%35
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786056206177
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
269
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2011-06
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Ruhumdaki Uğurum

45,00TL
29,25TL
%35
Satışta değil
9786056206177
490137
Ruhumdaki Uğurum
Ruhumdaki Uğurum
29.25

Senin masanda oturuyorum ve yıpratmadığın bu deftere dokunuyorum ellerimle.

Sana duyduğum sevgi sıcacık oluyor içimde, öylesine tatlı bir gözyaşı süzülüyor ki yanağımdan, kalemi tutan parmaklarına hediyem olsun, satırlarını öpsün istiyorum.

Bedenimden kayıp giden bir yıldız gibiydi gözlerine bakmak, ellerini hissetmek ellerimde, en ikna edici intihar biçimiydi sana kilitlenmek saatlerce, göz göze gelmek. Bulutların arasında çağlayan nehirler duruldu o an, çiçek paletlerinde dans eden periler oturdular her bir dala...

Sadece biz vardık onlar için, biliyordum uzaklarda bir yerlerden izlendik, Tanrı en kutsal seyirciydi. Ve onun melekleri...
Düşen her gülüşte, o da gülümsedi, kokunu her hissedişimde... İşte o adam, kaleme aldığım her sözde bir hayaleti anlatırken bedenine ruh girip ellerimi tutabilen bu adam. Ben döktükçe kaleme, hissettikçe, meleklerin yavaşça işlediği adam. Her satırımın içinden süzülen... Her satırımı yüzünde taşıyan, her satırımı yüreğinde, kokusunda...

Her bir karesini tahmin ettiğim, bilmediğim ve aslında hep bildiğim. Her bir saniyede aradığım tenini. Sana bunları dokunduğun o ellerimle yazıyorum. Biliyor musun sevgilim, yaklaş sana bir sır vereyim, boynundan kokunu hissetmek istiyorum. "Gece batmadan karanlığa, gökyüzü pembeye boyandığı anda zaman geçmiyor senin kokun yokken avuçlarımda."

Yanındayken bile seni özlediğim gibi, bu defa ağlamak çok keyifli... Özlem şarkısının içimi titreten mısralarının tınısıydı puslu geceden bana kalan... Dokunurken kadehim dudaklarıma, en güçlü gecenin kırmızısıydın süzülen duvarlarıma...
Ve el izlerin... Senin...

Akrep sıcaklığın beni zehirledi. Sen ruhum... Yağmurun içinden uzattığım ellerimi yine tutar mısın?...

  • Açıklama
    • Senin masanda oturuyorum ve yıpratmadığın bu deftere dokunuyorum ellerimle.

      Sana duyduğum sevgi sıcacık oluyor içimde, öylesine tatlı bir gözyaşı süzülüyor ki yanağımdan, kalemi tutan parmaklarına hediyem olsun, satırlarını öpsün istiyorum.

      Bedenimden kayıp giden bir yıldız gibiydi gözlerine bakmak, ellerini hissetmek ellerimde, en ikna edici intihar biçimiydi sana kilitlenmek saatlerce, göz göze gelmek. Bulutların arasında çağlayan nehirler duruldu o an, çiçek paletlerinde dans eden periler oturdular her bir dala...

      Sadece biz vardık onlar için, biliyordum uzaklarda bir yerlerden izlendik, Tanrı en kutsal seyirciydi. Ve onun melekleri...
      Düşen her gülüşte, o da gülümsedi, kokunu her hissedişimde... İşte o adam, kaleme aldığım her sözde bir hayaleti anlatırken bedenine ruh girip ellerimi tutabilen bu adam. Ben döktükçe kaleme, hissettikçe, meleklerin yavaşça işlediği adam. Her satırımın içinden süzülen... Her satırımı yüzünde taşıyan, her satırımı yüreğinde, kokusunda...

      Her bir karesini tahmin ettiğim, bilmediğim ve aslında hep bildiğim. Her bir saniyede aradığım tenini. Sana bunları dokunduğun o ellerimle yazıyorum. Biliyor musun sevgilim, yaklaş sana bir sır vereyim, boynundan kokunu hissetmek istiyorum. "Gece batmadan karanlığa, gökyüzü pembeye boyandığı anda zaman geçmiyor senin kokun yokken avuçlarımda."

      Yanındayken bile seni özlediğim gibi, bu defa ağlamak çok keyifli... Özlem şarkısının içimi titreten mısralarının tınısıydı puslu geceden bana kalan... Dokunurken kadehim dudaklarıma, en güçlü gecenin kırmızısıydın süzülen duvarlarıma...
      Ve el izlerin... Senin...

      Akrep sıcaklığın beni zehirledi. Sen ruhum... Yağmurun içinden uzattığım ellerimi yine tutar mısın?...

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat