%30
Lanetli Çocuk %25 indirimli Honore De Balzac
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789750818295
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
112
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
4
Basım Tarihi
2020-02
Çeviren
Orçun Türkay
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
1. Hamur
Dili
Türkçe
Orijinal Adı
L'Enfant Maudit

Lanetli Çocuk

40,00TL
28,00TL
%30
Satışta değil
9789750818295
456384
Lanetli Çocuk
Lanetli Çocuk
28.00

Türkçeye ilk kez çevrilen Lanetli Çocuk, her ne kadar aile sırları, aşk, derebeylik üstüne bir roman gibi gözükse de, ilk basıldığında Felsefesel İncelemeler'in içinde yeralıyordu. Tek yönlü bir okuma ile sınırlandırılamayacak tuzaklı bir metin, gizemci bir dille yazılmış bir dehşet öyküsü. Fiziksel birleşme, ahlak, düşüncenin bilinçaltı çalışması üstüne bir düş. Süregiden bir içsavaş içinde çelimsiz bedenler, cahil yürekler, çiçekleri ve denizi okuyabilen ama insanlarla yaşayamayan çocukların öyküsü. Onaltıncı yüzyıl Normandiya'sında acımasız bir derebeyinin erdemli, kırgın ve zarif karısının fırtınalı bir gecede doğurduğu çocuk, babası tarafından lanetlendikten sonra insanlardan uzakta, içinde sadece annesinin, okyanusun ve müziğin varolduğu bir yaşam sürer, çiçeklerin dilinden anlayan, gerçek yaşamdan kopuk yaşamış diğer bir çocukla karşılaşana kadar. İkisinin beden ve ruhları birbirine karışarak Platon'un o nefis hayalini gerçeğe dönüştürürler; "ikisi tek bir varlık olup onu tanrısallaştırırlar". "Her biri saflıkla ötekinin güzelliğini övüyordu ve döktürdükleri bu gizli sevi şiirlerinde dilin hazinelerinden yararlanıyorlar, Tibullus'un eskil esin perisinin bulduğu ve İtalyan Şiirinin yinelediği en tatlı aşırılıkları, en abartılı küçültme eklerini yeniden keşfediyorlardı. Kumsalın ince kumu üstündeki deniz saçaklarının, hepsi hem aynı, hem farklı dalgaların aralıksız geri dönüşünü duyumsuyorlardı dudaklarında ve yüreklerinde. Ah şen, bitimsiz bağlılık, sen yok musun!"

  • Açıklama
    • Türkçeye ilk kez çevrilen Lanetli Çocuk, her ne kadar aile sırları, aşk, derebeylik üstüne bir roman gibi gözükse de, ilk basıldığında Felsefesel İncelemeler'in içinde yeralıyordu. Tek yönlü bir okuma ile sınırlandırılamayacak tuzaklı bir metin, gizemci bir dille yazılmış bir dehşet öyküsü. Fiziksel birleşme, ahlak, düşüncenin bilinçaltı çalışması üstüne bir düş. Süregiden bir içsavaş içinde çelimsiz bedenler, cahil yürekler, çiçekleri ve denizi okuyabilen ama insanlarla yaşayamayan çocukların öyküsü. Onaltıncı yüzyıl Normandiya'sında acımasız bir derebeyinin erdemli, kırgın ve zarif karısının fırtınalı bir gecede doğurduğu çocuk, babası tarafından lanetlendikten sonra insanlardan uzakta, içinde sadece annesinin, okyanusun ve müziğin varolduğu bir yaşam sürer, çiçeklerin dilinden anlayan, gerçek yaşamdan kopuk yaşamış diğer bir çocukla karşılaşana kadar. İkisinin beden ve ruhları birbirine karışarak Platon'un o nefis hayalini gerçeğe dönüştürürler; "ikisi tek bir varlık olup onu tanrısallaştırırlar". "Her biri saflıkla ötekinin güzelliğini övüyordu ve döktürdükleri bu gizli sevi şiirlerinde dilin hazinelerinden yararlanıyorlar, Tibullus'un eskil esin perisinin bulduğu ve İtalyan Şiirinin yinelediği en tatlı aşırılıkları, en abartılı küçültme eklerini yeniden keşfediyorlardı. Kumsalın ince kumu üstündeki deniz saçaklarının, hepsi hem aynı, hem farklı dalgaların aralıksız geri dönüşünü duyumsuyorlardı dudaklarında ve yüreklerinde. Ah şen, bitimsiz bağlılık, sen yok musun!"

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat