%35
Anamın Hikayesi Ali Özdemir
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786059649131
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
88
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2017-11
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Anamın Hikayesi

Yazar: Ali Özdemir
Yayınevi : Peri Yayınları
10,00TL
6,50TL
%35
Satışta değil
9786059649131
732490
Anamın Hikayesi
Anamın Hikayesi
6.50

Taşlara kazınmış işaretlerin diliyle gariplik yazıyordu, Fergana'dan, Hindistan'a yolculuk eyleyen Bektaşi dervişleri: Renkli giysileri; uzun saçları ve sakallarıyla, durdukları her handa, Cem eyleyip yakarışlarını derin derin Hû çekerek sonlandırıyorlar, sesleri ölümün hırıltısı gibi, sanki bir kuyunun dibinden göğe yayılıyor, suyun şırıltısı gibi insana, dağa ve taşa huzur yayıyordu. Kervanlara nazardan korumak, göz belasından uzaklaştırmak için cıncık, boncuk ( deve boncuğu) denilen, denizlerden, tatlı sulardan çıkarılan balık kulağı da denilen midye kabuklarıyla süslenirdi.

Seyyahların geçtiği köylerde, çocuklar beşiklerine küserdi; hediye almadan şeker yiyemeyen çocuklar gece geçip giden kervanın izini sürer, şeker kırıntısı ve bir şeyler gözler, alışveriş yapamayan, yoksulluklarını ve sert gözlerle haydi içeri içeri diye bağıran babalarını kargışlarlardı.

Han obasında dinlenen kervanlar, ince ak bir yoldan dünyanın pazarına akarlar, ‘'Çin'e, Maçine ‘'gidenler yıllar sonra yaşlanmış olarak dönerlerdi.

Zaman zamanı yediğinde, o çocukları doğuran analar öldü.

  • Açıklama
    • Taşlara kazınmış işaretlerin diliyle gariplik yazıyordu, Fergana'dan, Hindistan'a yolculuk eyleyen Bektaşi dervişleri: Renkli giysileri; uzun saçları ve sakallarıyla, durdukları her handa, Cem eyleyip yakarışlarını derin derin Hû çekerek sonlandırıyorlar, sesleri ölümün hırıltısı gibi, sanki bir kuyunun dibinden göğe yayılıyor, suyun şırıltısı gibi insana, dağa ve taşa huzur yayıyordu. Kervanlara nazardan korumak, göz belasından uzaklaştırmak için cıncık, boncuk ( deve boncuğu) denilen, denizlerden, tatlı sulardan çıkarılan balık kulağı da denilen midye kabuklarıyla süslenirdi.

      Seyyahların geçtiği köylerde, çocuklar beşiklerine küserdi; hediye almadan şeker yiyemeyen çocuklar gece geçip giden kervanın izini sürer, şeker kırıntısı ve bir şeyler gözler, alışveriş yapamayan, yoksulluklarını ve sert gözlerle haydi içeri içeri diye bağıran babalarını kargışlarlardı.

      Han obasında dinlenen kervanlar, ince ak bir yoldan dünyanın pazarına akarlar, ‘'Çin'e, Maçine ‘'gidenler yıllar sonra yaşlanmış olarak dönerlerdi.

      Zaman zamanı yediğinde, o çocukları doğuran analar öldü.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat