Bülbülün Kırk Şarkısı %20 indirimli İskender Pala
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786055107901
Boyut
135-195
Sayfa Sayısı
590
Baskı
1
Basım Tarihi
2015-01
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2.Hamur
Dili
Türkçe

Bülbülün Kırk ŞarkısıGönüllere Şifa Bir Hayat Hikâyesi: Hazret-i Muhammed...

Yayınevi : Kapı Yayınları
20,00TL
Satışta değil
9786055107901
567754
Bülbülün Kırk Şarkısı
Bülbülün Kırk Şarkısı Gönüllere Şifa Bir Hayat Hikâyesi: Hazret-i Muhammed...
20.00
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır.
Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sev­giler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böcekleri­nin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kele­bekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için...
Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı... Ebabiller kara yere kararken Ebrehe'nin fil­lerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe'nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa... Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı:
"Yaklaşıyor yaklaş­makta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş..."
Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu:
Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı
Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi...
İskender Pala'nın güçlü kaleminden...
  • Açıklama
    • Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır.
      Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sev­giler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böcekleri­nin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kele­bekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için...
      Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı... Ebabiller kara yere kararken Ebrehe'nin fil­lerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe'nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa... Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı:
      "Yaklaşıyor yaklaş­makta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş..."
      Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu:
      Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı
      Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi...
      İskender Pala'nın güçlü kaleminden...
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat