%35
Eynesi Ana %15 indirimli Emine Özgenç
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786053421818
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
442
Baskı
1
Basım Tarihi
2015
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Eynesi Ana

Yayınevi : Akçağ Yayınları
30,00TL
19,50TL
%35
Satışta değil
9786053421818
607854
Eynesi Ana
Eynesi Ana
19.50

"Eynesi Ana", Karadeniz'in Ruslar tarafından işgalinden sonraki hadiseleri, o hazin muhaceretin inanılmaz hikayelerini ve kadınca sadakat, aşk ve direnişin; milisçe mücadelesinin taçlanan zaferini anlatan, unutanlara hatırlatan bir romandır.

Ah deniz!
Ufkunda, umutlar sarartıp; akşam gölgelerini kah yare kah babaya benzeten şakacı...
Keskin rüzgarının tuz kokusuna atinin düşlerini katan yalancı...
Tan yerindeki güneşin pırıltılarına el koyup dalgalarına serpiştiren gapsçı.
Kuzeyin biçip, kesen soğuğuna yataklık eden fesatçı.
Sen değil misin dostun yoluna ket vuran hasıma yoldaş olan fırsatçı?
Sen değil misin dağ aşan dalgalarınla ulu yarlarınla yolları kesen?
Sen değil misin bir koca nesli yollarda yitiren?

Beklediğini sana getirmem için el açıp ettiğin duaları yüzüme üflemedin mi?
Ben seninle birlikte nice dualarına "Amin!" demedim mi?
Çıplak ayaklarınla daldığın suyumda yoluna yumuşak yosunlar sermedim mi?
Ekmek teknenizi ben değil miydim kuğu gibi yüzdüren.
Canınıza kasteden nice torpilleri sularımda susturmadım mı; vatan toprağı diye feryat ettiğinizde koynundan çıkarıp size sunmadım mı?
Devasa donanmalar yaklaşmasın size diye fırtınalarımı toplayıp sularımı geçilmez yapmadım mı?
Dünya üstünüze gelirken gücüm yettiğince yardımınıza koşmadım mı?
Şimdi münafıklıkla şuçlamana ne demeli?
Ben yanmadım mı yollarda yitip gidenlerine?
Ben kahrolmadım mı türap olan yiğitlerine ve ölmeyenlerin sefaletine.

  • Açıklama
    • "Eynesi Ana", Karadeniz'in Ruslar tarafından işgalinden sonraki hadiseleri, o hazin muhaceretin inanılmaz hikayelerini ve kadınca sadakat, aşk ve direnişin; milisçe mücadelesinin taçlanan zaferini anlatan, unutanlara hatırlatan bir romandır.

      Ah deniz!
      Ufkunda, umutlar sarartıp; akşam gölgelerini kah yare kah babaya benzeten şakacı...
      Keskin rüzgarının tuz kokusuna atinin düşlerini katan yalancı...
      Tan yerindeki güneşin pırıltılarına el koyup dalgalarına serpiştiren gapsçı.
      Kuzeyin biçip, kesen soğuğuna yataklık eden fesatçı.
      Sen değil misin dostun yoluna ket vuran hasıma yoldaş olan fırsatçı?
      Sen değil misin dağ aşan dalgalarınla ulu yarlarınla yolları kesen?
      Sen değil misin bir koca nesli yollarda yitiren?

      Beklediğini sana getirmem için el açıp ettiğin duaları yüzüme üflemedin mi?
      Ben seninle birlikte nice dualarına "Amin!" demedim mi?
      Çıplak ayaklarınla daldığın suyumda yoluna yumuşak yosunlar sermedim mi?
      Ekmek teknenizi ben değil miydim kuğu gibi yüzdüren.
      Canınıza kasteden nice torpilleri sularımda susturmadım mı; vatan toprağı diye feryat ettiğinizde koynundan çıkarıp size sunmadım mı?
      Devasa donanmalar yaklaşmasın size diye fırtınalarımı toplayıp sularımı geçilmez yapmadım mı?
      Dünya üstünüze gelirken gücüm yettiğince yardımınıza koşmadım mı?
      Şimdi münafıklıkla şuçlamana ne demeli?
      Ben yanmadım mı yollarda yitip gidenlerine?
      Ben kahrolmadım mı türap olan yiğitlerine ve ölmeyenlerin sefaletine.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat