%40
Yeşil Eşarp Kırmızı Fistan Emine Ertekin
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786052494561
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
144
Basım Yeri
Ankara
Baskı
1
Basım Tarihi
2019-07
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Yeşil Eşarp Kırmızı Fistan

Yazar: Emine Ertekin
Yayınevi : Dorlion Yayınevi
28,00TL
16,80TL
%40
Satışta değil
9786052494561
795842
Yeşil Eşarp Kırmızı Fistan
Yeşil Eşarp Kırmızı Fistan
16.80

“Ben yandım anasızdım, Hikmet'imin günahı neydi, benim yaşadıklarıma kimin kalbi dayanırdı ki onunki dayansın?” diye iç geçirdi Halime. Hikmet'im haftalarca yalvardı, bekledi ikna etmeye çalıştı Zekiye Nine'yi.

“Ayırma bizi, kıyma bize ben Fidan'a değil Halime'ye sevdalıyım.” dediyse de “Daha küçüksünüz, büyüyünce unutursunuz,” dediler, kıydılar Hikmet'imin gençliğine!”

Son bir görevi kalmıştı Halime'nin yapmayı düşündüğü. Yerdeki külleri kara çula doldurdu, dört köşesini birbirinin ucuyla bağlayıp, söğüt ağacının altını hızla terk etti. Gözleri kan çanağına dönmüş, kararlı, azimli bir anne olarak Samet'in kapısını çaldı. Kara çulu içindeki külleriyle fırlattı attı Samet'in önüne:

“İşte bana evlilik diye yaşattıklarınız, Allah hepinizin belasını verecek, ben de göreceğim o günleri!” dedi ve oğlunu kaptığı gibi sırtına bindirdi. Kendinden emin adımlarla yürümeye başladığında kimse “Gitme, kal!” demeye cesaret edemedi.

Kafasında yeşil, kırmızı ve morun kendisini rahatsız edemeyeceği yerin arayışı vardı.

  • Açıklama
    • “Ben yandım anasızdım, Hikmet'imin günahı neydi, benim yaşadıklarıma kimin kalbi dayanırdı ki onunki dayansın?” diye iç geçirdi Halime. Hikmet'im haftalarca yalvardı, bekledi ikna etmeye çalıştı Zekiye Nine'yi.

      “Ayırma bizi, kıyma bize ben Fidan'a değil Halime'ye sevdalıyım.” dediyse de “Daha küçüksünüz, büyüyünce unutursunuz,” dediler, kıydılar Hikmet'imin gençliğine!”

      Son bir görevi kalmıştı Halime'nin yapmayı düşündüğü. Yerdeki külleri kara çula doldurdu, dört köşesini birbirinin ucuyla bağlayıp, söğüt ağacının altını hızla terk etti. Gözleri kan çanağına dönmüş, kararlı, azimli bir anne olarak Samet'in kapısını çaldı. Kara çulu içindeki külleriyle fırlattı attı Samet'in önüne:

      “İşte bana evlilik diye yaşattıklarınız, Allah hepinizin belasını verecek, ben de göreceğim o günleri!” dedi ve oğlunu kaptığı gibi sırtına bindirdi. Kendinden emin adımlarla yürümeye başladığında kimse “Gitme, kal!” demeye cesaret edemedi.

      Kafasında yeşil, kırmızı ve morun kendisini rahatsız edemeyeceği yerin arayışı vardı.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat