%25
İslam Tarihinde Tartışmalı Konular Ahmet Ağırakça
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054535439
Boyut
16.50x24.00
Sayfa Sayısı
320
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2015
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

İslam Tarihinde Tartışmalı Konular

30,00TL
22,50TL
%25
Satışta değil
9786054535439
627520
İslam Tarihinde Tartışmalı Konular
İslam Tarihinde Tartışmalı Konular
22.50

İslam Ümmetinin hali hazırdaki durumu, İslam'a, insanlığa ve tarihe karşı her geçen gün artmakta olan sorumluluklarımızı biz­lere hatırlatmaktadır. Bu noktadan olaylara ve geleceğe baktığı­mızda, İslam ümmeti olarak tarihte oluşturduğumuz medeniyete ve bütün dünyaya yaydığımız muazzam ilmi düzeye yeniden ulaş­mak umuduyla günümüzü ve geçmişimizi ele almak arzusundayız.

Kökleri vahyin ilahi temelleri üzerine inşa edilmiş olan vahiy medeniyetini insanlığa yeniden tanıtmak için onu yeniden ihya et­mek, tarihin tanıkları ve yazarları arasında olmamız bakımından en büyük hedefimizdir. İslam Medeniyetinin durakladığı süreçlerde ümmet olarak yaptığımız ihmalleri, yanlışlıkları ve bu alanlardaki zaaflarımızı çok iyi tespit edebilmek adına tarihimizi yeniden sağ­lıklı bir şekilde öğrenmemiz, yeniden okuyup yorumlamamız, da­vamıza hizmet etme sürecinde kaçınılmaz bir başlangıç noktasını teşkil etmektedir. Bu hedef ve maksatla öncelikle tarih ilminin tari­fini doğruya en yakın bir şekilde, gerekli tüm kural ve ölçüleriyle yapmak zorunda olduğumuzu asla unutmamalıyız.

Tarih, insanlık hayatında meydana gelen olayların bütünü, kısaca insanlığın bir biyografisi olup hayatta yaşanan olayların tü­münün belirli bir düzenle anlatılıp kaleme alınması ve dolayısıyla te'lif edilmesidir." Bu ifadelerden maksadımız şudur: "Tarih, insan­lık hayatında meydana gelen olayların bütünüdür," derken, önce­likle insanların eylemleri ve insanlarla ilgili olayları kastediyoruz. Bu olayların tümünün düzenle anlatılıp kaleme alınması ve dola­yısıyla te'lif edilmesidir" derken de tarihi olayların tamamen insan­ların fiillerinden meydana geldiği kastedilmektedir. Çünkü olup bi­ten her şeyin kesin olarak te'lif edilip yazılması ve tarihi bilgiler ara­sına kaydedilmiş olması mümkün değildir. Ancak gerek olup biten­ler gerekse olduktan sonra tespit edilip kaleme alınanlar açısından tarih, insanlığın eseri ve fiilleridir. Olayları yapan da bu olayları bir düzen içinde kaleme alan da insanın ve tarihçinin kendisidir.

Bu açıklamaların ışığında Tarih nedir? diye sorulacak olursa buna karşılık olarak verilecek genel bir cevap şöyle olabilir: Tarih, geçmişin bilgisini ve olup biten her şeyi sistemli bir şekilde günümüze kaydederek aktaran bir ilimdir."

En kısa tanımıyla tarih, 'olaylar zinciri" demektir. Geçmişten bize ulaşan ve günümüzde ortaya çıkan, geçmiştekilerin yaşadık­ları hayat ile ilgili bilgilerdir. Ümmetlerin geçmişi ile ilgili bilgiler yı­ğını olup, toplumların bugününü anlamaya yarayan bir araç, gele­ceklerini daha güzel görmeye imkân veren bir disiplindir.

Daha güzel, daha olumlu ve daha nitelikli bir dünyanın in­şası sürecinde tarihten şimdiye ve geleceğe tutulacak ışığa büyük bir ihtiyacımız bulunmaktadır. Tarih bilmeyen siyasiler ve devlet adamları başarılı olamazlar. Tarih bilmeyen diğer ilim ve disiplin­lerin uzmanları da kendi alanlarında eksiklikler yaşarlar. Tarih bil­meyen sosyolog, hukukçu ve felsefe uzmanı olmamalıdır. Bunun için de tarihin doğru tanınması, doğru tanımlanması ve akıl-vicdan bütünlüğüne en uygun şekilde anlamlandırılması noktasında tarih­çilere ve tarih okurlarına da büyük ve önemli görevler düşmekte­dir. Aydın, seçkin, dava sahibi ve hedefi olan bir okur kitlesine hi­tap etmeyi bir tarihçi olarak arzu ederken, ülkemizin tarih literatü­rünün geçmişe yönelik yaşanan olaylar silsilesine daha dikkatli ve daha somut faydalar sunacak şekilde kurgulanmasını da hedefle­mek durumundayız. Bu noktada tarihteki olayları anlatır ve yo­rumlarken duygusallığın geçerli olmadığını bilmek gerekir. Irkçılık ve milliyetçiliğin her türlüsü duygusallığa yol açacağından tarihçi bu anlayış ve duygusallıklardan uzak olmak zorundadır.

Elinizdeki mütevazı çalışmamız, çoğunluğu itibariyle farklı zaman dilimlerinde kaleme aldığımız makale, sempozyum bildirisi ve denemelerimizden oluşmaktadır. Kitabımızın hazırlık sürecinde bu çalışmamızın içeriğindeki tüm yazılarımızı "İslam ve Tarih", Çı­ğır Açan Hadiseler", "Müslümanlar ve Ötekiler" ve İslam'da Yö­netim Tartışmaları" başlıkları altında toplamayı ve bu şekilde bü­tüncül bir kompozisyona ulaşmayı uygun gördük.

Tarih algımızı önce teorik açıdan masaya yatırmamızın ar­dından ilk bölüm içerisinde örnek konu ve olaylar çerçevesinde İslam tarih algısına yönelik genel bakış açımızı yansıtmaya çalıştık.

Popüler tarih kitaplarında sıklıkla karşılaşılan ancak pek çok defa akademik hassasiyetlerden uzak bir anlayışla, modernizm ve oryantalizmin etkisinde kalarak, bazen de milli ve ırki duygusallık­lar içinde ele alındığına şahit olduğumuz önemli konularla ilgili ma­kalelerimizi ise ikinci bölümümüz içerisinde yayına hazırladık. Duy­gusal motivasyonlardan ve toptan reddedici yaklaşımlardan uzak bir şekilde İslam kaynakları ekseninde ele aldığımız bu yazıları­mızda, konularla ilgili en objektif ve doyurucu tarih tezlerini des­teklemeyi, İslam'ın ruhuna uygun bir yaklaşımla hareket etmeyi ve bu ilkelerle telif yapmayı gaye edindik.

"Küresel dünyada" ve "globalleşen toplumlarda" ifadeleriyle başlayan kitap ve yazılarda sıklıkla değinilen, idealleri hedefleme­sine rağmen olumlu pratik örnekler sunulamayan "bir arada ya­şama" ve "çok kültürlülük" konularına yönelik yazılarımızı ise, "Müslümanlar ve Ötekiler" üst başlığı altında ele aldık. Ülkemizin ve ümmetimizin kültürel potansiyelinin yanı sıra tarihi geçmişimiz­den somut örnekler sunmaya çalıştık.

Haksızlıklar karşısında susan, gereksiz itaat kültürüne alışmış pasif bir ümmet anlayışını reddederek; nefsimize, toplumumuza ve dünyaya şekil verme ve gelecek nesillere İslam davasını net bir an­layışla anlatma gayesiyle kaleme aldığımız yazılarımızı da son bö­lümümüz içerisinde neşrettik. Özellikle düşünsel arayışlar içeri­sinde bocalayan genç kitlelere ışık tutabileceğini düşündüğümüz bu son bölümdeki yazılarımızla ümmetin birliğini sağlayacak he­defleri bir kez daha hatırlatmak istedik.

  • Açıklama
    • İslam Ümmetinin hali hazırdaki durumu, İslam'a, insanlığa ve tarihe karşı her geçen gün artmakta olan sorumluluklarımızı biz­lere hatırlatmaktadır. Bu noktadan olaylara ve geleceğe baktığı­mızda, İslam ümmeti olarak tarihte oluşturduğumuz medeniyete ve bütün dünyaya yaydığımız muazzam ilmi düzeye yeniden ulaş­mak umuduyla günümüzü ve geçmişimizi ele almak arzusundayız.

      Kökleri vahyin ilahi temelleri üzerine inşa edilmiş olan vahiy medeniyetini insanlığa yeniden tanıtmak için onu yeniden ihya et­mek, tarihin tanıkları ve yazarları arasında olmamız bakımından en büyük hedefimizdir. İslam Medeniyetinin durakladığı süreçlerde ümmet olarak yaptığımız ihmalleri, yanlışlıkları ve bu alanlardaki zaaflarımızı çok iyi tespit edebilmek adına tarihimizi yeniden sağ­lıklı bir şekilde öğrenmemiz, yeniden okuyup yorumlamamız, da­vamıza hizmet etme sürecinde kaçınılmaz bir başlangıç noktasını teşkil etmektedir. Bu hedef ve maksatla öncelikle tarih ilminin tari­fini doğruya en yakın bir şekilde, gerekli tüm kural ve ölçüleriyle yapmak zorunda olduğumuzu asla unutmamalıyız.

      Tarih, insanlık hayatında meydana gelen olayların bütünü, kısaca insanlığın bir biyografisi olup hayatta yaşanan olayların tü­münün belirli bir düzenle anlatılıp kaleme alınması ve dolayısıyla te'lif edilmesidir." Bu ifadelerden maksadımız şudur: "Tarih, insan­lık hayatında meydana gelen olayların bütünüdür," derken, önce­likle insanların eylemleri ve insanlarla ilgili olayları kastediyoruz. Bu olayların tümünün düzenle anlatılıp kaleme alınması ve dola­yısıyla te'lif edilmesidir" derken de tarihi olayların tamamen insan­ların fiillerinden meydana geldiği kastedilmektedir. Çünkü olup bi­ten her şeyin kesin olarak te'lif edilip yazılması ve tarihi bilgiler ara­sına kaydedilmiş olması mümkün değildir. Ancak gerek olup biten­ler gerekse olduktan sonra tespit edilip kaleme alınanlar açısından tarih, insanlığın eseri ve fiilleridir. Olayları yapan da bu olayları bir düzen içinde kaleme alan da insanın ve tarihçinin kendisidir.

      Bu açıklamaların ışığında Tarih nedir? diye sorulacak olursa buna karşılık olarak verilecek genel bir cevap şöyle olabilir: Tarih, geçmişin bilgisini ve olup biten her şeyi sistemli bir şekilde günümüze kaydederek aktaran bir ilimdir."

      En kısa tanımıyla tarih, 'olaylar zinciri" demektir. Geçmişten bize ulaşan ve günümüzde ortaya çıkan, geçmiştekilerin yaşadık­ları hayat ile ilgili bilgilerdir. Ümmetlerin geçmişi ile ilgili bilgiler yı­ğını olup, toplumların bugününü anlamaya yarayan bir araç, gele­ceklerini daha güzel görmeye imkân veren bir disiplindir.

      Daha güzel, daha olumlu ve daha nitelikli bir dünyanın in­şası sürecinde tarihten şimdiye ve geleceğe tutulacak ışığa büyük bir ihtiyacımız bulunmaktadır. Tarih bilmeyen siyasiler ve devlet adamları başarılı olamazlar. Tarih bilmeyen diğer ilim ve disiplin­lerin uzmanları da kendi alanlarında eksiklikler yaşarlar. Tarih bil­meyen sosyolog, hukukçu ve felsefe uzmanı olmamalıdır. Bunun için de tarihin doğru tanınması, doğru tanımlanması ve akıl-vicdan bütünlüğüne en uygun şekilde anlamlandırılması noktasında tarih­çilere ve tarih okurlarına da büyük ve önemli görevler düşmekte­dir. Aydın, seçkin, dava sahibi ve hedefi olan bir okur kitlesine hi­tap etmeyi bir tarihçi olarak arzu ederken, ülkemizin tarih literatü­rünün geçmişe yönelik yaşanan olaylar silsilesine daha dikkatli ve daha somut faydalar sunacak şekilde kurgulanmasını da hedefle­mek durumundayız. Bu noktada tarihteki olayları anlatır ve yo­rumlarken duygusallığın geçerli olmadığını bilmek gerekir. Irkçılık ve milliyetçiliğin her türlüsü duygusallığa yol açacağından tarihçi bu anlayış ve duygusallıklardan uzak olmak zorundadır.

      Elinizdeki mütevazı çalışmamız, çoğunluğu itibariyle farklı zaman dilimlerinde kaleme aldığımız makale, sempozyum bildirisi ve denemelerimizden oluşmaktadır. Kitabımızın hazırlık sürecinde bu çalışmamızın içeriğindeki tüm yazılarımızı "İslam ve Tarih", Çı­ğır Açan Hadiseler", "Müslümanlar ve Ötekiler" ve İslam'da Yö­netim Tartışmaları" başlıkları altında toplamayı ve bu şekilde bü­tüncül bir kompozisyona ulaşmayı uygun gördük.

      Tarih algımızı önce teorik açıdan masaya yatırmamızın ar­dından ilk bölüm içerisinde örnek konu ve olaylar çerçevesinde İslam tarih algısına yönelik genel bakış açımızı yansıtmaya çalıştık.

      Popüler tarih kitaplarında sıklıkla karşılaşılan ancak pek çok defa akademik hassasiyetlerden uzak bir anlayışla, modernizm ve oryantalizmin etkisinde kalarak, bazen de milli ve ırki duygusallık­lar içinde ele alındığına şahit olduğumuz önemli konularla ilgili ma­kalelerimizi ise ikinci bölümümüz içerisinde yayına hazırladık. Duy­gusal motivasyonlardan ve toptan reddedici yaklaşımlardan uzak bir şekilde İslam kaynakları ekseninde ele aldığımız bu yazıları­mızda, konularla ilgili en objektif ve doyurucu tarih tezlerini des­teklemeyi, İslam'ın ruhuna uygun bir yaklaşımla hareket etmeyi ve bu ilkelerle telif yapmayı gaye edindik.

      "Küresel dünyada" ve "globalleşen toplumlarda" ifadeleriyle başlayan kitap ve yazılarda sıklıkla değinilen, idealleri hedefleme­sine rağmen olumlu pratik örnekler sunulamayan "bir arada ya­şama" ve "çok kültürlülük" konularına yönelik yazılarımızı ise, "Müslümanlar ve Ötekiler" üst başlığı altında ele aldık. Ülkemizin ve ümmetimizin kültürel potansiyelinin yanı sıra tarihi geçmişimiz­den somut örnekler sunmaya çalıştık.

      Haksızlıklar karşısında susan, gereksiz itaat kültürüne alışmış pasif bir ümmet anlayışını reddederek; nefsimize, toplumumuza ve dünyaya şekil verme ve gelecek nesillere İslam davasını net bir an­layışla anlatma gayesiyle kaleme aldığımız yazılarımızı da son bö­lümümüz içerisinde neşrettik. Özellikle düşünsel arayışlar içeri­sinde bocalayan genç kitlelere ışık tutabileceğini düşündüğümüz bu son bölümdeki yazılarımızla ümmetin birliğini sağlayacak he­defleri bir kez daha hatırlatmak istedik.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat