştüm ya boz atlı Xızır. Niyaz yurduna sığınan göçmen kuşlarına kol kanat ger ya Kemere Düzgün!”

Ellerini yokladı. Rüyasında kan görmüş olacak ki, sanki elleri kanlanmış gibi göğsüne sürerek temizler gibi yaptı.Parmakları koyun sağımından dolayı kurumuş toprak gibi çatlamıştı. Parmaklarındaki çatlakların içine güneşten rengi değişmiş kazağın yünleri girdi. Düzensiz nefes alışverişine öksürükler karıştı.

“Dersim can çekişiyor Cemal. Usul usul ölüyor Kırmanciye yurdu” diye mırıldandı Garo.

“Son bir sorum olacak?” diye sesine düzen vermeye çalıştı.

“Babam katledildikten sonra parmağındaki yüzüğü kim çaldı?”

Böğrünü yılan ısırmış gibi irkildi dinleyiciler. Titreyerek,durmadan dudaklarını yalayan suçluya baktılar.

“Ayağa kalk! Senden af dileyenlere ne yaptın?” diye bağırdı Şahin.

Karşısında yere yığılmış anlamsız heykel gibi duran kişiye baktı. Çiçek bozuğuyla çapurlaşmış buruşuk yüzü bembeyaz olmuştu. Korkudan burun delikleri mağara gibi açılmıştı. Yüz çizgileri içinde ölen insanların sesleri saklı gibiydi.

İçi, yanmış bir el gibi kabardı. İntikam da dahil hiçbir şeyin tadı kalmamıştı artık.

“Sana ayağa kalk, dedim. Ölümün karşısında düşkünleşme!”

  • Açıklama
    • Kadının gözyaşları, bir bildirge manasındaydı. Dolaylı konuşmanın manası kaçmıştı. İçindeki ateşten yıllarca mayalanan bir şarap gibi fışkıran öfkesi direkt, yapmacıktan ve korkudan uzaktı. Kötülükle hesaplaşmada bir başkasını ileri sürmüyor, kendisini öne sürüyordu. Vicdan yumağıyla birlikte öfke yumağını da çözmüştü. İntikam duygusunu, “Alın ben buradayım” dercesine, iki gencin önüne atmıştı.

      “Darına düştüm ya boz atlı Xızır. Niyaz yurduna sığınan göçmen kuşlarına kol kanat ger ya Kemere Düzgün!”

      Ellerini yokladı. Rüyasında kan görmüş olacak ki, sanki elleri kanlanmış gibi göğsüne sürerek temizler gibi yaptı.Parmakları koyun sağımından dolayı kurumuş toprak gibi çatlamıştı. Parmaklarındaki çatlakların içine güneşten rengi değişmiş kazağın yünleri girdi. Düzensiz nefes alışverişine öksürükler karıştı.

      “Dersim can çekişiyor Cemal. Usul usul ölüyor Kırmanciye yurdu” diye mırıldandı Garo.

      “Son bir sorum olacak?” diye sesine düzen vermeye çalıştı.

      “Babam katledildikten sonra parmağındaki yüzüğü kim çaldı?”

      Böğrünü yılan ısırmış gibi irkildi dinleyiciler. Titreyerek,durmadan dudaklarını yalayan suçluya baktılar.

      “Ayağa kalk! Senden af dileyenlere ne yaptın?” diye bağırdı Şahin.

      Karşısında yere yığılmış anlamsız heykel gibi duran kişiye baktı. Çiçek bozuğuyla çapurlaşmış buruşuk yüzü bembeyaz olmuştu. Korkudan burun delikleri mağara gibi açılmıştı. Yüz çizgileri içinde ölen insanların sesleri saklı gibiydi.

      İçi, yanmış bir el gibi kabardı. İntikam da dahil hiçbir şeyin tadı kalmamıştı artık.

      “Sana ayağa kalk, dedim. Ölümün karşısında düşkünleşme!”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat