%40
Herkes Kendi Kıyametine Koşar Ergün Turhan
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786052871959
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
184
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2018-10
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Herkes Kendi Kıyametine Koşar

18,52TL
11,11TL
%40
Satışta değil
9786052871959
764547
Herkes Kendi Kıyametine Koşar
Herkes Kendi Kıyametine Koşar
11.11

Bilge Kral gence: “İşte hayatın gizemi ve mutluluğun kaynağı budur, elindeki iki damla yağı yitirmeden etrafına bakabilmeyi öğrenmektir.” der.
- Ben, dedim üzgün ve pişman bir sesle, ben hem yağı döktüm, hem de hiçbir şeyi göremedim.
- Ben de, dedi ihtiyar, ben de…
...

-Nereye ihtiyar? Beni bırakıp nereye? diye bağırıyordum. Ama bütün ses içime doğru yükseliyordu. Dalgaların kıyıya vurduğundaki ses ile bir martının iki gvaklaması –belki de iki martının birer kez gvaklaması- dışında bir şey duyulmuyordu. İhtiyar silüet gibi geldiği yerden, silüete dönüşerek karanlıkta kaybolup gitti. Belki bir saate yakın, sakin sakin oturdum. Bu kadar boş kalıp, hiç sıkılmamış olmama bile şaşırmadım. Işık hızındaki trene binmiş yolcuyu düşündüm bir salise. Bir salise de zehrini içip ölmeyi bekleyen Sokrates'i. O, kalan zamanını dostlarıyla sohbet ederek geçirmişti, bense karanlığa bakarak geçiriyorum...

Melâle kapılandan akla tutunana, okula gitmemişinden profesörüne, fakirinden zenginine… yaşamın, hastalıkla eşitlediği, farkındalık için bir vesile verdiği yoksunluk ya da pişmanlık duygusu içindeki insanların hikâyeleri… kimimizin zaten çoktan yaşadığı, kimimizin yaşayacağı hikâyeler…

  • Açıklama
    • Bilge Kral gence: “İşte hayatın gizemi ve mutluluğun kaynağı budur, elindeki iki damla yağı yitirmeden etrafına bakabilmeyi öğrenmektir.” der.
      - Ben, dedim üzgün ve pişman bir sesle, ben hem yağı döktüm, hem de hiçbir şeyi göremedim.
      - Ben de, dedi ihtiyar, ben de…
      ...

      -Nereye ihtiyar? Beni bırakıp nereye? diye bağırıyordum. Ama bütün ses içime doğru yükseliyordu. Dalgaların kıyıya vurduğundaki ses ile bir martının iki gvaklaması –belki de iki martının birer kez gvaklaması- dışında bir şey duyulmuyordu. İhtiyar silüet gibi geldiği yerden, silüete dönüşerek karanlıkta kaybolup gitti. Belki bir saate yakın, sakin sakin oturdum. Bu kadar boş kalıp, hiç sıkılmamış olmama bile şaşırmadım. Işık hızındaki trene binmiş yolcuyu düşündüm bir salise. Bir salise de zehrini içip ölmeyi bekleyen Sokrates'i. O, kalan zamanını dostlarıyla sohbet ederek geçirmişti, bense karanlığa bakarak geçiriyorum...

      Melâle kapılandan akla tutunana, okula gitmemişinden profesörüne, fakirinden zenginine… yaşamın, hastalıkla eşitlediği, farkındalık için bir vesile verdiği yoksunluk ya da pişmanlık duygusu içindeki insanların hikâyeleri… kimimizin zaten çoktan yaşadığı, kimimizin yaşayacağı hikâyeler…

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat