%30
Clarke'ın Doru Tayları Orhan Berent
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786052349434
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
220
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2018-10
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Clarke'ın Doru Tayları

Yazar: Orhan Berent
Yayınevi : DELİDOLU
29,00TL
20,30TL
%30
Satışta değil
9786052349434
765349
Clarke'ın Doru Tayları
Clarke'ın Doru Tayları
20.30

Hepimiz siyah-beyaz bir fotoğrafın içindeydik ve ellerimiz arkadan kenetlenmişti.

Orhan Berent'in, ismini Altay'ın efsane futbolcuları Clarke kardeşlerden alan yeni romanı Clarke'ın Doru Tayları, 1970'ler İzmir'inin kozmopolit yapısını sağlam bir kurgu içinde aktaran çok renkli bir kitap.

Başından sonuna, farklı dinler ve etnik kökenlere mensup insanların birbirleriyle olan ilişkilerine odaklanan bu etkileyici dönem kitabı, Alsancak Garı'ndan Şirinyer Hipodromu'na ve at yarışlarına uzanan dinamik arka fonunun önünde, dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatıyor.

Tek bir günü betimleyen sarmal öyküsünün satır aralarında, 1960'lar ve 1970'ler Türkiye'si ile ilgili önemli göndermelerde bulunan Clarke'ın Doru Tayları, mübadele yılları, dünya savaşları, 6-7 Eylül olayları gibi toplumsal belleklerimize iz bırakan önemli tarihi vakaların halkın üzerindeki etkilerini eleştirel bir süzgeçten geçiriyor.

Türkler, Levantenler, Yahudiler ve diğerleri, bir yarış öncesi Şirinyer Hipodromu'nda toplanmış, gözleri pistte, koşacak tayları heyecanla bekliyorlar. Dikkat kesilmiş gözbebeklerinin ardında ise onyıllara yayılmış ve kesişmekten helak düşmüş hayatlar, anılar var. Ve bankolar, plaseler, sürprizler...

Orhan Berent, Demokrat Parti iktidarının son yıllarında filizlenen; ancak âşıklarının, tutkularını sadece birbirlerine değil, kendilerine bile itiraf edebilmek için on üç yıl beklediği, tuhaf bir ilişkiyi anlatıyor. Bunu yaparken, Jolanda ve Şefik'in yanı sıra, yardımcı karakterlerin öykülerine de kayıtsız kalmıyor; yetmişli yılların başındaki İzmir'i tüm canlılığıyla resmederek, geri dönüşlerle de Birinci Dünya Savaşı'ndan Milli Mücadele'ye, 1915'ten Mübadele'ye kadar uzanan bir süreçte, okurun şehrin ruhuna nüfuz edebilmesini sağlıyor.

“Hipodromu dolduran yarışseverleri koşudan birkaç dakika önce güdüleyen en kuvvetli duygu, risklerin ve sürprizlerin olmadığı sıradan anların, birazdan yerini heyecana bırakacak olmasıydı. Bahis için bilet almak, at yarışı oynayanlara kolaylıkla başka bir dünyanın kapılarını açıyor, kısa bir süre de olsa kaderlerine hükmedebileceklerinin illüzyonunu yaratıyordu. Kazanma ve sahip olmanın hayali bile başlarını döndürüyordu...”

  • Açıklama
    • Hepimiz siyah-beyaz bir fotoğrafın içindeydik ve ellerimiz arkadan kenetlenmişti.

      Orhan Berent'in, ismini Altay'ın efsane futbolcuları Clarke kardeşlerden alan yeni romanı Clarke'ın Doru Tayları, 1970'ler İzmir'inin kozmopolit yapısını sağlam bir kurgu içinde aktaran çok renkli bir kitap.

      Başından sonuna, farklı dinler ve etnik kökenlere mensup insanların birbirleriyle olan ilişkilerine odaklanan bu etkileyici dönem kitabı, Alsancak Garı'ndan Şirinyer Hipodromu'na ve at yarışlarına uzanan dinamik arka fonunun önünde, dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatıyor.

      Tek bir günü betimleyen sarmal öyküsünün satır aralarında, 1960'lar ve 1970'ler Türkiye'si ile ilgili önemli göndermelerde bulunan Clarke'ın Doru Tayları, mübadele yılları, dünya savaşları, 6-7 Eylül olayları gibi toplumsal belleklerimize iz bırakan önemli tarihi vakaların halkın üzerindeki etkilerini eleştirel bir süzgeçten geçiriyor.

      Türkler, Levantenler, Yahudiler ve diğerleri, bir yarış öncesi Şirinyer Hipodromu'nda toplanmış, gözleri pistte, koşacak tayları heyecanla bekliyorlar. Dikkat kesilmiş gözbebeklerinin ardında ise onyıllara yayılmış ve kesişmekten helak düşmüş hayatlar, anılar var. Ve bankolar, plaseler, sürprizler...

      Orhan Berent, Demokrat Parti iktidarının son yıllarında filizlenen; ancak âşıklarının, tutkularını sadece birbirlerine değil, kendilerine bile itiraf edebilmek için on üç yıl beklediği, tuhaf bir ilişkiyi anlatıyor. Bunu yaparken, Jolanda ve Şefik'in yanı sıra, yardımcı karakterlerin öykülerine de kayıtsız kalmıyor; yetmişli yılların başındaki İzmir'i tüm canlılığıyla resmederek, geri dönüşlerle de Birinci Dünya Savaşı'ndan Milli Mücadele'ye, 1915'ten Mübadele'ye kadar uzanan bir süreçte, okurun şehrin ruhuna nüfuz edebilmesini sağlıyor.

      “Hipodromu dolduran yarışseverleri koşudan birkaç dakika önce güdüleyen en kuvvetli duygu, risklerin ve sürprizlerin olmadığı sıradan anların, birazdan yerini heyecana bırakacak olmasıydı. Bahis için bilet almak, at yarışı oynayanlara kolaylıkla başka bir dünyanın kapılarını açıyor, kısa bir süre de olsa kaderlerine hükmedebileceklerinin illüzyonunu yaratıyordu. Kazanma ve sahip olmanın hayali bile başlarını döndürüyordu...”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat