%35
Türkiye-ABD İlişkilerinin Psikolojisi Mücahit Gültekin
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789753524605
Boyut
14.00x21.00
Sayfa Sayısı
632
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2018-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Türkiye-ABD İlişkilerinin Psikolojisi

0,00TL
0,00TL
%35
Satışta değil
9789753524605
738737
Türkiye-ABD İlişkilerinin Psikolojisi
Türkiye-ABD İlişkilerinin Psikolojisi
0.00

Missouri Gemisi İstanbul'a demirlediğinde takvim yaprakları 5 Nisan 1946 Cuma gününü gösteriyordu. İkinci Dünya Savaşı bitimindeki bu kritik tarih, Cumhuriyet Türkiye'sinin kaderini şekillendirecek gelişmelerin başlangıcıydı. Mecliste yapılan konuşmalar ve gazetelerde yayımlanan yazılar ABD'nin Türkiye'de sempatiyle anıldığını, iyiliksever, koruyucu ve kurtarıcı bir imgeyle baş tacı edildiğini hatta kutsandığını gösteriyordu. Başbakan Şükrü Saraçoğlu için ABD "Dünyanın en mükemmel çocuğu" idi. CHP vekili Muhittin Baha Pars Amerikan Başkanı Roosevelt için "Peygamber gibi temiz ve kusursuz" nitelemesinde bulunmuştu. Celal Bayar ise Türkiye için NATO'nun "imanlı bir uzvu" diyordu. Türkiye'nin siyasal ve kültürel elitine hakim olan bu duygusal atmosfer yaklaşık yirmi yıl boyunca devam etti. 5 Haziran 1964 günü ABD Başkanı Lyndon Johnson tarafından İsmet İnönü'ye yazılan mektup, Türkiye'deki yerleşik Amerikan romantizmini sarstı. O günden sonra Türkiye ABD ilişkileri hiç bir zaman 1950'lerdeki altın yıllarına dönemese de, ABD'nin Türkiye üzerindeki belirleyici etkisi devam etti.

Mücahit Gültekin, Türkiye-ABD İlişkilerinin Psikolojisi kitabında ABD'nin Türkiye'ye askeri/siyasi/ekonomik ve kültürel anlamda yerleştiği yıllarda iki ülke arasında yaşanan olaylardan yola çıkarak, bu ilişkinin psikolojik dinamiklerini etraflı bir şekilde ortaya koyuyor. Kitap temelde şu sorulara cevap aramaktadır: ABD Türkiye'ye nasıl bu kadar kolay yerleşebilmiştir? Kendi aralarında kıyasıya rekabet eden partiler ABD söz konusu olduğunda nasıl görüş birliği içinde olabilmektedir? Türkiye Ermeni meselesi, Küba Krizi, Kıbrıs ve terör meselesi gibi hayati konularda çatıştığında bile niçin ABD'yle birlikte hareket etmeye devam etmektedir? Türkiye ABD'nin çıkarlarına zarar verdiğini anladıktan sonra bile niçin ABD'den vazgeçememekte, bu ilişki her defasında güncellenip, güçlenmektedir? Bu yönüyle kitap, zengin bir malzemeyi analitik çerçeve içinde kullanan ve siyaset psikolojisi alanının hakkını veren değerli bir çalışma.

  • Açıklama
    • Missouri Gemisi İstanbul'a demirlediğinde takvim yaprakları 5 Nisan 1946 Cuma gününü gösteriyordu. İkinci Dünya Savaşı bitimindeki bu kritik tarih, Cumhuriyet Türkiye'sinin kaderini şekillendirecek gelişmelerin başlangıcıydı. Mecliste yapılan konuşmalar ve gazetelerde yayımlanan yazılar ABD'nin Türkiye'de sempatiyle anıldığını, iyiliksever, koruyucu ve kurtarıcı bir imgeyle baş tacı edildiğini hatta kutsandığını gösteriyordu. Başbakan Şükrü Saraçoğlu için ABD "Dünyanın en mükemmel çocuğu" idi. CHP vekili Muhittin Baha Pars Amerikan Başkanı Roosevelt için "Peygamber gibi temiz ve kusursuz" nitelemesinde bulunmuştu. Celal Bayar ise Türkiye için NATO'nun "imanlı bir uzvu" diyordu. Türkiye'nin siyasal ve kültürel elitine hakim olan bu duygusal atmosfer yaklaşık yirmi yıl boyunca devam etti. 5 Haziran 1964 günü ABD Başkanı Lyndon Johnson tarafından İsmet İnönü'ye yazılan mektup, Türkiye'deki yerleşik Amerikan romantizmini sarstı. O günden sonra Türkiye ABD ilişkileri hiç bir zaman 1950'lerdeki altın yıllarına dönemese de, ABD'nin Türkiye üzerindeki belirleyici etkisi devam etti.

      Mücahit Gültekin, Türkiye-ABD İlişkilerinin Psikolojisi kitabında ABD'nin Türkiye'ye askeri/siyasi/ekonomik ve kültürel anlamda yerleştiği yıllarda iki ülke arasında yaşanan olaylardan yola çıkarak, bu ilişkinin psikolojik dinamiklerini etraflı bir şekilde ortaya koyuyor. Kitap temelde şu sorulara cevap aramaktadır: ABD Türkiye'ye nasıl bu kadar kolay yerleşebilmiştir? Kendi aralarında kıyasıya rekabet eden partiler ABD söz konusu olduğunda nasıl görüş birliği içinde olabilmektedir? Türkiye Ermeni meselesi, Küba Krizi, Kıbrıs ve terör meselesi gibi hayati konularda çatıştığında bile niçin ABD'yle birlikte hareket etmeye devam etmektedir? Türkiye ABD'nin çıkarlarına zarar verdiğini anladıktan sonra bile niçin ABD'den vazgeçememekte, bu ilişki her defasında güncellenip, güçlenmektedir? Bu yönüyle kitap, zengin bir malzemeyi analitik çerçeve içinde kullanan ve siyaset psikolojisi alanının hakkını veren değerli bir çalışma.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat