Sosyoloji - Din Felsefesi n(4 Kitap Takım) Ayasya
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
2414803867919
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
1248
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-06
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Sosyoloji - Din Felsefesi (4 Kitap Takım)

Yazar: Ayasya
Yayınevi : Vaveyla Yayıncılık
162,00TL
Satışta değil
2414803867919
877514
Sosyoloji - Din Felsefesi (4 Kitap Takım)
Sosyoloji - Din Felsefesi (4 Kitap Takım)
162.00

Sosyoloji/Din Felsefesi Setimiz, Şamanın Ruhu, Şamanın Ritmi, Vedânta Felsefesi Upanişadları ve Sankhya Felsefesi Upanişadları kitaplarından oluşmaktadır. Eserlerimizden Şamanın Ruhu ve Şamanın Ritmi, Utkun Ayâsya tarafından yazılmış, Upanişadlar Ayâsya tarafından orijinal dilinden çevrilmiştir.

Şamanın Ruhu:

İnsanın, Homo Sapiens (M.Ö. 400.000) olarak ortaya çıktığı dönemden itibaren deneyimlediği, gözlemlediği tüm tecrübelerinin akıl ve kalp süzgecinden geçirerek yarattığı dinin adıdır Şaman!

İnsanın gelecek nesillere, kendi varlığını bildirmek üzere çizdiği petrogliflerde (kaya resimleri) Şaman dininin izlerine ilk kez M.Ö. 8.000 yılında rastlarız.

Bu kitap, akıl ve kalp süzgecinden geçerek var olan, bütün engellemelere rağmen hâlâ ayakta kalan “Neo-Şamanizm” inancının kökenlerine ve bu dine ait felsefe terimlerine ulaşacaksınız. Bu inancın kökeni ise gerek alkışlar gerekse Asya kökenli destanlarla -ama özellikle Kök-Türk destanlarıyla- olan bağlantıları açıklanarak yazıldı.

Destanlar her ne kadar M.Ö. 4 ve 5. yüzyıllara ait olsa da unutulmaması gereken bir olgu var: Yazılı her destan binlerce yıllık sözlü gelenek sayesinde günümüze kadar aktarılarak geldi.

Şamanın Ritmi:

Şaman Dinine göre tüm evrenin, insanın bedeninde atan nabzın hızında bir ritmi vardır. Ve bu ritim, tüm evren ile birlikte dünyanın ve onun üzerinde yaşayan canlı; bize cansızmış gibi görünen ama tıpkı bizler gibi bir ruha sahip olan tüm varlıkların yaşam ritmidir.

Ata Ruhları tarafından seçilen bir insan, Kam veya Utkun olarak geri kalan hayatını yaşamayı kabul ettiği anda Eerenlerinin ona ilk gösterdikleri: Bütün göğün, ufuk çizgisi boyunca atan bir nabız gibi Yer-Suyun üzerine nasıl yayıldığıdır.

O andan itibaren Üç Âlemin Eerenleriyle bir olan Kam veya Utkun, tüm Kamlamalarında Tüngürüyle bu ritme eş güdümlü bir ritim tutturur çünkü ancak bu sayede maddenin katı gerçekliğinden bir nefes gibi sıyrılarak, İyelere ait olan Üç Âlemin kapılarından geçebileceğini bilir.

Şaman Dininin felsefesini ve bu dinin üzerinde yükseldiği kaideyi meydana getiren unsurlarını ve bir Kam veya Utkunun ruhunun nasıl temellendiğini anlattığım ilk kitabımın ardından, bu kitabımda Kamlama esnasında kullanılan araç gereçler ile birlikte onların üzerindeki obje ve şekillerin neler olduğunu anlamları ile birlikte yazıp, gerek saha çalışmalarım esnasında gerekse müze ziyaretlerinde çizdiğim resimlerle destekledim. Bu sayede binlerce yıllık birikimin mirası olarak şekillenmiş olan Şaman Dininin kasıtlı veya kasıtsız hep karanlıkta bırakılan, dillendirilmekten kaçınılan hususlarını elimden geldiği kadar ve bu konuda yazılan kitaplardan daha farklı bir yol takip ederek dile getirdim. Bir Utkun olarak üzerime düşen bu görevi layıkıyla yerine getirmiş olmanın huzuruyla yoluma devam ediyorum…

Vedânta Felsefesi Upanişadları

Başlangıçta her şeyin kendisi olan ve “tek olmaktan”sa “çok olmaya” karar veren evrenin saf ruhu, her şeyi kendinden yarattı. İçini insanla, hareket eden ve etmeyen, canlı ve -cansız, tamamen maddeden oluşmasına rağmen aklın hezeyanlarıyla sıfatlar yükleyerek onu değerli, elde edilmesi gereken bir nevi hazine hâline dönüştüren nesnelerle doldurdu. Sonra da insana “Bu nesnelerle aklını ve aslında benden olan ruhunu kirletmeden bana geri dön! Senin imtihanın bu!” dedi. Sonra ezeli ve ebedi olan bu imtihana bir süre biçti ve bu sürenin noktalandığı ana da “ölüm” dedi.

Ebedi olanın kendinden ölümü yaratmasıyla başlayan imtihan, insanın ilk nefesinden son nefesine kadar geçen zamanda evrenin kendisiyle birleşmeye giden yolu bulma çabasıdır.

Bu çabayı ve insana kendini yaratıcı bağlamında anlatan o son noktadır Vedanta Felsefesi.

Kendi sonlu hayatında, bedenden çıkacak olan son nefesini kendini yaratanla birleştirmenin sırrına ermiş olan insanlara Svaha!

Tüm bunları yarattıktan sonra hepsine dikkatlice baktı. Ve yarattığını Brahma-tata-tamam olarak tanıdı ve sonra “İdam Adarçam!” hükmünde bulundu.

Bu hüküm ile görünür olduğu için insan bilinir İdan-dra, yani İdandra, olarak. Ve İdandra adıyla bilinen, İndra olarak tanrılar arasında zikredilir ki en büyük sır budur. Muhakkak en yüce olandır tüm sırları seven.

SÂÑKHYA Felsefesi Upanişadları

Ruh, içinde yaşadığı bedeni terk etme zamanı geldiğinde, içinde bulunduğu bedeni yöneten ve kendisine bağlı olan aklın dünyadaki eylemlerinden sorumlu olarak ya dünyaya geri gönderilerek cezalandırılır ya da sonsuza kadar tüm arzu, istek, acı ve korkularından arınmış olarak kendisi gibi ölümsüz Ruhların yanında yerini alır.

Bu uzun ve herkesin tek başına gitmek zorunda olduğu yol üzerinde olan, madde âleminin zifirî karanlığından sıyrılmış ve beden denilen mağarayı kendindeki ilahi ışıkla aydınlatmaya başlamış RUHLARA SVAḤA!

Bu kitabın yazımında kullanılan bütün bilgiler kendi dillerinde yazılmış orijinal kaynaklarından çevrilmiştir. Gerek Sanskrit Dili ve gerekse Antik Dönem Grekçe ve Latince eserlerin günümüz dillerine yapılmış olan çevirilerinde anlam kaymaları ile birlikte kelime hataları meydana geldiği için bu yolu takip etmek bilgi kirliliğini önlemek açısından elzem önem taşımaktadır.

  • Açıklama
    • Sosyoloji/Din Felsefesi Setimiz, Şamanın Ruhu, Şamanın Ritmi, Vedânta Felsefesi Upanişadları ve Sankhya Felsefesi Upanişadları kitaplarından oluşmaktadır. Eserlerimizden Şamanın Ruhu ve Şamanın Ritmi, Utkun Ayâsya tarafından yazılmış, Upanişadlar Ayâsya tarafından orijinal dilinden çevrilmiştir.

      Şamanın Ruhu:

      İnsanın, Homo Sapiens (M.Ö. 400.000) olarak ortaya çıktığı dönemden itibaren deneyimlediği, gözlemlediği tüm tecrübelerinin akıl ve kalp süzgecinden geçirerek yarattığı dinin adıdır Şaman!

      İnsanın gelecek nesillere, kendi varlığını bildirmek üzere çizdiği petrogliflerde (kaya resimleri) Şaman dininin izlerine ilk kez M.Ö. 8.000 yılında rastlarız.

      Bu kitap, akıl ve kalp süzgecinden geçerek var olan, bütün engellemelere rağmen hâlâ ayakta kalan “Neo-Şamanizm” inancının kökenlerine ve bu dine ait felsefe terimlerine ulaşacaksınız. Bu inancın kökeni ise gerek alkışlar gerekse Asya kökenli destanlarla -ama özellikle Kök-Türk destanlarıyla- olan bağlantıları açıklanarak yazıldı.

      Destanlar her ne kadar M.Ö. 4 ve 5. yüzyıllara ait olsa da unutulmaması gereken bir olgu var: Yazılı her destan binlerce yıllık sözlü gelenek sayesinde günümüze kadar aktarılarak geldi.

      Şamanın Ritmi:

      Şaman Dinine göre tüm evrenin, insanın bedeninde atan nabzın hızında bir ritmi vardır. Ve bu ritim, tüm evren ile birlikte dünyanın ve onun üzerinde yaşayan canlı; bize cansızmış gibi görünen ama tıpkı bizler gibi bir ruha sahip olan tüm varlıkların yaşam ritmidir.

      Ata Ruhları tarafından seçilen bir insan, Kam veya Utkun olarak geri kalan hayatını yaşamayı kabul ettiği anda Eerenlerinin ona ilk gösterdikleri: Bütün göğün, ufuk çizgisi boyunca atan bir nabız gibi Yer-Suyun üzerine nasıl yayıldığıdır.

      O andan itibaren Üç Âlemin Eerenleriyle bir olan Kam veya Utkun, tüm Kamlamalarında Tüngürüyle bu ritme eş güdümlü bir ritim tutturur çünkü ancak bu sayede maddenin katı gerçekliğinden bir nefes gibi sıyrılarak, İyelere ait olan Üç Âlemin kapılarından geçebileceğini bilir.

      Şaman Dininin felsefesini ve bu dinin üzerinde yükseldiği kaideyi meydana getiren unsurlarını ve bir Kam veya Utkunun ruhunun nasıl temellendiğini anlattığım ilk kitabımın ardından, bu kitabımda Kamlama esnasında kullanılan araç gereçler ile birlikte onların üzerindeki obje ve şekillerin neler olduğunu anlamları ile birlikte yazıp, gerek saha çalışmalarım esnasında gerekse müze ziyaretlerinde çizdiğim resimlerle destekledim. Bu sayede binlerce yıllık birikimin mirası olarak şekillenmiş olan Şaman Dininin kasıtlı veya kasıtsız hep karanlıkta bırakılan, dillendirilmekten kaçınılan hususlarını elimden geldiği kadar ve bu konuda yazılan kitaplardan daha farklı bir yol takip ederek dile getirdim. Bir Utkun olarak üzerime düşen bu görevi layıkıyla yerine getirmiş olmanın huzuruyla yoluma devam ediyorum…

      Vedânta Felsefesi Upanişadları

      Başlangıçta her şeyin kendisi olan ve “tek olmaktan”sa “çok olmaya” karar veren evrenin saf ruhu, her şeyi kendinden yarattı. İçini insanla, hareket eden ve etmeyen, canlı ve -cansız, tamamen maddeden oluşmasına rağmen aklın hezeyanlarıyla sıfatlar yükleyerek onu değerli, elde edilmesi gereken bir nevi hazine hâline dönüştüren nesnelerle doldurdu. Sonra da insana “Bu nesnelerle aklını ve aslında benden olan ruhunu kirletmeden bana geri dön! Senin imtihanın bu!” dedi. Sonra ezeli ve ebedi olan bu imtihana bir süre biçti ve bu sürenin noktalandığı ana da “ölüm” dedi.

      Ebedi olanın kendinden ölümü yaratmasıyla başlayan imtihan, insanın ilk nefesinden son nefesine kadar geçen zamanda evrenin kendisiyle birleşmeye giden yolu bulma çabasıdır.

      Bu çabayı ve insana kendini yaratıcı bağlamında anlatan o son noktadır Vedanta Felsefesi.

      Kendi sonlu hayatında, bedenden çıkacak olan son nefesini kendini yaratanla birleştirmenin sırrına ermiş olan insanlara Svaha!

      Tüm bunları yarattıktan sonra hepsine dikkatlice baktı. Ve yarattığını Brahma-tata-tamam olarak tanıdı ve sonra “İdam Adarçam!” hükmünde bulundu.

      Bu hüküm ile görünür olduğu için insan bilinir İdan-dra, yani İdandra, olarak. Ve İdandra adıyla bilinen, İndra olarak tanrılar arasında zikredilir ki en büyük sır budur. Muhakkak en yüce olandır tüm sırları seven.

      SÂÑKHYA Felsefesi Upanişadları

      Ruh, içinde yaşadığı bedeni terk etme zamanı geldiğinde, içinde bulunduğu bedeni yöneten ve kendisine bağlı olan aklın dünyadaki eylemlerinden sorumlu olarak ya dünyaya geri gönderilerek cezalandırılır ya da sonsuza kadar tüm arzu, istek, acı ve korkularından arınmış olarak kendisi gibi ölümsüz Ruhların yanında yerini alır.

      Bu uzun ve herkesin tek başına gitmek zorunda olduğu yol üzerinde olan, madde âleminin zifirî karanlığından sıyrılmış ve beden denilen mağarayı kendindeki ilahi ışıkla aydınlatmaya başlamış RUHLARA SVAḤA!

      Bu kitabın yazımında kullanılan bütün bilgiler kendi dillerinde yazılmış orijinal kaynaklarından çevrilmiştir. Gerek Sanskrit Dili ve gerekse Antik Dönem Grekçe ve Latince eserlerin günümüz dillerine yapılmış olan çevirilerinde anlam kaymaları ile birlikte kelime hataları meydana geldiği için bu yolu takip etmek bilgi kirliliğini önlemek açısından elzem önem taşımaktadır.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat